VAN - CEMAL AŞAN
Fetullahçı Terör Örgütü/Paralel Devlet Yapılanması'nın (FETÖ/PDY) hazırladığı sözde görevlendirme listesinde adları "sıkı yönetim komutanları" arasında yer alan eski 2 albay hakkında dörder kez ağırlaştırılmış müebbet ve 15 yıla kadar hapis cezası istendi.
Van Cumhuriyet Başsavcılığı, darbe girişimine ilişkin soruşturma kapsamında, "sıkı yönetim direktifi" konulu belgede sözde halef-selef "sıkı yönetim komutanları" olarak isimleri yazılan eski topçu kurmay albaylar Ali Yalçın ile Salih Ataman hakkında yürüttüğü soruşturmayı tamamladı.
FETÖ/PDY'nin yapısı ve işleyişi hakkında bilgilerin yer aldığı iddianamede, sanıkların "Anayasal düzeni ortadan kaldırmaya teşebbüs etme", "TBMM'yi ortadan kaldırma veya görevini engellemeye teşebbüs etmek", "Türkiye Cumhuriyeti hükümetini ortadan kaldırmaya veya görevini yapmasını engellemeye teşebbüs etmek", "Silahlı terör örgütüne üye olmak", "Askeri komutanlıkların gasbedilmesi" suçlarından dörder kez ağırlaştırılmış müebbet ve 7,5 yıldan 15 yıla kadar hapisle cezalandırılmaları istendi.
İddianamede, FETÖ/PDY mensuplarınca 15 Temmuz 2016'da ülke genelinde cebir ve şiddet kullanılarak Türkiye Cumhuriyeti Anayasası'nın öngördüğü düzeni, hükümeti ortadan kaldırmaya, yerine başka bir düzen getirmeye teşebbüs girişiminin, başta vatandaşlar olmak üzere emniyet ve silahlı kuvvetlerdeki darbe karşıtı kesimlerin mücadelesi sonucu başarısız kılındığı anımsatılarak, ülkeyi ve demokrasiyi korumak için verilen mücadelede çok sayıda asker, polis ve vatandaşın şehit olduğu vurgulandı.
Devletin hiyerarşisinden ayrı bir hiyerarşi kurmuşlar
Mahiyeti gereği silahlı şekilde emniyet, jandarma ve Türk Silahlı Kuvvetleri içerisinde devletin hiyerarşisinden ayrı bir hiyerarşi kuran ve buna sıkı bağlılıkla hareket eden FETÖ/PDY'nin "terör örgütü ile mücadele" adı altında yetkilerini, görevlerinin gereklerine aykırı şekilde, örgütün amacına ulaşmak için toplum üzerinde baskı, korkutma, sindirme ve yıldırma yöntemi olarak kullandığına yer verilen iddianamede, yapılan işlemlerin FETÖ'ye yakın medya organlarında yayınlanarak söz konusu politikanın ülke genelinde yayılmasının sağlanmaya çalışıldığı anlatıldı.
Örgütün, emniyet ve askeri kurumları ele geçirmeye çalıştığının kaydedildiği iddianamede, yıllarca süren yapılanma sonucunda söz konusu kurumların içinde yer alan FETÖ mensuplarıyla 15-16 Temmuz 2016 tarihinde silahlı darbe teşebbüsü gerçekleştirdiği hatırlatıldı.
"Terör örgütünün bütün unsurlarını taşıyor"
FETÖ/PDY'nin Türkiye Cumhuriyeti devletinin varlığını tehlikeye düşürmek, devlet otoritesini zaafa uğratmak, devletin iç ve dış güvenliğini bozmak gibi amaçlarının olduğuna işaret edilen iddianamede, şu ifadelere yer verildi:
"Devlet kurumlarına hakkı olmadığı halde kopya çekerek ve bunun gibi hukuka aykırı yollarla girmek, makam sahibi olmak amacıyla o makamda bulunan kişilerin hukuksuz olarak özel hayatının gizliliğini ihlal etmek ve gerekirse iftira atmak, delil oluşturmak suretiyle kendilerine yarayacağını düşündükleri makamı ele geçirme hususu devleti ele geçirme amacıdır. MİT tırlarının durdurulması olayında Türkiye Cumhuriyeti devletini terör örgütlerine yardım eden bir ülke olarak gösterme çalışmasında olmaları hali ise devletin varlığını tehlikeye düşürme ve devletin iç ve dış güvenliğini bozma amacı taşımaktadır. Örgütün kurulum aşamasında günümüze kadar yaptığı devletin askeri ve stratejik olarak etkin kurumlarına örgüt yönetiminin tabiriyle sızma suretiyle devleti ele geçirmeye yönelik faaliyetler özellikle 2008 yılı ve sonrasında örgüt elemanlarının devletin etkin olduğunu düşündükleri birimlerinde yoğun şekilde kadrolaşmaya gitmeleri terör örgütü tanımının 'süreklilik unsuru'nu da gerçekleştirdiği sonucuna varılmıştır."
