Dünyada yaklaşık olarak 2 milyar kişi alkol tüketmektedir. Bunların 76 milyon civarı insanın alkol bağımlısı olduğu düşünülmektedir. Dünyada yılda bir milyon 800 bin kişi alkol tüketimi sebebiyle ölmektedir. Türkiye'de alkol tüketen sayısı ise 17 milyondur civarıdır. Bu rakamlar alkol tüketiminin ne boyutlarda olduğunu göstermektedir. Peki Alkolün zararları nelerdir. Kurtulma yolları nelerdir? İçkinin sağlığa ne gibi tehditleri var?
Acıbadem Eskişehir Hastanesi Nöroloji Uzmanı Dr. Derya Gölgeleyen, bağımlılık tanımının ilk kez alkol bağımlılığı için yapıldığını, alkollü içkilerin insan sağlığına zararlarının, hipokrat dahil olmak üzere tarih boyunca pek çok hekim tarafından dile getirildiğini anlattı.
Alkol kullanım bozukluklarının gün geçtikçe sıklığı artan bir toplum sağlığı sorunu olarak önemini koruduğuna dikkat çeken Dr. Gölgeleyen, gençlerin çoğunun ergenlik döneminde özenti ile alkole başladığını belirterek,alkole bağlı ölümlere 55-60 yaşlarında daha sık rastlandığını, alkole bağlı ölümlerin; kalp hastalığı, kaza, intihar ve kanser gibi nedenlerle meydana geldiğini söyledi.
ALKOL BEYİNCİKTE ETKİLİ OLUYOR | Alkolün zararları neler? Alkol ile birlikte besin alınımının, alkol emilim oranını yavaşlattığını ifade eden Dr. Gölgeleyen şöyle konuştu:
“Alkol bağımlılığı sürecinde beyni doğrudan etkileyen ve bağımlılığın oluşumunda rol oynayan maddenin alkol metabolizması sonucu oluşan asetaldehit isimli madde olduğu söylenmektedir. Alkolün kanda artması sonucu uyanıklık azalır, dikkat bozulur ve davranışlar etkilenir. Alkol beyincik adını verdiğimiz denge merkezi üzerinde de etkili olup, bu sistemin işlevlerini bozmaktadır.”
Ağır alkol bağımlılarında B1 vitamini (tiamin) eksikliğine bağlı olarak, “göz hareket bozukluğu”, “uyanıklık kusuru” ve “denge kaybı” ile giden wernicke ensefalopatisi adı verilen nörolojik bir bozukluk görüldüğünü aktaran Gölgeleyen, bunların erken dönemde hastaneye yatırılarak tedavi edilmesi gerektiğini dile getirdi. Dr. Gölgeleyen, “Hastalığın ilerlemesi halinde hafıza kaybı, iç görü azlığı, öğrenme yeteneğinin azalması, algısal ve zihinsel fonksiyonlarda bozulma ile giden korsakoff psikozuna yol açabilir” ifadelerini kullandı.
Dr. Gölgeleyen, “Alkol kan düzeyinin yükselme hızı kişinin daha önce alkol kullanıp kullanmadığına ve cinsiyetine göre değişiklik gösterir. Beden su içeriğindeki farklılığa bağlı olarak kadınlarda erkeklere göre daha hızlı zehirlenme gelişir. Aşırı alkol alımına bağlı olarak blackout (alaca karanlık) dönemi dediğimiz bellek bozukluğu görülür. Kişi alkollü iken neler yaptığını hatırlayamaz, uzak ve çok yakın bellek korunurken, yakın bellek bozulmuştur" dedi.
ALKOL BAĞIMLILIĞI ŞÜPHESİBir kişide alkol içmek için güçlü bir istek olması, gittikçe artan miktarlarda alkole gereksinim duyma ve başarısız bırakma girişimleri alkol bağımlılığı yönünde ciddi şüphe doğurduğunu dile getiren Dr. Gölgeleyen, “Alkol bağımlılarının bir kısmında, alkol kesildikten itibaren saatler içerisinde başlayıp birkaç gün içinde en üst düzeye ulaşan; terleme, bulantı, kusma, nabız ve solunum sayısında artış, ellerde titreme, konuşma bozukluğu, nöbet, halüsinasyonlar ve huzursuzluk gibi belirtilere rastlanılır. Alkol çekilme bulguları olan hastalarda düşmelere bağlı beyin kanaması olabileceği unutulmamalıdır” şeklinde konuştu.
ALKOL TÜKETİMİNDEN KAÇINMALIYIZ Türkiye'de ve dünyada hızla alkol kullanım oranlarının arttığına değinen Gölgeleyen şunları kaydetti:
“Bu, kişinin bedensel, ruhsal ve sosyal hayatını ciddi ölçüde etkilemektedir. İçinde doğup büyüdüğümüz çevrenin sosyokültürel özelliklerinin alışkanlıklarımız üzerindeki önemi bir hayli büyüktür. Bu nedenle hekimden aileye, okuldan terapiste kadar işbirliğine ve duyarlılığa gereksinim vardır. Hem kendimizin hem çevremizdekilerin sağlığı açısından alkol tüketiminden kaçınmalıyız.”
Kaynak: IHA
dikGAZETE.com
