Istanbul
Figüratif, soyut ve üç boyutlu eserleriyle tanınan ressam ve heykeltıraş Serkan Bayer, Mustafa Kemal Atatürk'ün dekoratörü olarak tanınan Otto Wöber'e ait 90 yıllık saf-pigment boyalarla eserlerini üretiyor.
Tuval üzerine farklı teknikler kullanan ve kariyerinde 30 yılı geride bırakan Bayer, sanatın kavramsal ve felsefik yönüyle ilgileniyor.
Bayer, 30'a yakın kişisel sergi sığdırdığı profesyonel sanat hayatına 20 senedir İstanbul'da devam ediyor.
Çalışmalarını, sanat yolculuğunu ve Otto Wöber'in oğlu Herman Wöber'in kendisine verdiği 90 yıllık saf-pigment boyaların hikayesini AA muhabirine anlatan Bayer, 1975'te Elazığ'da doğduğunu dile getirdi.
Temel eğitim Cemal Aslan'dan
Bayer, üniversiteden önceki eğitimini tamamladığı Elazığ'da sanatçı Cemal Aslan'la tanıştığını belirterek, "Onunla 4 yıl birlikte çalıştık. Temel eğitimimin tamamını ben kendisinden aldım. İlerleyen süreçte Güzel Sanatlar Akademisi'nde okudum, Dokuz Eylül ve Yüzüncü Yıl Üniversitelerinde 3 yıllık bir akademisyenlik sürecim oldu.
Yüzüncü Yıl Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi'nin kuruluşunda bulundum. Sonrasında akademisyenliği bıraktım." dedi.
Yurt içinde ve yurt dışında kişisel sergiler açtığını ifade eden ressam, "2009 yılında yaptığımız Berlin'deki bir sergim çok iyi geçmişti. Aşırı kalabalık ve yoğun ilgiyle karşılanmıştım.
Maarif Art Gallery ile Ankara'da açtığımız '6 Dönem' sergisi de çok önemli bir sergiydi benim için, birçok ülkeden büyükelçiler sergiyi ziyaret etmişti. Bu sene hem yurt içinde hem yurt dışında yapacağımız sergiler de pandemi yüzünden iptal oldu. Sağlık olsun, sağlıklı günlerde açarız yine." ifadelerini kullandı.
"Her bir yeni resim bir sonrakinin alt yapısını oluşturuyor"
Bayer, sanatın kavramsal ve felsefik yönüyle ilgilendiğine dikkati çekerek, yapılan eserin bir öyküsünün olması, sergilerin ise bir felsefik kaideye oturması gerektiğini söyledi.
Taslak kullanmadığını ve yavaş çalışmayı sevdiğini aktaran ressam, "Her yıl belli sayıda üretim yaparım. Fabrikasyon bir üretim sistemim yoktur. Resimlerimin tamamını kendim yaparım, astarını bile asistanıma attırmam. Belki sadece vernik aşamasında onlar verniğini atarlar. Özellikle 'Doğum' adını verdiğim son serimle iyi bir yolda gittiğimi düşünüyorum.
Bu seride resimlerin içinde seramik heykeller var ve eserlerin tamamı üç boyutlu. Bunlarla bir süre daha devam etmek istiyorum. Farklı bir yöne girer mi girmez mi bilemiyorsunuz. Çünkü her bir yeni resim bir sonrakinin alt yapısını oluşturuyor." diye konuştu.
"Artık böyle doğal pigment yapılmıyor, hepsi sentetik"
Bayer, Otto Wöber'e ait 90 yıllık saf-pigmentleri yalnızca figüratif bir seri olan "Maarif" serisinde kullandığının altını çizerek, pigment boyaların kendisine ulaşma hikayesini şu sözlerle anlattı:
"Geçen sene Ankara'ya bir toplantıya gittim. Pandemi dolayısıyla iptal olan 19 Mayıs'ta düzenlenecek sergiyi konuşmak için gitmiştim. Menajerim Ahmet Erhan Çelik beni Herman Wöber'le tanıştırmak istediğini söyledi. Herman Ustanın evine gittik. Çok iyi bir koleksiyonu var. Bana koleksiyonunu ve boyalarını gösterdi. Sonra bu pigmentler dikkatimi çekti, bunların üzerine konuştuk.
Sonra biz evden çıktık, 3 gün sonra Ahmet Erhan Çelik beni aradı. Herman Ustanın babasından kalan pigmentleri bana vermeyi ve yeni seriyi de o pigmentlerle yapmamı istediğini söyledi. 'Çok mutlu olurum, onur duyarım.' diye cevap verdim. Sonra beraber İstanbul'a geldiler, minik bir törenle boyaları bana teslim etti. Bunlarla sadece Ankaralılar için özel bir seri yapıyorum.
Herman Wöber, Otto Wöber'in oğludur. Avusturalyalı Otto Wöber, Mustafa Kemal Atatürk'ün baş dekoratörüdür. Aynı zamanda birçok kamu binasının yapımında çalışmıştır. Herman Wöber de mesleği babasından devralarak devam etmiştir. Herman Usta 88 yaşında, bu pigmentler de 90-95 yıllık. Artık böyle doğal pigment yapılmıyor, hepsi sentetik. O yüzden ben de azar azar kullanıyorum."
"Bir İtalyan boya markası istedi"
Taş, yosun, yaprak gibi doğal maddeler kullanılarak üretilen pigment boyaların konsantre halinde, gerçek renklere sahip olduğunu ifade eden ressam, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Bunlar doğadaki saf renkler, doğanın özü var bu boyaların içinde. Toz halindedir. Böyle de kullanabilirsiniz ama mesela bir tüpünü 5 litrelik beyaz boyaya kattığınızda beyaz boya tamamen bu renge dönüşür. O kadar yoğundur.
Bunu benden kendi boya müzesi olan bir İtalyan boya markası da seri bittikten sonra vermek üzere istedi. Belki oraya gönderebilirim. Bu boyalarla çalışmak çok farklı, birincisi duygusal bir fark var.
Pembe Köşk'ün boyandığı pigmentler bunlar. İkincisi, yoğunluğu ve yapışma özelliği o kadar yüksek ki normal boyanın 10'da 1'i kadar kullandığınız takdirde bile yeterli oluyor. Çok kıymetli benim için, gözüm gibi saklıyorum."
Bayer, bugünkü şartlarda saf-pigment bulmanın çok zor olduğuna işaret ederek, Otto Wöber'den kalan bu boyaları kullandığı için kendisini çok şanslı hissettiğini dile getirdi.
Büyük bir kısmını yeni tip koronavirüs salgını sürecinde ürettiği eserlerden oluşan "Karantina - Yeni Medeniyet" sergisini sadece sağlık çalışanları için Marmara Üniversitesi Pendik Eğitim ve Araştırma Hastanesi'nde açan sanatçı, ağustos ayında ise aynı sergiyi Ankara'daki bir hastanede yapacağı bilgisini verdi.
Kaynak: AA
dikGAZETE.com