Milletin silahlarını millete doğrulttular
İddianamede, terör örgütünün bütün unsurlarını taşıdığı konusunda hiçbir şüphe bulunmayan FETÖ/PDY'nin, faaliyetlerini büyük bir gizlilik içinde yürüttüğünün, cep telefonlarının dahi içeri alınmadığı toplantılar düzenlediği vurgulandı.
FETÖ/PDY'nin silahlı bir terör örgütü olup olmadığına ilişkin tartışmaların 15 Temmuz darbe girişimi neticesinde nihayete erdiği bildirilen iddianamede, "Devlet ve cumhuriyetin varlığını tehlikeye düşürmek, devletin otoritesini zaafa uğratmak, devletin iç ve dış güvenliğini bozmak için resmi organlar da dahil olmak üzere tüm kurumlarda yapılaşan, bu amaç uğruna devlete, dolayısıyla millete ait silahları yine millete karşı kullanmakta bir an bile tereddüt etmeyen FETÖ/PDY'nin silahlı terör örgütü olduğu konusunda en küçük bir tereddüt kalmamıştır." ifadeleri kullanıldı.
Sanıkların, ifadelerinde isimlerinin "sıkı yönetim direktifi" belgenin ekinde sözde halef-selef "sıkı yönetim komutanı" olarak yer alma nedenini bilmediklerinin kaydedildiği iddianamede, anayasa ve kanunlara aykırı böylesine geniş çaplı bir teşebbüste bulunulması için önceden planlama yapılması gerektiği, bu isimlerin alelade belirlenmediği, güvenilir isimlere yer verilmesinin hayatın olağan akışına uygun olduğu aktarıldı.
"Ankara Emniyet Müdürünün derdest edilebileceği değerlendirildi"
Eski Van 6. Hudut Alay Komutanı Ali Yalçın'a "Genelkurmay Basın ve Halkla İlişkiler Daire Başkanı" ve "Ankara Radyosu Genel Müdürü" görevlerinin verilmesinin bu güveni net şekilde ortaya koyduğuna dikkati çekilen iddianamede, emri hazırlayan ve planlayanların kendi talimatları doğrultusunda hareket etmeyeceğini değerlendirdikleri bir şahsı sıkı yönetim komutanı olarak görevlendirmelerinin de hayatın olağan akışına aykırı olduğu vurgulandı.
Ali Yalçın'ın, Ankara Emniyet Müdürünü FETÖ'nün darbe girişiminde bulunduğu gün akşam saatlerinde derdest etmek amacıyla Esenboğa Havalimanı yakınlarındaki bir çiftlik evinde mangal partisine davet ettiği yönünde değerlendirmenin bulunduğu iddianamede, "Salih Ataman'ın ise tatilde olduğu ve devir-teslim işlemlerinin ardından Van'daki görevine başlayacağı için hareketsiz kalıp darbe teşebbüsünün seyrini beklediği, darbe girişimi başarısız olunca da darbecilerle alakasının olmadığını söylemesi hayatın olağan akışına aykırıdır. Yapılan açıklamalar çerçevesinde şüphelilerin yargılanarak ilgili sevk maddelerince cezalandırılmaları talep olunur." değerlendirmesi yer aldı.
İddianamenin gönderildiği Van 4. Ağır Ceza Mahkemesi, sanıkların üzerilerine atılı terör örgütü suçuna ilişkin Ankara Ağır Ceza Mahkemesinin yetkili olduğu gerekçesiyle "yetkisizlik" kararı vererek, dosyayı Ankara Ağır Ceza Mahkemesine sevk etti.
dikGAZETE.com