Memur-Sen Genel Başkanı Ali Yalçın, Alman Parlamentosu’nda alınan sözde ’soykırım’ kararına ilişkin, Almanya Başbakanı Angela Merkel’e mektup gönderdi.
Alman Parlamentosu’nun 1915 olaylarını ’soykırım’ olarak nitelendiren kararının ardından Memur-Sen Genel Başkanı Ali Yalçın, Almanya Başbakanı Angela Merkel’e hitaben bir mektup kaleme aldı. Yalçın mektubunda, Türk-Alman ilişkilerinin köklü bir geçmişe dayandığını, hasmani zeminler barındırmadığını, karşılıklı güven ve dostluk esasına dayalı olarak geliştiğini hatırlatarak, “Alman Federal Meclisi’nin aldığı 1915 olaylarını konu edinen 2 Haziran 2016 tarihli karar; evrensel hukukun hiçe sayılmasıdır. Tarihin incelemesi gereken bir konu hakkında siyasi saikle hareket edilmesi, iki milletin/devletin ortak tarih ve gelecek kulvarının doğrudan hedef alınmasıdır” dedi.
YENİ SORUNLARA ZEMİN OLUŞTURULUYOR
Tarihi gerçeklere rağmen alınan kararın yanlış olduğunu mektubunda vurgulayan Yalçın, “Türk-Alman ilişkilerinin köklü bir geçmişe dayandığı, hasmani zeminler barındırmadığı, karşılıklı güven ve dostluk esasına dayalı olarak geliştiği, tarihin kaydı altındadır. Toplumlar ve siyasi aktörler, Türkiye-Almanya ilişkilerine yön veren bu tarihi çerçeveyi korumak ve geliştirmek için sorumluluk almaktan kaçmamalıdır. Tarihin ve diplomasinin bu gerçeklerine rağmen Alman Federal Meclisi’nin aldığı 1915 olaylarını konu edinen 2 Haziran 2016 tarihli karar; evrensel hukukun hiçe sayılmasıdır. Tarihin incelemesi gereken bir konu hakkında siyasi saikle hareket edilmesi, iki milletin/devletin ortak tarih ve gelecek kulvarının doğrudan hedef alınmasıdır. Almanya Federal Meclisi’nin her yönüyle siyasi şov hükmündeki bu kararı, AB’den NATO’ya birçok farklı platformda müttefik/ortak olan Türkiye ile Almanya ilişkilerinin geleceğine hiçbir katkı yapmayacak, aksine bu karar, yeni sorunlara ve geleceğe dair kaygılara kapı aralayacaktır” ifadesini kullandı.
AYRIMCILIĞA FIRSAT SUNULUYOR
Sözde ‘soykırım’ kararının ayrımcılık ve dışlamalara sebep olacağını mektubunda ifade eden Yalçın, şu ifadelere yer verdi: “Yakın gelecekle ilgili hesaplarınıza bağlı olarak bazı ülkelere şirin gözükme, aynı tarafta olduğunuz izlenimi oluşturma çabalarınız beklediğiniz sonucu vermeyecektir. Aynı çabalar kapsamında kendi yanlışınıza Türkiye’yi ortak etme arayışınız da akim kalacaktır. Geçmiş üzerinden Türkiye’yi karalamaya dair önyargılı arayışlar, belki size, ülkenize ve birkaç fırsatçı ülkeye kazandırmış olabilir fakat insanlığa kaybettirecektir. Alman Federal Meclisi ve siyasi temsilcileri bu kararla Türk-Alman ilişkileri ve Türk-Ermeni ilişkileri konusunda arabuluculuk mu yoksa arabozuculuk mu yaptıklarını iyi hesaplamalıdırlar. Bu karar, Almanya’da yaşayan, Alman vatandaşlığına geçen veya geçmeye hazırlanan 3,5 milyon Türk vatandaşının bizatihi Alman halkı tarafından ‘soykırımcı’ olarak nitelendirilmesine, onlara bu gözle bakılmasına neden olacaktır. Karar, Almanya’da yaşayan Türklerin entegrasyonunu geciktirme, hatta entegrasyonun tamamen bitmesine zemin oluşturma ihtimalini doğurmuştur. Öte yandan Müslümanlara ve Türklere yönelik hızla büyüyen İslamofobi algısı daha da hız kazanacak, ayrımcılık ve dışlama maalesef çoğalacaktır.”
HUKUKİ YOLLARA BAŞVURACAĞIZ
“Kendilerini tarihçilerin yerine koyan siyasi kimlikler tarafından alınan bu kararın Alman müfredatına girmesi yönündeki teklifleri ise kararın kendisinden daha tehlikeli, daha ayrımcı ve daha vahim buluyoruz” diyen Yalçın, mektubu şu şekilde noktaladı: “Bu durum ayrımcılığın ve dışlamanın ötesinde son dönemde daha da genişleyen İslamofobi ve Türkiye karşıtı söylem ve eylemlerin müfredat terminolojisiyle kalıcı hale gelmesine zemin hazırlayacaktır. Bu gerçekle bugün itibariyle yapmanız gereken; konunun siyasi zeminde yeniden ele alınması ve bu yolla kararın tashih edilmesi için bizzat çaba sarf etmenizdir. Kararın iptaline yönelik hukuki yollara başvurmak da önemli bir seçenek olarak önünüzde durmaktadır. Unutmayın ki, tarihin sınavı devam etmektedir ve tarih, gerekli tedbirleri zamanında almayanları asla affetmeyecektir.”
