ANKARA
Fetullahçı Terör Örgütü'nün (FETÖ) darbe girişimi sırasında, Gölbaşı'ndaki TÜRKSAT yerleşkesine giderek yayınları kesmeye çalıştıkları iddiasıyla yargılanan sivil sanıklardan Birol Baki, Burhan Güneş, Salih Mehmet Dağköy ve Aydın Yavuz'un, "kişi hürriyeti ve güvenliği hakkının ihlal edildiği" gerekçesiyle yaptıkları bireysel başvurunun, Anayasa Mahkemesi Genel Kurulunca reddedilmesinin ardından gerekçeli karar, Resmi Gazetenin bugünkü sayısında yayımlandı.
Türkiye'de olağanüstü durumu oluşturan temel olayın 15 Temmuz 2016'daki darbe teşebbüsü olduğu belirtilen gerekçeli kararda, darbe teşebbüsünün demokratik toplumun meşru tüm unsurlarının kararlı direnci sayesinde engellendiği kaydedildi.
Gerekçeli kararda, darbe girişimi, "Ulusun yaşamını, varlığını hedef alan milli güvenliğe yönelik en ağır saldırı" olarak nitelendirildi.
Darbe girişiminden önce gerçekleşen örgüte ilişkin olayların, 15 Temmuz 2016'dan sonra başlatılan soruşturmalarda tespit edilen maddi olgular dikkate alındığında, darbe teşebbüsünün ardında FETÖ'nün olduğuna yönelik kamu makamlarınca yapılan değerlendirmelerin yeterli olgusal temelinin bulunduğu vurgulanan gerekçeli kararda, "Darbe teşebbüsü, egemenliğin kaynağı olmayan ve milletin egemenliği kullanmak üzere yetkilendirdiği organlar arasında bulunmayan bir grubun zorla demokratik anayasal düzeni ortadan kaldırmaya veya değiştirmeye kalkışmasıdır." ifadelerine yer verildi.
Olağanüstü hal (OHAL) ilanına yönelik de tespitlerde bulunulan gerekçeli kararda, OHAL'in FETÖ ve terörden kaynaklanan tehdit ve tehlikenin bertaraf edilmesine yönelik olduğu belirtildi.
Başvurucuların darbe teşebbüsüne karşı koyan gruplarca oluşturulan konvoylarla birlikte hareket ederek TÜRKSAT'ın bulunduğu yere gittiklerini, bunun darbe teşebbüsü kapsamında bir faaliyetle ilişkili olmadığını, TÜRKSAT'taki yayınların nasıl kesilebileceği hususunda donanımlarının bulunmadığını, dolayısıyla isnat edilen suçlarla ilgilerinin olmadığını, buna rağmen tutuklanmalarına karar verildiğini belirterek, adil yargılanma, etkili başvuru, kişi hürriyeti ve güvenliği hakları ile eşitlik ilkesinin ihlal edildiğini ileri sürdükleri bildirilen gerekçeli kararda, başvurucuların tahliye ve tazminat talebinde bulundukları aktarıldı.
Gerekçeli kararda, başvurucuların tutuklanmalarının hukuki olmadığı yönündeki iddialarına ilişkin bir ihlalin bulunmadığı açık olduğundan başvurunun bu kısmının açıkça dayanaktan yoksun olması nedeniyle kabul edilemez bulunduğu bildirildi.
Darbe girişimi sırasında TÜRSAT'ın işgal edildiği, uydu yayınlarının kesilmeye çalışıldığı anımsatılan gerekçeli kararda, gerek televizyon yayınlarının gerekse internet erişiminin darbeciler tarafından kesilememiş olmasının, teşebbüsün başarısızlığa uğratılmasında büyük öneme sahip olduğu anlatıldı.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın bazı haber kanallarına telefonla bağlanarak halkı darbeye karşı koymak üzere sokağa çağırdığı vurgulanan gerekçeli kararda, bu konuşmayı yayımlayan özel televizyon kanalının darbeciler tarafından işgal edildiği anımsatıldı.
