Adalet Bakanı Bekir Bozdağ, “Bundan sonraki süreçlerde HSYK toplantılarına katılmamayı kendi açımdan bir gelenek haline getireceğimi de buradan ifade etmek isterim” dedi.
Adalet Bakanı Bekir Bozdağ, “Türkiye’de Yargı Etiğinin Güçlendirilmesi Projesi”nin açılış törenine katıldı. Tören kapsamında bir konuşma yapan Bozdağ, Türkiye’de yargı etiği ilkelerinin olduğunu belirterek, “Hem Anayasamızda hem diğer yasalarımızın içerisinde; hem bizim adalet ve hukuk anlayışımızı besleyen kaynaklarımızda hem de hakim ve savcılarımız ile Anayasa Mahkemesi, Yargıtay, Danıştay gibi yüksek mahkemelerimizin oluşturduğu gelenekler de bu anlamda güçlü bir etik altyapı olduğunu görmekteyiz. Bizim burada sorunumuz bu güçlü etik altyapının farklı yerlerde olan dağınıklığını ortadan kaldırıp tek bir kanunun içerisinde ya da iki kapak arasında bunları değerlendirmeliyiz. Projeyi sonuçlandırdığı zaman Türkiye’deki etik ilkeleri Avrupa Birliği, Avrupa Konseyi ve AB standartları çerçevesinde ortaya koyan etik ilkeleri birlikte ele alındığında bize yeni ufuklar açacaktır, yeni rehberlikler ortaya koyacaktır. Hem mevcut yapımızı güçlendireceğiz, hem bizde olanın farkına varacağız hem Avrupa’da olanın farkına varacağız ve bunlardan daha iyi sonuçlar çıkaracağımıza yürekten inanmaktayım” ifadelerini kullandı.
“HSYK’YI GERÇEK ANLAMDA YARGI BAĞIMSIZLIĞININ SİGORTASINA DÖNÜŞTÜRDÜK”
Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulu’nun yürütmenin ve diğer bazı güç merkezlerinin yargı üzerinde tasarruf yapmasına son vermek, yargının kendi içindeki tayin, terfi ve diğer bütün işlemleri ve benzeri tasarruflarını yine kendi içinden yetkililer, görevliler eliyle yürütme maksadıyla anayasaya konulduğunu hatırlatan Bozdağ, “Daha önceki dönemimde hakim ve savcılarla ilgili teftiş görevini yapan teftiş kurulu doğrudan Adalet Bakanlığına bağlıydı. Eskiden farklı şimdi farklı. Hakim ve savcılarla ilgili teftiş kurulu doğrudan Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulu’na bağlanmıştır. HSYK’nın ayrı bir bütçesi yoktu, ayrı bir bütçesi oldu, ayrı bir binası yoktu ayrı bir binası oldu, ayrı bir sekreteryası, personeli yoktu, ayrı personeli oldu. Biz önceki dönemde bunların tamamı Adalet Bakanlığı tarafından sağlanıyor ayrıca Adalet Bakanlığı’nın bünyesinde bir müesseseydi. Biz yaptığımız bu reformla beraber teftir kurumunu HSYK’ya bağladık, ayrı bir personel oluşturduk, ayrı bir bütçe oluşturduk; idari ve mali özerklik verdik ve seçim usulüne, demokratik ilkelere uygun hale getirdik. HSYK’yı gerçek anlamda yargı bağımsızlığının sigortasına dönüştürdük” değerlendirmelerinde bulundu.
