İstanbul
Kitle iletişim araçları ve bireysel müzik çalarlar, icat edildiklerinden beri insan hayatının vazgeçilmez eşyaları haline geldi.
Sesin ve görüntünün aktarımında kullanılan radyo, pikap, gramofon, televizyon gibi aletlerin fiziksel ve işlevsel olarak geçirdikleri değişim, koleksiyon ve nostalji meraklılarının da ilgi alanı oldu.
Nayır ailesi de Galata Kuledibi'nde 3 kuşaktır bu cihazların tamirini ve koleksiyonunu yaparak tarihe tanıklık ediyor.
60 yıllık Netses Tamir Atölyesinin 3. kuşak temsilcisi Cem Nayır, çalışmaları ve koleksiyonları hakkında bilgi verirken, gelecek hedeflerini anlattı.
Nayır, atölyenin Halit Ses tarafından 1961'de kurulduğunu belirterek, tamir atölyesinde tarihi cihazların içinde büyüdüğünü söyledi.
Meslekte alaylı olarak yetiştiğini dile getiren Nayır, babası Ahmet Nayır'ın da kendisini gibi çekirdekten yetiştiğini anlattı.
Nayır, atölyelerinin hikayesini "ilginç bir serüven" olarak nitelerken, şunları kaydetti:
" Dedemin hikayesi Yunanistan'da elektrik ve elektronik mühendisliği okumasıyla başlıyor.
Yurda döndüğü zaman yaşadığımız Beyoğlu Galata bölgesi liman şehri olmasından dolayı belirli aileler ve kişilerde elektronik cihazlar bulunuyor.
Bu bölgede dedem yaygınlaşmaya başlayan cihazların arızalandığını ya da belirli aparat eksikliklerinden dolayı onarıma ihtiyaç duyulduğunu fark ediyor.
Dedem mühendis ama onarım konusunda yeterli olmadığını düşünerek ustalarla görüşüyor.
İtalyan ve Bulgar asıllı 2 ustayı buraya davet ediyor. Atölye kurmak istediğini ve kendisine yardımcı olmalarını istiyor.
Onlar da kabul ediyor ve geliyorlar. Burada işin pratiğini hem dedeme ve babama öğretiyorlar.
Babam çok küçük ve öğrenmeye yatkın olduğu için iyi ustalardan işin temelini öğreniyor."
İtalyan usta, tamir için babasını odaya kilitledi
Nayır, atölyelerinin tarihe tanıklık etmenin yanı sıra, birçok unutulmaz anıyı da sakladığını dile getirdi.
Babasının İtalyan usta tarafından bir radyoyu tamir etmesi için 2 boyunca odaya kilitlendiğini aktaran Nayır, babasının odadan radyoyu tamir ederek çıktığını söyledi.
Cem Nayır, atölyelerinin lambalı radyo, gramofon ve pikap restorasyonu ve satışı üzerine kurulduğuna dikkati çekerek, "Her boş zamanınızda iş yerine babanıza ve dedenizin yardıma geldiğiniz vakit, işi yapmayı düşünmüyor bile olsanız, ister istemez öğreniyorsunuz.
Hep aynı şeyleri görüyorsunuz. Beyin hafızaya alıyor. İş başa düşünce durum değişiyor ve gerçekten bir şeyler öğrenmek istiyorsun, deniyorsun, başaramıyorsun.
Tekrar deniyorsun. Etrafımda babam ve dedem tarafından yetiştirilmiş ustaların yanında olmak büyük bir şanstı.
Şimdi de beraber çalıştığımız Dursun ustamız babamın yetiştirdiği son ustalardandır." diye konuştu.
Nayır, dedesi, babası ve ustalarından öğrendikleri neticesinde 2000 yılında atölyeyi devraldığını belirterek, şunları söyledi:
"1900'lerin başı ve 1970'lerin sonuna kadar olan analog ve mekanik tüm cihazlarla ilgili çalışma yapıyoruz.
