Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanı Faruk Çelik, "Parlamentoların görevi tarih yazmak değil, toplumlar arasındaki dostluk köprülerini geliştirmektir. Almanya kendi geçmişine ortak arıyorsa başka kapıya gitmelidir" dedi.
Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanı Faruk Çelik, Kağıthane’de bulunan Bakanlık Devlet Arşivleri Genel Müdürlüğü Osmanlı Arşivi Daire Başkanlığı’nda düzenlenen Uluslararası Tarım Sigortaları Sempozyumu’na katıldı. Yaptığı konuşmada, Türkiye ne zaman ayağa kalksa birilerinin ya antidemokratik müdahalelerle ya da en kullanışlı yöntem olan terörle hızını kesmeye çalıştığını söyleyen Bakan Çelik, "Ancak bu girişimler geçmişte olduğu gibi bugün de yarın da sonuçsuz kalmaya mahkumdur. İnşallah öyle kalacaktır. Evliya diyarlarını eşkiya sürülerine teslim etmeyeceğimizi, şehit kanlarıyla sulanan bu vatandan bir çakıl taşı dahi vermeyeceğimizi herkesin bilmesi gerektiğini bu sempozyum vesilesiyle hemen konuşmamın başında ifade ediyorum. Bu topraklarda bin yıldır var olan kardeşliği hiç bir güç bozamamıştır, yine de bozamayacaktır. Karanlık odakların Türkiye’nin istikrarlı ve kutlu yürüyüşünü sekteye uğratmasına asla izin vermeyeceğiz. Süngüyle kurulanı cetvelle bozmalarını müsamaha göstermeyeceğiz. Bu vesileyle vatanımızın birliği, milletimizin selameti ve ecdadımızın emaneti için canlarını feda eden şehitlerimize Allah’tan rahmet gazilerimize de uzun ömürler temenni ediyorum" şeklinde konuştu.
"ALMANYA KENDİ GEÇMİŞİNE ORTAK ARIYORSA BAŞKA KAPIYA GİTMELİDİR"
Almanya’da oylamaya sunulan 1915’te gerçekleşen sözde Ermeni soykırımıyla ilgili tasarı üzerine sözlerine devam eden Bakan Faruk Çelik, "Bildiğiniz gibi bugün Almanya Parlamentosunda 1915’te gerçekleşen hadiselerle ilgili tarihimize iftira atan bir tasarı oylanıyor, oylanacak. Her şeyden önce şunu ifade etmeliyim ki tarihi gerçekleri kanun tasarısıyla değiştiremezsiniz. Parlamentoların görevi tarih yazmak değil, toplumlar arasındaki dostluk köprülerini geliştirmektir. Ayrıca Almanya soykırım kavramını dünya siyasi ve hukuki literatürüne kazandıranları kendi geçmişinde aramalıdır. Almanya kendi geçmişine ortak arıyorsa başka kapıya gitmelidir. Bizim tarihimizde utanmamızı gerektirecek hiç bir şey yoktur. Tarihi gerçekleri siyasete alet ederek bize istikamet çizebileceklerini zannedenler aldanıyorlar. Bizim istikametimiz ülke olarak Türkiye olarak bellidir" diye konuştu.
TARIMSAL ÜRETİMDE KARŞILAŞILAN RİSKLER
Tarımsal üretimin doğası gereği olumsuz iklim şartları başta olmak üzere pek çok riskle karşı karşıya olduğunu vurgulayan Çelik, sözlerine şöyle devam etti:
"Bu risklerin gıdaları başta olmak üzere üreticilerin gelir istikrarının bozulması, ekonominin yavaşlaması ve nihayetinde toplum üzerinde olumsuz etkiler doğurabileceği muhakkaktır. Bu nedenle tarım sektörü sel, dolu, kuraklık, don gibi insan oğlunun müdahale iradesinin dışındaki gelişmelere karşı korunmaya muhtaçtır. Tarımsal üretimde verimliliği ve kaliteyi arttırabilmek için bilgi ve teknolojinin imkanlarını ne kadar yoğun kullanırsak kullanalım riskler karşısında gerekli tedbirleri almazsak üretimde sürdürülebilirliği sağlamak çok daha zorlaşacaktır. Tarım sektöründe karşılaşılması muhtemel risklere karşı en etkili yöntem risk yönetim araçlarının devreye sokulmasıdır. Risk yönetim araçları içerisinde en işlevsel olanı tarım sigortalıdır. Tarım Sigortaları İşletmesi Müdürlüğü (TARSİM) çiftçimizin, üreticimizin kara gün dostudur. Çiftçimiz nasıl Türkiye’nin sigortası ise TARSİM’de çiftçimizin sigortasıdır. 2006’dan bu yana gerçekleşen rakamlar da bu gerçeği ortaya koymaktadır. Aradan geçen on yıl içinde 81 il 971 ilçe 33 bin 596 köyümüz devlet destekli tarım sigortasıyla tanışmış bulunmaktadır. 7 milyon 119 bin 261 poliçe düzenlenmiş, 87 milyar TL üzerinde tarımsal varlık sigortalanmış, yine 2 buçuk milyar TL’lik tazminat ödemesi gerçekleşmiş, bütün bu rakamlar batı dünyasından 200 yıl geride gelmemize rağmen on yıl içerinde TARSİM’in yani sigortacılığımız katettiği mesafe açısından son derece önemli rakamlardır."