“BUNDAN SONRAKİ SÜREÇLERDE HSYK TOPLANTILARINA KATILMAMAYI KENDİ AÇIMDAN BİR GELENEK HALİNE GETİRECEĞİM”
Adalet Bakanının HSYK’daki görevi ile Adalet Bakanı olarak yaptığı görevlerin birbirinden tamamen farklı olduğunun altını çizen Bozdağ şunları kaydetti:
“Geçmişte HSYK’nın bütün iş ve işleyişlerine katılan, disiplin işlemlerine dahi katılabilen, oy kullanabilen Adaleti Bakanı, HSYK Başkanı sıfatıyla bugün disiplin işlemlerinin hiçbirine katılmamaktadır. Tayin, terfi, nakil işlemlerinin hiçbirisine katılmamaktadır. Sadece belli konularla sınırlı genel kurul toplantılarına başkanlık yapmaktadır. Adalet Bakanlığı’nı ikinci defa üstlenen bir bakan olarak, bu onurlu ve şerefli görevi ifa ederken şimdiye kadar çok az toplantılara katıldım. Bir tanesi yeni bakan olduğumda arkadaşlarımızın tebrik ziyaretine teşekkür mahiyetinde gittiğim toplantılardı. Bir diğeri de bir genel kurul toplantısına katılmak şeklinde. Prensip olarak, zaten genel kurul toplantılarına, Adalet Bakanı HSYK Başkanı olarak da ben katılmıyorum. Yeni dönemde de hiç katılmadım. Bundan sonraki süreçlerde HSYK toplantılarına katılmamayı kendi açımdan bir gelenek haline getireceğimi de buradan ifade etmek isterim. Çok değişik şekillerde eleştirileri yapılıyor ama biz orada yokuz sadece adımız var, kendimiz orada yokuz. Bunu buradan özellikle ifade etmek isterim.”
Anayasanın hakim ve savcıların görevlerini yaparken önce Anayasaya, kanuna ve hukuka bağlı bir vicdani kanaatle görevlerini yapacaklarını ifade ettiğini belirten Bozdağ, “Bu çok net bir şekilde yargı görevini yapanların Anayasa, yasa ve hukuk dışından herhangi bir kişiyle, düşünceyle, inançla bağlılık içinde olmaksızın, sadece Anayasa, yasa ve hukukla bağlı, vicdani kanaatleriyle hareket etmeleri, karar vermelerini emretmekte. Son derece önemli bir Anayasal emirdir, Anayasal teminattır” şeklinde konuştu.
(İHA)
Adalet Bakanı Bekir Bozdağ, “Türkiye’de Yargı Etiğinin Güçlendirilmesi Projesi”nin açılış törenine katıldı. Tören kapsamında bir konuşma yapan Bozdağ, Türkiye’de yargı etiği ilkelerinin olduğunu belirterek, “Hem Anayasamızda hem diğer yasalarımızın içerisinde; hem bizim adalet ve hukuk anlayışımızı besleyen kaynaklarımızda hem de hakim ve savcılarımız ile Anayasa Mahkemesi, Yargıtay, Danıştay gibi yüksek mahkemelerimizin oluşturduğu gelenekler de bu anlamda güçlü bir etik altyapı olduğunu görmekteyiz. Bizim burada sorunumuz bu güçlü etik altyapının farklı yerlerde olan dağınıklığını ortadan kaldırıp tek bir kanunun içerisinde ya da iki kapak arasında bunları değerlendirmeliyiz. Projeyi sonuçlandırdığı zaman Türkiye’deki etik ilkeleri Avrupa Birliği, Avrupa Konseyi ve AB standartları çerçevesinde ortaya koyan etik ilkeleri birlikte ele alındığında bize yeni ufuklar açacaktır, yeni rehberlikler ortaya koyacaktır. Hem mevcut yapımızı güçlendireceğiz, hem bizde olanın farkına varacağız hem Avrupa’da olanın farkına varacağız ve bunlardan daha iyi sonuçlar çıkaracağımıza yürekten inanmaktayım” ifadelerini kullandı.