Çok özel aletler atölyemize geliyor. Dedeme, babama ve kendimize ait cihaz ve yedek parça koleksiyonumuz var.
Gramofon, pikap, plak lambalı radyo gibi cihaz koleksiyonlarımız bulunuyor. Bu aletlerin ruhu, dokusu, sesi bambaşka.
Analog cihazların verdiği sesi hiçbir şey vermiyor. Dijitalde özellikle ses anlamında derinlik hiç yok. Analog aletlerle ilgileniyoruz.
Onları hayata döndürmeye çalışıyoruz."
Dededen kalma koleksiyonda yok yok
Dedesi ve babasının katkılarıyla oluşturulan koleksiyonlarına da değinen Nayır, 1930'larda Galata'da limandan getirilen bir televizyonun da koleksiyonda yer aldığını belirtti.
Nayır, ilgi odağı koleksiyonları hakkında şunları kaydetti:
"Koleksiyonumuzda 1930 yıllara ait Western filmlerde görebileceğimiz ilk çıkan Amerikan tüplü ve aynı zamanda lambalı televizyonlar bulunuyor.
O yıllardan beri kenarda tuttuğumuz hatırası olan televizyonlar bunlar.
Atölyede hatırası olan eski Başbakanlardan merhum Adnan Menderes'e ait bir telefon da koleksiyonumuzda bulunuyor.
O yıllarda Menderes'in, Pera Palace'ta kaldığı dönemde telefonu arızalanıyor. Menderes odasındaki telefonla ilgilenilmesi gerektiğini söylüyor.
O yıllarda servisimiz olduğu için dedem odaya gidiyor. Odada Adnan Menderes'i görüyor ve telefonun arızalı olduğunu tespit ediyor.
Hatlarla ilgili bir problem yok. Dedem yeni telefon bağlıyor. Menderes dedem odadan çıkarken, 'Eskisini sana hediye ediyorum götür.
Belki kullanabilirsin, tamir de edersin.' diyor. Hala o telefon atölyemizde rafta duruyor. Özel kişiler o dönem beyaz telefon kullanıyordu.
Bu analog telefon da özel kişiye sahip olduğu için beyaz renkte bulunuyor."
"Usta değil kalfayım"
Cem Nayır, beraber çalıştığı ustalardan yeni bilgiler öğrenmeye devam ettiğini aktararak, süreci "Hala usta değilim, kalfayım" şeklinde ifade etti.
Mesleği gelecek nesillere aktarmayı istediğini vurgulayan Nayır, şunları kaydetti:
"Hayat, plan kabul etmiyor. Bizim işimizde hep duygular araya giriyor.
Duygular söz konusu olduğu için elimden geldiğince sonuna kadar atölyemizi açık tutmaya çalışacağım.
İşimi geliştirmekle ilgili biraz daha sosyal alan oluşturmak istiyorum.
Atölyede insanların daha fazla vakit geçirmesini istiyorum.
Misafirimiz bir şeyler içerken atölyede oturabilsin ayrıca bir hobi ve atölye odası da yapmayı planlıyorum.
Hobi odasından kastım bir kütüphane bölümü olacak. Bu kütüphanede sadece analog cihazlar ve eski tarihi cihazlarla ilgili bilgiler olacak.
Atölyede geçmişteki ünlü müzisyenlerin hayatlarına dahil birtakım konular ve kitaplarla küçük bir kütüphane bölümü düşünüyorum.
Hobi odasının yanında ise atölye olacak ve biraz workshop havasına bürünmesini istiyorum.
Misafirler kahvesini ve çayını içerken ustaların nasıl çalıştığını, belli bir mesafede ne yaptığını ve bu iş nasıl oluyormuş, arka planda ne varmış görebilmelerini istiyorum.
Bizden sonra bu işi devam ettirmek isteyen birisini gerçekten gönülden görürsek devam etmesini isteriz.
Bu meslekler bitmesin ve devam etmeli."
Kaynak: AA
dikGAZETE.com