(İHA)
Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanı Faruk Çelik, Kağıthane’de bulunan Bakanlık Devlet Arşivleri Genel Müdürlüğü Osmanlı Arşivi Daire Başkanlığı’nda düzenlenen Uluslararası Tarım Sigortaları Sempozyumu’na katıldı. Yaptığı konuşmada, Türkiye ne zaman ayağa kalksa birilerinin ya antidemokratik müdahalelerle ya da en kullanışlı yöntem olan terörle hızını kesmeye çalıştığını söyleyen Bakan Çelik, "Ancak bu girişimler geçmişte olduğu gibi bugün de yarın da sonuçsuz kalmaya mahkumdur. İnşallah öyle kalacaktır. Evliya diyarlarını eşkiya sürülerine teslim etmeyeceğimizi, şehit kanlarıyla sulanan bu vatandan bir çakıl taşı dahi vermeyeceğimizi herkesin bilmesi gerektiğini bu sempozyum vesilesiyle hemen konuşmamın başında ifade ediyorum. Bu topraklarda bin yıldır var olan kardeşliği hiç bir güç bozamamıştır, yine de bozamayacaktır. Karanlık odakların Türkiye’nin istikrarlı ve kutlu yürüyüşünü sekteye uğratmasına asla izin vermeyeceğiz. Süngüyle kurulanı cetvelle bozmalarını müsamaha göstermeyeceğiz. Bu vesileyle vatanımızın birliği, milletimizin selameti ve ecdadımızın emaneti için canlarını feda eden şehitlerimize Allah’tan rahmet gazilerimize de uzun ömürler temenni ediyorum" şeklinde konuştu.
"ALMANYA KENDİ GEÇMİŞİNE ORTAK ARIYORSA BAŞKA KAPIYA GİTMELİDİR"
Almanya’da oylamaya sunulan 1915’te gerçekleşen sözde Ermeni soykırımıyla ilgili tasarı üzerine sözlerine devam eden Bakan Faruk Çelik, "Bildiğiniz gibi bugün Almanya Parlamentosunda 1915’te gerçekleşen hadiselerle ilgili tarihimize iftira atan bir tasarı oylanıyor, oylanacak. Her şeyden önce şunu ifade etmeliyim ki tarihi gerçekleri kanun tasarısıyla değiştiremezsiniz. Parlamentoların görevi tarih yazmak değil, toplumlar arasındaki dostluk köprülerini geliştirmektir. Ayrıca Almanya soykırım kavramını dünya siyasi ve hukuki literatürüne kazandıranları kendi geçmişinde aramalıdır. Almanya kendi geçmişine ortak arıyorsa başka kapıya gitmelidir. Bizim tarihimizde utanmamızı gerektirecek hiç bir şey yoktur. Tarihi gerçekleri siyasete alet ederek bize istikamet çizebileceklerini zannedenler aldanıyorlar. Bizim istikametimiz ülke olarak Türkiye olarak bellidir" diye konuştu.
TARIMSAL ÜRETİMDE KARŞILAŞILAN RİSKLER
Tarımsal üretimin doğası gereği olumsuz iklim şartları başta olmak üzere pek çok riskle karşı karşıya olduğunu vurgulayan Çelik, sözlerine şöyle devam etti:
"Bu risklerin gıdaları başta olmak üzere üreticilerin gelir istikrarının bozulması, ekonominin yavaşlaması ve nihayetinde toplum üzerinde olumsuz etkiler doğurabileceği muhakkaktır. Bu nedenle tarım sektörü sel, dolu, kuraklık, don gibi insan oğlunun müdahale iradesinin dışındaki gelişmelere karşı korunmaya muhtaçtır. Tarımsal üretimde verimliliği ve kaliteyi arttırabilmek için bilgi ve teknolojinin imkanlarını ne kadar yoğun kullanırsak kullanalım riskler karşısında gerekli tedbirleri almazsak üretimde sürdürülebilirliği sağlamak çok daha zorlaşacaktır. Tarım sektöründe karşılaşılması muhtemel risklere karşı en etkili yöntem risk yönetim araçlarının devreye sokulmasıdır. Risk yönetim araçları içerisinde en işlevsel olanı tarım sigortalıdır. Tarım Sigortaları İşletmesi Müdürlüğü (TARSİM) çiftçimizin, üreticimizin kara gün dostudur. Çiftçimiz nasıl Türkiye’nin sigortası ise TARSİM’de çiftçimizin sigortasıdır. 2006’dan bu yana gerçekleşen rakamlar da bu gerçeği ortaya koymaktadır. Aradan geçen on yıl içinde 81 il 971 ilçe 33 bin 596 köyümüz devlet destekli tarım sigortasıyla tanışmış bulunmaktadır. 7 milyon 119 bin 261 poliçe düzenlenmiş, 87 milyar TL üzerinde tarımsal varlık sigortalanmış, yine 2 buçuk milyar TL’lik tazminat ödemesi gerçekleşmiş, bütün bu rakamlar batı dünyasından 200 yıl geride gelmemize rağmen on yıl içerinde TARSİM’in yani sigortacılığımız katettiği mesafe açısından son derece önemli rakamlardır."
(İHA)