STRAZBURG - Ömer Aydın
Avrupa Konseyi Parlamenter Meclisi (AKPM) Azerbaycan Delegasyonu üyesi Ganire Paşayeva, son yıllarda Avrupa Konseyinde Türkiye ve Azerbaycan’a karşı baskıcı bir tavır ve çifte standardın uygulamaya konulduğunu söyledi.
AA muhabirine, dün sona eren Sonbahar Dönemi Genel Kurulunu değerlendiren Paşayeva, son iki Genel Kurulda Türkiye ve Azerbaycan’a karşı "saplantı derecesinde" bir olumsuz tavrın söz konusu olduğunu belirtti.
Paşayeva, Avrupa Konseyinin tavrına ilişkin, "13 yıldan fazla bir süredir AKPM üyesiyim. Gördüğüm manzara iyimser değil. Geçen zaman içerisinde, Türkiye’ye ve Azerbaycan’a karşı çifte standart gittikçe arttı." dedi.
Konseyin tavrındaki değişimde Avrupa’da aşırı sağın güçlenmesi ve seçimleri kazanmasının etkili olduğunu söyleyen Paşayeva, "İslam karşıtı ve popülist siyasetçilerin güçlenip seçimlerde kazanmasından sonra, biz bunu burada da hissetmeye başladık. Avrupa’nın genelinde ortaya çıkan tablo, aşırı sağın yükselişi, ırkçı ve İslam karşıtı hareketler AKPM’ye de yansıyor. Bunu çok bariz bir şekilde görüyoruz.” diye konuştu.
Aşırı sağın yükselişinin AKPM ve Avrupa Konseyi'nin çalışmalarını etkilediğini vurgulayan Paşayeva, “İslamofobi ve aşırı sağın ırkçı temelli yükselişi, Avrupa’nın geleceğine yönelik büyük tehditler oluşturuyor. Göçmenlere veya Avrupa dışından gelenlere yönelik nefret, bu gidişle Avrupa ülkelerinin birbirine düşmanlığına dönüşecek ve Avrupa’daki barış bozulacak." uyarısında bulundu.
Batı köprüleri yıkmamalı
Avrupa’nın İslam dünyası ile doğrudan iletişim kurabileceği iki ülke olan Türkiye ve Azerbaycan’la işbirliğini artırmasının tarihi ve stratejik önem taşıdığını kaydeden Paşayeva şöyle devam etti:
“Türkiye ve Azerbaycan, Avrupa veya Batı ile İslam dünyası arasındaki bağı sağlayan köprülerdir. Avrupa Konseyi üyesi olan bu iki ülke, hem İslam ülkelerinin model olarak gördüğü ülkelerdir hem de Avrupa’nın, dünyanın diğer kesimiyle diyaloğunu sağladığı ülkelerdir. Bu nedenle Türkiye ve Azerbaycan’a karşı son dönemde sergilenen olumsuz tavırdan en büyük zararı yine Avrupa görecektir. Bizimle normal bir diyalog ortamı sağlanamaması, Müslüman dünyasıyla diyalog kapılarının kapanması anlamına gelir. İslam dünyası için Türkiye ve Azerbaycan sürükleyici bir modeldir.”
Avrupa Konseyinde Türkiye ve Azerbaycan’a karşı çifte standartlı yaklaşımın İslam dünyasında çok kötü algı oluşturacağını ifade eden Paşayeva, “Bu iki ülke İslam dünyasının yanında Avrupa’nın da bir parçasıdır. İki dünyayı birbirine bağlama, yakınlaştırma görevi yapıyorlar. Maalesef Avrupa Konseyinde bu durumun bilincinde olanların sayısı azalıyor. Milletvekillerinin konuşmalarına bakıyorsunuz, hoşgörüsüzlük, saldırganlık gibi özellikler artıyor. Bu durum devletlerin yaklaşımına da yansıyor. En çok üzüldüğüm tarafı da bu." ifadelerini kullandı.
"DEAŞ’a karşı en güçlü mücadeleyi Türkiye veriyor"Türkiye’nin terör örgütü DEAŞ'a karşı en güçlü mücadeleyi veren ülke olduğunun altını çizen Paşayeva, “Türkiye’ye bu konuda bir desteğin verildiğini göremiyorsunuz. Bakıyorsunuz DEAŞ’ın işkence yaptığı, katlettiği kişiler olarak önce Hristiyanlar, daha sonra Ezidiler, en sonunda da Sünni olmayan Müslümanlar diye kategoriler oluşturuluyor. Genel Kuruldaki konuşmamda da dedim, DEAŞ Türkiye’de 14 terör saldırısı düzenledi. Irak’ta, Suriye’de katledilenler hep Müslümanlar. Ölüler üzerinden bile din ve mezhep ayrımı yapıyorlar.” dedi.
"Avrupa, Karabağ’ı işgal eden Ermenistan’a karşı sessiz kalmayı tercih etti"Avrupa’nın prensip ve uluslararası sözleşmeleri de çıkarlarına göre yorumladığını belirten Paşayeva şunları kaydetti:
"Avrupa Konseyi’nin ana prensiplerinin başında, 'Üye bir ülke, başka bir üye ülkenin topraklarını işgal edemez' ilkesi gelmektedir. Buna rağmen üye bir ülke olan Ermenistan, Azerbaycan topraklarının yüzde 20’sini işgal etmiştir. Avrupa Konseyinin kararlarını uygulamıyor. Bir milyon insanın haklarını ihlal ediyor, evine dönmesini engelliyor. Kırım’ın işgalinden sonra Rusya’ya yaptırım uygulayan Avrupa, Karabağ’ı işgal eden Ermenistan’a karşı sessiz kalmayı tercih etti."
dikGAZETE.com