(İHA)
Alman Parlamentosu’nun 1915 olaylarını ’soykırım’ olarak nitelendiren kararının ardından Memur-Sen Genel Başkanı Ali Yalçın, Almanya Başbakanı Angela Merkel’e hitaben bir mektup kaleme aldı. Yalçın mektubunda, Türk-Alman ilişkilerinin köklü bir geçmişe dayandığını, hasmani zeminler barındırmadığını, karşılıklı güven ve dostluk esasına dayalı olarak geliştiğini hatırlatarak, “Alman Federal Meclisi’nin aldığı 1915 olaylarını konu edinen 2 Haziran 2016 tarihli karar; evrensel hukukun hiçe sayılmasıdır. Tarihin incelemesi gereken bir konu hakkında siyasi saikle hareket edilmesi, iki milletin/devletin ortak tarih ve gelecek kulvarının doğrudan hedef alınmasıdır” dedi.
YENİ SORUNLARA ZEMİN OLUŞTURULUYOR
Tarihi gerçeklere rağmen alınan kararın yanlış olduğunu mektubunda vurgulayan Yalçın, “Türk-Alman ilişkilerinin köklü bir geçmişe dayandığı, hasmani zeminler barındırmadığı, karşılıklı güven ve dostluk esasına dayalı olarak geliştiği, tarihin kaydı altındadır. Toplumlar ve siyasi aktörler, Türkiye-Almanya ilişkilerine yön veren bu tarihi çerçeveyi korumak ve geliştirmek için sorumluluk almaktan kaçmamalıdır. Tarihin ve diplomasinin bu gerçeklerine rağmen Alman Federal Meclisi’nin aldığı 1915 olaylarını konu edinen 2 Haziran 2016 tarihli karar; evrensel hukukun hiçe sayılmasıdır. Tarihin incelemesi gereken bir konu hakkında siyasi saikle hareket edilmesi, iki milletin/devletin ortak tarih ve gelecek kulvarının doğrudan hedef alınmasıdır. Almanya Federal Meclisi’nin her yönüyle siyasi şov hükmündeki bu kararı, AB’den NATO’ya birçok farklı platformda müttefik/ortak olan Türkiye ile Almanya ilişkilerinin geleceğine hiçbir katkı yapmayacak, aksine bu karar, yeni sorunlara ve geleceğe dair kaygılara kapı aralayacaktır” ifadesini kullandı.
AYRIMCILIĞA FIRSAT SUNULUYOR
Sözde ‘soykırım’ kararının ayrımcılık ve dışlamalara sebep olacağını mektubunda ifade eden Yalçın, şu ifadelere yer verdi: “Yakın gelecekle ilgili hesaplarınıza bağlı olarak bazı ülkelere şirin gözükme, aynı tarafta olduğunuz izlenimi oluşturma çabalarınız beklediğiniz sonucu vermeyecektir. Aynı çabalar kapsamında kendi yanlışınıza Türkiye’yi ortak etme arayışınız da akim kalacaktır. Geçmiş üzerinden Türkiye’yi karalamaya dair önyargılı arayışlar, belki size, ülkenize ve birkaç fırsatçı ülkeye kazandırmış olabilir fakat insanlığa kaybettirecektir. Alman Federal Meclisi ve siyasi temsilcileri bu kararla Türk-Alman ilişkileri ve Türk-Ermeni ilişkileri konusunda arabuluculuk mu yoksa arabozuculuk mu yaptıklarını iyi hesaplamalıdırlar. Bu karar, Almanya’da yaşayan, Alman vatandaşlığına geçen veya geçmeye hazırlanan 3,5 milyon Türk vatandaşının bizatihi Alman halkı tarafından ‘soykırımcı’ olarak nitelendirilmesine, onlara bu gözle bakılmasına neden olacaktır. Karar, Almanya’da yaşayan Türklerin entegrasyonunu geciktirme, hatta entegrasyonun tamamen bitmesine zemin oluşturma ihtimalini doğurmuştur. Öte yandan Müslümanlara ve Türklere yönelik hızla büyüyen İslamofobi algısı daha da hız kazanacak, ayrımcılık ve dışlama maalesef çoğalacaktır.”
HUKUKİ YOLLARA BAŞVURACAĞIZ
“Kendilerini tarihçilerin yerine koyan siyasi kimlikler tarafından alınan bu kararın Alman müfredatına girmesi yönündeki teklifleri ise kararın kendisinden daha tehlikeli, daha ayrımcı ve daha vahim buluyoruz” diyen Yalçın, mektubu şu şekilde noktaladı: “Bu durum ayrımcılığın ve dışlamanın ötesinde son dönemde daha da genişleyen İslamofobi ve Türkiye karşıtı söylem ve eylemlerin müfredat terminolojisiyle kalıcı hale gelmesine zemin hazırlayacaktır. Bu gerçekle bugün itibariyle yapmanız gereken; konunun siyasi zeminde yeniden ele alınması ve bu yolla kararın tashih edilmesi için bizzat çaba sarf etmenizdir. Kararın iptaline yönelik hukuki yollara başvurmak da önemli bir seçenek olarak önünüzde durmaktadır. Unutmayın ki, tarihin sınavı devam etmektedir ve tarih, gerekli tedbirleri zamanında almayanları asla affetmeyecektir.”
(İHA)