İZMİR - Meriç Ürer,Tezcan Ekizler
İzmir'in Karantina semtinde yaşayan Meziyet Onur, henüz 8 yaşında Atatürk'ü görme şansını yakalamış yaşayan nadir isimlerden biri.
Balkan Savaşları'nın ardından Türkiye'ye göç ederek ailesiyle İzmir'e yerleşen subay Şerafettin Bey'in 4 çocuğundan biri olan Meziyet Okur, o yıllarda çocukların Atatürk'ün kahramanlıklarını dinleyerek büyüdüklerini aktardı.
Kendilerinin Balkan göçmeni olması ve mavi renkli gözleri nedeniyle okuldaki öğrencilerin çoğunun "Mustafa Kemal'in akrabası mısınız" diye sorduğunu anlatan Onur, Hakimiyet-i Milliye İlköğretim Okulunda 2'nci sınıfa giderken Atatürk'ün okullarına geldiğini ve bu sayede görme şansı yakaladıklarını söyledi.
"15 gün saçlarımı yıkamadım"Üzerinden 92 yıl geçmiş olsa da o günü, hatta dakikaları hafızasında canlı tutan Meziyet Onur, hatıralarını şöyle aktardı:
"1924 yılında Atatürk okulumuza geldi. Kalbim hızla atmaya başladı. Önderimiz okulumuza geldi, sonra bizim sınıfımıza girdi. Yer vermek istedim 'hayır' dedi, bizimle konuşurken saçlarımı okşadı. Ziyaretin ardından arkadaşlarım saçlarımı ellemek istedi, izin vermedim. Atatürk dokunduğu için 15 gün boyunca saçlarımı yıkamadım."
10 Kasım 1938'de Atatürk'ün vefatını duyduğu gün çok üzüldüğünü gözleri dolarak anlatan Onur, "Hatırlıyorum, babaannem o kadar üzülmüştü ki Atatürk'ü kendi evladı yerine koyuyordu adeta." diye konuştu.
"Atatürk'ün emriyle bize yeniden ev yapıldı"İzmir'de yaşayan 95 yaşındaki Şaban Yaylalı ise Atatürk'ü ilk kez 1926 yılında henüz 4 yaşındayken, Sivas'taki köylerine gelmesiyle gördüğünü belirtti.
Yaylalı, Erzurum'a giderken köylerine uğrayan Atatürk'ün burada köylülerle sohbet ettiğini, kendisinin de diğer çocuklarla birlikte ziyareti ilgiyle takip ettiğini dile getirdi.
O dönem köylerinde yaşam şartlarının iyi olmadığını ve köylülerin talepleriyle ilgili yazılarını Büyük Önder'e ilettiklerini dile getiren Şaban Yaylalı, "Babamların da verdiği bir dilekçe var. O dilekçenin karşılığı olarak Atatürk'ün emriyle bize yeniden ev yapıldı. Bunu ailem ve köylülerden çok dinledim. Bize 2 sene içerisinde yapılan yeni ev teslim edilmiş, biz de 4-5 yıl o evde yaşadık." dedi.
Gençlik yıllarında Atatürk'e hayranlığının daha da arttığını ve onu tekrar görmek istediğini, göremediği için büyük üzüntü duyduğunu kaydeden Yaylalı, 16 yaşına geldiğinde Atatürk'ün vefat ettiğini ve bunun kendisini derinden etkilediğini ifade etti.
O dönemde İstanbul'da ziraat mektebinde öğrenci olduğunu, Atatürk'ün vefat haberinin gelişiyle birlikte Türkiye'de adeta "hayatın durduğunu" kaydeden Şaban Yaylalı, şöyle devam etti:
"1938 yılı perşembe günüydü öldüğü gün. Biraz yağmur var, ben ziraat mektebinde okuyordum. Elimizde toprak işleme aletleri var, dışarıda çalıştık, saat 12'ye doğru okula geldik. Bir de baktık ki okulun önündeki bayrak yarıya inmiş. Atatürk'ün öldüğünü öğrendik. Öğleden sonra tekrar çalışmaya gitmedik. Okulda çalışmalar 4 saat öğleden önce, 4 saat öğleden sonra. Öğleden sonraki derslere girmedik. Okul müdürümüz o zaman bizi teselli etmeye çalıştı. Hepimiz çok üzgündük, adım atacak takati kendimizde bulamadık. O kadar üzülmüştük. Hayatımızın o şekle getirilmesinde büyük hizmetleri olan bir kişinin, dünya çapında rağbet görmüş bir liderin yitirilmesi bizi kalben üzdü ve ağlamalarımız uzun süre devam etti."
Kaynak: AA
dikGAZETE.com