Anayasa Mahkemesinin Resmi Gazete'de yayımlanan kararına göre CHP, olağanüstü hal kapsamında çıkarılan 678 sayılı KHK'nin TBMM tarafından onaylanması sonucunda yürürlüğe giren 7071 sayılı kanunun bazı hükümlerinin iptali ve yürürlüğünün durdurulması istemiyle Anayasa Mahkemesine başvurdu.
Yüksek Mahkeme, kanundaki "kayyum atanan belediyelerde, aksayan belediye hizmetinin başka bir belediye tarafından yerine getirilmesi", "terör örgütleriyle iltisaklı veya irtibatlıların kamu ihalelerine katılamayacakları" ve "grev ve lokavtların 60 gün süreyle ertelenmesi"ne ilişkin düzenlemelerin iptaline karar verdi.
Gerekçede, iptali istenen ilk kuralla afet, kitlesel göç ve teröre maruz kalan yerleşim birimlerinin belediyeleri ile belediye başkanı veya başkan vekili görevlendirilen belediyelerde, vali veya belediye başkanının, aksayan belediye hizmetinin başka bir belediye tarafından yerine getirilmesini talep edebileceği, bu durumda yardım istenilen belediyenin, meclis kararına gerek olmaksızın İçişleri Bakanının izniyle bu talebi yerine getirebileceğinin öngörüldüğü belirtildi.
Kanun koyucunun afet, kitlesel göç ve teröre maruz kalma gibi durumlarda süratle karar alınmasını temin için olağan karar alma usulü dışında bir usul benimsemesi anlaşılabilir ise de belediye başkanı veya başkan vekili ya da meclis üyesinin belli suçlar sebebiyle görevden uzaklaştırılması halinde İçişleri Bakanı veya vali tarafından yerlerine görevlendirilme yapılmasının, belediye hizmetlerinin görülmesiyle doğrudan ilgili ve bu nedenle süratle karar alınması gereken bir durum olarak değerlendirilemeyeceği vurgulandı.
Gerekçede, şunlar kaydedildi:
"Afet, kitlesel göç ve teröre maruz kalma gibi durumlardan farklı olarak Kanunun 45. maddesinin ikinci fıkrası gereğince belediye başkanı veya başkan vekili görevlendirilmesinin belediye hizmetinin aksamasına neden olacak ve yardım talebi konusunda acil bir karar verilmesini gerektirecek objektif bir olgu olarak kabulü mümkün görünmemektedir. Bu durumda belediyenin karar organının kararına gerek duyulmaksızın yardım talebinin karara bağlanması, mahalli idarelerin özerkliğine ve yerinden yönetim ilkesine aykırılık oluşturmaktadır. Bu nedenlerle kuralın '…ile bu Kanunun 45'inci maddesinin ikinci fıkrası gereğince belediye başkanı veya başkan vekili görevlendirilen belediyelerde,…' bölümünün Anayasa'ya aykırı olduğuna ve iptaline, kuralın kalan bölümünün Anayasa'ya aykırı olmadığına ve iptal talebinin reddine karar vermiştir."
Kamu ihalelerine katılamayacaklara ilişkin kuralAnayasa Mahkemesi, kanunun "terör örgütlerine iltisakı ya da bunlarla irtibatı olduğu Emniyet Genel Müdürlüğü ve Milli İstihbarat Teşkilatı Müsteşarlığı tarafından bildirilen gerçek ve tüzel kişilerin kamu ihalelerine katılamayacakları"na ilişkin hükmünün de iptaline karar verdi.
Gerekçede, milli güvenlik bakımından sakınca oluşturabilecek fiil veya durumları nedeniyle kişilerin kamu ihalelerine katılamamalarını düzenleyen kuralın, kanun koyucu tarafından getirilen idari bir önlem niteliğinde olduğu belirtildi.
Ancak idari önlemlere başvurulabilmesinin, bu önlemler bakımından sınırsız bir yetkiye sahip olunması anlamını taşımayacağı vurgulanan gerekçede, şöyle devam edildi:
"Kural, terör örgütleriyle iltisaklı yahut irtibatlı olma bakımından Emniyet Genel Müdürlüğü ve Milli İstihbarat Teşkilatı tarafından yapılan bildirimi esas almakta, bu yönde bir bildirim yapılması halinde kişilerin otomatik olarak kamu ihalelerine katılamaması veya ihale dışı bırakılması sonucunu doğurmaktadır. Güvenlik kurumlarınca yapılacak değerlendirmenin otomatik sonuç doğurması ile idarelere ve idari işlemi denetleyecek mahkemelere bu hususta değerlendirme yapma yetkisinin verilmemesi, söz konusu bildirimlerin doğruluğunu denetleme ve gerçek duruma göre idari işlem tesis etme imkanını önemli ölçüde sınırlamaktadır. Belirli bir süreyle sınırlı olmayan ve kamu ihalelerini yapan idareler ile bu işlemleri denetleyecek mahkemelere kural olarak değerlendirme yapma imkanı vermeyen düzenlemenin sonuçları dikkate alındığında, çalışma ve sözleşme hürriyetine yönelik orantısız bir sınırlama getirdiği sonucuna varılmıştır. Anayasa Mahkemesi, açıklanan gerekçelerle kuralın Anayasanın 13. ve 48. maddelerine aykırı olduğuna ve iptaline karar vermiştir."
Grev veya lokavtın ertelenebilmesini öngören kuralYüksek Mahkeme, aynı kanunun "büyükşehir belediyelerinin şehir içi toplu taşıma hizmetleri ile bankacılık hizmetlerinde ekonomik veya finansal istikrarı bozucu nitelikteki karar verilmiş veya başlanmış olan kanuni bir grev veya lokavtın altmış gün süre ile ertelenebilmesi"ni öngören kuralının da iptaline hükmetti.
Gerekçede, kuralla karar verilmiş veya başlanmış kanuni bir grev veya lokavtın ertelenebilmesine izin verilmekle grev hakkına bir sınırlama getirildiği, demokrasinin işleyişi açısından önemli olan bu hakka getirilen sınırlamanın zorunlu bir toplumsal ihtiyacı karşılaması gerektiği belirtildi.
Yürütülen iş ya da hizmetin durması halinde nüfusun tümünün ya da bir kısmının yaşamı, can güvenliği veya sağlığı tehlikeye düşecekse, grev ve lokavtın yasaklanabileceği veya ertelenebileceğine vurgu yapılan gerekçede, şu tespitler yapıldı:
"Bankacılık hizmetleri ile şehir içi toplu taşıma hizmetleri Uluslararası Çalışma Örgütü tarafından kabul edilen toplum için yaşamsal nitelik taşıyan temel kamu hizmetlerinden değildir. Bankacılık hizmetlerinde yapılacak bir grevin belli bir seviyede ekonomik ve finansal istikrarı etkilemesi her zaman mümkündür. Demokratik bir toplumda temel hizmet sayılamayacak bir sektörde iktisadi kaygılarla Anayasa'nın tanıdığı grev hakkının sınırlanması kabul edilemez. Grev hakkının tanınmadığı durumlarda örgütlenme özgürlüğünün ve toplu sözleşme hakkının da anlamı kalmamaktadır. Bu itibarla dava konusu kuralla toplum için yaşamsal nitelikte olmayan büyükşehir belediyelerinin şehir içi toplu taşıma hizmetleri ile bankacılık hizmetlerinde karar verilmiş veya başlanmış olan kanuni bir grevin ertelenmesi yönünde getirilen sınırlama demokratik toplum düzeninin gerekleriyle bağdaşmamaktadır."
Kaynak: AA
dikGAZETE.com