“HSYK’YI GERÇEK ANLAMDA YARGI BAĞIMSIZLIĞININ SİGORTASINA DÖNÜŞTÜRDÜK”
Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulu’nun yürütmenin ve diğer bazı güç merkezlerinin yargı üzerinde tasarruf yapmasına son vermek, yargının kendi içindeki tayin, terfi ve diğer bütün işlemleri ve benzeri tasarruflarını yine kendi içinden yetkililer, görevliler eliyle yürütme maksadıyla anayasaya konulduğunu hatırlatan Bozdağ, “Daha önceki dönemimde hakim ve savcılarla ilgili teftiş görevini yapan teftiş kurulu doğrudan Adalet Bakanlığına bağlıydı. Eskiden farklı şimdi farklı. Hakim ve savcılarla ilgili teftiş kurulu doğrudan Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulu’na bağlanmıştır. HSYK’nın ayrı bir bütçesi yoktu, ayrı bir bütçesi oldu, ayrı bir binası yoktu ayrı bir binası oldu, ayrı bir sekreteryası, personeli yoktu, ayrı personeli oldu. Biz önceki dönemde bunların tamamı Adalet Bakanlığı tarafından sağlanıyor ayrıca Adalet Bakanlığı’nın bünyesinde bir müesseseydi. Biz yaptığımız bu reformla beraber teftir kurumunu HSYK’ya bağladık, ayrı bir personel oluşturduk, ayrı bir bütçe oluşturduk; idari ve mali özerklik verdik ve seçim usulüne, demokratik ilkelere uygun hale getirdik. HSYK’yı gerçek anlamda yargı bağımsızlığının sigortasına dönüştürdük” değerlendirmelerinde bulundu.
“BUNDAN SONRAKİ SÜREÇLERDE HSYK TOPLANTILARINA KATILMAMAYI KENDİ AÇIMDAN BİR GELENEK HALİNE GETİRECEĞİM”
Adalet Bakanının HSYK’daki görevi ile Adalet Bakanı olarak yaptığı görevlerin birbirinden tamamen farklı olduğunun altını çizen Bozdağ şunları kaydetti:
“Geçmişte HSYK’nın bütün iş ve işleyişlerine katılan, disiplin işlemlerine dahi katılabilen, oy kullanabilen Adaleti Bakanı, HSYK Başkanı sıfatıyla bugün disiplin işlemlerinin hiçbirine katılmamaktadır. Tayin, terfi, nakil işlemlerinin hiçbirisine katılmamaktadır. Sadece belli konularla sınırlı genel kurul toplantılarına başkanlık yapmaktadır. Adalet Bakanlığı’nı ikinci defa üstlenen bir bakan olarak, bu onurlu ve şerefli görevi ifa ederken şimdiye kadar çok az toplantılara katıldım. Bir tanesi yeni bakan olduğumda arkadaşlarımızın tebrik ziyaretine teşekkür mahiyetinde gittiğim toplantılardı. Bir diğeri de bir genel kurul toplantısına katılmak şeklinde. Prensip olarak, zaten genel kurul toplantılarına, Adalet Bakanı HSYK Başkanı olarak da ben katılmıyorum. Yeni dönemde de hiç katılmadım. Bundan sonraki süreçlerde HSYK toplantılarına katılmamayı kendi açımdan bir gelenek haline getireceğimi de buradan ifade etmek isterim. Çok değişik şekillerde eleştirileri yapılıyor ama biz orada yokuz sadece adımız var, kendimiz orada yokuz. Bunu buradan özellikle ifade etmek isterim.”
Anayasanın hakim ve savcıların görevlerini yaparken önce Anayasaya, kanuna ve hukuka bağlı bir vicdani kanaatle görevlerini yapacaklarını ifade ettiğini belirten Bozdağ, “Bu çok net bir şekilde yargı görevini yapanların Anayasa, yasa ve hukuk dışından herhangi bir kişiyle, düşünceyle, inançla bağlılık içinde olmaksızın, sadece Anayasa, yasa ve hukukla bağlı, vicdani kanaatleriyle hareket etmeleri, karar vermelerini emretmekte. Son derece önemli bir Anayasal emirdir, Anayasal teminattır” şeklinde konuştu.
(İHA)