"ByLock" delil sayıldı
Başvurucuların, darbe teşebbüsünün parçası olarak uydu yayınlarının kesilmesini sağlamak amacıyla darbeciler tarafından işgal edilen TÜRKSAT yerleşkesine gitmekle suçlandıklarına yer verilen gerekçeli kararda, "ByLock" a ilişkin şu değerlendirmeler yapıldı:
"Burhan Güneş ve Aydın Yavuz'un, FETÖ/PDY üyelerinin kendi aralarındaki iletişimi sağladığı ifade edilen 'ByLock' uygulamasının kullanıcısı oldukları tespit edilmiştir. Anılan uygulamanın özelliklerine ilişkin soruşturma ve kovuşturma mercilerinde yapılan tespit ve değerlendirmeler göz önüne alındığında kişilerin bu uygulamayı kullanmalarının veya kullanmak üzere elektronik/mobil cihazlarına yüklemelerinin soruşturma makamlarınca FETÖ/PDY ile ilgi bakımından bir belirti olarak değerlendirilmesi mümkündür. Bu belirtinin derecesi elbette söz konusu uygulamanın ilgili kişi tarafından kullanılıp kullanılmadığı, kullanım şekli, kullanım sıklığı, haberleşme yapılan kişilerin FETÖ/PDY içindeki konumu ve önemi, haberleşmenin içeriği gibi hususlara bağlı olarak her somut olayda farklı olabilir.
Bununla birlikte darbe teşebbüsüyle veya FETÖ/PDY ile ilgili yürütülen soruşturmalarda, soruşturma makamlarınca veya tutuklama tedbirine karar veren mahkemelerce, 'ByLock'un kullanılmasının ve/veya kullanılmak üzere elektronik/mobil cihazlara yüklenmesinin somut olayın koşullarına göre suçun işlendiğine dair 'kuvvetli belirti' olarak kabul edilmesi, anılan programın özellikleri itibarıyla temelsiz ve keyfi bir tutum olarak değerlendirilemez. Dolayısıyla 'ByLock' kullanıcısı olduğu belirtilen başvurucular Burhan Güneş ve Aydın Yavuz bakımından bu yönüyle de suç şüphesine ilişkin kuvvetli bir belirtinin bulunduğu sonucuna varmak gerekir."
Gerekçeli kararda, başvurucularla ilgili soruşturma ve kovuşturma süreçlerinin yürütülmesinde özensizlik tespit edilmediği, yaklaşık 11 aylık tutukluluk süresinin makul olduğu kaydedildi.
"Tutuklama dışındaki tedbirler yetersiz kalabilir"
Kararda, darbe teşebbüsünün faili olduğu belirtilen FETÖ/PDY'nin yapısının karmaşıklığı, ülke genelinde binlerce kişi tarafından icra edilen suç oluşturabilecek nitelikteki on binlerce eylemin aynı anda işlenmesi, çoğunluğu önemli yerlerde kamu görevlisi olan on binlerce şüpheli hakkında doğrudan darbeyle ilişkili olmasa da FETÖ/PDY'ye mensubiyet nedeniyle soruşturma yapılması ihtiyacı dikkate alındığında, delillerin sağlıklı toplanabilmesi ve soruşturmaların güvenlik içinde yürütülebilmesi için tutuklama dışındaki koruma tedbirlerinin yetersiz kalmasının söz konusu olabileceği ifade edildi.
Bireysel başvuru sahiplerinin soruşturma dosyasına erişimlerinin kısıtlandığı iddialarına ilişkin de değerlendirmenin yapıldığı gerekçeli kararda, başvurucular hakkında tutuklama kararı veren Gölbaşı Sulh Ceza Hakimliğinin, şüphelilerin yürütülen soruşturma dosyasını incelemesini veya belgelerden örnek almasını soruşturmanın amacını tehlikeye düşürebileceği gerekçesiyle kısıtladığı hatırlatıldı.
Anayasa Mahkemesi, gerekçeli kararında başvurucuların tutuklamanın hukuki olmaması, tutukluluğun makul süreyi aştığı, soruşturma dosyasına erişimin kısıtlandığı, tutukluluk incelemelerinin duruşmasız yapıldığı, kişi hürriyeti ve güvenliği hakkının ihlaline ilişkin iddiaların kabul edilemez olduğuna oy birliğiyle karar verildiğini belirtti.
Muhabir: Kadir Karakuş,Kemal Karadağ
dikGAZETE.com