Ankara Üniversitesi İletişim Fakültesi Gazetecilik Bölümü'ndeki öğrenciliği döneminde kurdukları dans grubuyla çok sayıda gösteriye çıkan ve dansla ilişkisini derinleştiren Deniz Öztin Felis, mezun olduktan iş yaşamına İstanbul'da devam etti.
"Bu hayat böyle geçmez, bir dans bulmam lazım" dediği bir sabah, daire kapısının önünde "Tango seni bekliyor" broşürüyle karşılaşan Felis, tangoya başlama hikayesini AA muhabirine şöyle anlattı:
"Bundan 15 yıl önce, ilk tango adımlarımı Ataşehir'de attım. 5 yıl kadar İstanbul'da hobi amaçlı dans ettim. O dönemde çalıştığım iş yerinde depresyona girme eşiğindeyken, 'Kendini geliştir, İngilizce'nin yanına bir dil daha ekle, tangoyu eğitmen olarak öğren ve ülkene dön. Hem tango eğitmenliği yaparsın hem İngilizce ve İspanyolca ile daha farklı işlerde çalışabilirsin.' dedim kendime. Hedefim işimden istifa edip Arjantin'e gitmek ve tango yapmaktı. Ancak olaylar farklı gelişti. Şirketle görüştüğümde istifa etmeme izin vermediler ve beni Güney Amerika'ya bölge müdürü olarak gönderdiler."
Felis, sosyo-ekonomik ve kültürel anlamda "Türkiye'nin İspanyolca konuşan versiyonu" şeklinde tanımladığı Arjantin'e gittiğinde kendini yabancı hissetmediğini, ancak İspanyolca konuşamadığı için ilk yılında zorlandığını dile getirdi.
Arjantin'de evlenerek, bir kız çocuğu dünyaya getiren Felis, kurumsal iş yaşamına nokta koymasının ardından tangoyu yaşam biçimine dönüştürdüğünü söyledi.
Felis, Buenos Aires Devlet Konservatuvarı'nda Tango Dansçılığı ve Eğitmenliği Bölümü'ndeki eğitimine devam ettiğini belirterek, "İlk üniversite hayalim olan bir üniversiteydi. Çok kıymetli hocalarım, arkadaşlarım, dostlarım oldu. Okulum bana, bugüne gelmemi sağlayacak bir hayat yolu çizdi. Çocukluğumdan bu yana hayalim konservatuvar okumaktı. İkinci üniversite de bunu gerçekleştirmemi sağladı." dedi.
"Arjantin'den de Türkiye'ye gelmek isteyenlerin sorularıyla karşılaşıyorum"İki ülke arasında temel kültürel farklılıkların yanı sıra benzerlikler olduğuna değinen Felis, "Arjantin, her ne kadar Latin Amerika ülkesi olsa da 1800'lerde ve 1900'lerin başında Akdeniz ülkelerinden aldığı göçlerle Akdeniz hamuruna da sahip bir ülke. Pek çok jestimiz, mimiğimiz, olaylara bakış açımız benzer, yaşadığımız ekonomik krizler, askeri darbelerle aynı düzlemde seyreden iki ülke. Dolayısıyla Arjantin halkıyla Türk halkının sosyolojik yapısı da çok benziyor." diye konuştu.
Arjantin ve Türkiye arasındaki tarihi bağlara da dikkat çeken Felis, sözlerine şöyle devam etti:
"Arjantin'de kime sorsanız anneannesi, babaannesi, dedesi, komşusu Türktür, herkes Turco'dur. 1900'lerin başında Lübnan ve Suriye topraklarından savaş nedeniyle kaçan insanlar, gemilerle o zaman çok göç alan Arjantin'e gidiyor. Girerken de Osmanlı pasaportu kullanıyorlar ve orada da Turco yazıyor. Dolayısıyla hepsinin adı Türk kalıyor. Fiili olarak 4 yıldır Arjantin'de tango eğitmenliği yapıyorum. Arjantin'de hem yabancısınız hem Arjantinlilere ders vermek gibi bir iddianız var. Arjantinliler bizler gibi çok sıcak insanlar ve hafif aksanlı ders veriyor olmamı da sempatiyle karşılıyorlar. Eğitmenliğime de sıcak bakıyorlar. Öğrencilerimin yüzde 90'ı Arjantinli, arada gelen Türk ve yabancı turistler de oluyor. 17 yaşından 90 yaşına kadar öğrencim var."
"Arjantin'de kalmak benim için zorunluluk değil, keyif"Yılda 1-2 kez Ankara, İstanbul ve Bodrum'da düzenlediği çalıştaylarla birikimini Türkiye'deki tangoseverlerle paylaştığını ifade ederek, şunları kaydetti:
"Tango olunca hayatınızda, illa Arjantin'e gitme hayaliniz oluyor. Türkiye'den 'Arjantin'de hayat nasıl? Gelsem yapabilir miyim?' mesajları alıyorum. Arjantin tangosevenler için bambaşka bir dünya. Tango, sadece dans değil aynı zamanda Arjantin'in folklorik yaşam biçiminin bir parçası. Tango dans olmadan önce bir müzikti. Tango müziğini takside, metroda, her yerde duyuyorsunuz. Dans olarak karşınıza çıkması da şehrin küçük sürprizleri oluyor. Tabii Arjantin'den de Türkiye'ye gelmek isteyenlerin sorularıyla karşılaşıyorum. Özellikle Türk dizilerinden sonra görmek istiyorlar."
Felis, kendisini Arjantin'e ait hissettiğini belirterek, "Bundan 20 yıl önce 'Arjantin'de yaşayacaksın, tango dersi vereceksin, evleneceksin, çocuğun olacak.' deselerdi, inanmazdım. Hayalini kurmadığım, rüyamda bile görmeyeceğim bir şeydi. Arjantinli bir eşim var. Kızım Luna orada doğdu. Çok güzel bağlar kurduğum Arjantin'de kalmak benim için zorunluluk değil, keyif." dedi.
İnsanların yaşamlarında tatmin olmadığı ve farklı bir şeyler yapmak istediği dönemler olduğuna işaret eden Felis, yaşamını dönüştürme yolculuğunu şöyle özetledi:
"Kendimi nasıl dönüştürebilirim, kendimde neleri değiştirebilirim ki hayatımın daha farklı olmasını arzulayabileyim, bunun için farklı kapılar çalabileyim diye düşünmek lazım. Mutlaka başka çıkış yolları buluruz. Çalışmak lazım, sadece hayal etmek değil. Önce hayal edeceğiz, sonra çalışacağız. Bu süre zarfında çok gözyaşı dökeceğiz. Benim için 'Şansı yaver gitmiş.' diyenler olabilir. İngilizce konuşulmadığı için 1 yıl kendi dillerinde çok kolay iletişim kuramadım. İşin bir de gözyaşı ve alın teri dökülen kısmı var. Hiçbir şey çok kolay değil bu hayatta. Bunu düşünerek, pes etmeden gerçekten içsel bir huzur yakaladıysak o huzuru takip etmek gerekiyor."
Kaynak: AA
dikGAZETE.com