Albaraka Türk Genel Müdürü Melikşah Utku, video konferans yöntemiyle AA muhabirinin, yeni tip koronavirüs (Kovid-19) salgınının sektöre etkisi, Albaraka Türk'ün müşterilerine sunduğu destekler ve gelecek dönem beklentilerine ilişkin sorularını yanıtladı.
Salgının istisnai bir dönem olmakla birlikte, gelecek dönemde de dünyada benzer durumların görülebileceğini ve bu çerçevede hazırlıklı olunması gerektiğini söyleyen Utku, bankaların sürdürülebilirlik konusunda ciddi adımlar attığını ve sürekli senaryolar ve stres testleri yaptığını belirtti.
Sürdürülebilirliğin sadece bankayı değil, müşterileri de düşünmeyi ve onların kendilerine özgü ihtiyaçlarını da çözüme kavuşturmayı kapsaması gerektirdiğini vurgulayan Utku, "Aslında bu ihtiyaçların bir kısmını öngörüyorsunuz, bir kısmını öngöremiyorsunuz. Bu çerçevede salgın iyi bir test oldu. Eksikliklerimizi, doğru yaptıklarımızı ya da tasarladığımız süreçleri gördük." dedi.
Utku, insanların nakit akışlarının bozulduğu, satışların azaldığı, birçok dükkanın, mağazanın kapandığı, talebin azaldığı bir dönemin yaşandığını söyledi.
Bu dönemde yapılması gereken en önemli şeyin insanların nakit akışlarının bozulması sebebiyle oluşabilecek yükümlülüklerine çare bulmak olduğunu belirten Utku, şöyle devam etti:
"Bu dönemde öncelikle müşterilerimizin bize olan yükümlülüklerini öteledik, yapılandırdık. Bugüne kadar 1.500 ticari müşterimizin başvurusunu onayladık. Taleplerin yüzde 90'ını onayladık, kalanları da onaylayacağız. Bireysel müşterilerimizin de 1.100 talebi oldu.
Son bir aylık dönemde 2,5 milyar liralık ticari finansman taksitini ve yaklaşık 17-18 milyon liralık bireysel finansman taksitini öteledik. Süreç uzarsa taksitleri daha da öteleyebilecek şekilde planımızı yapıyoruz.
İkinci olarak müşterilerimizin başkalarına olan yükümlülüklerine yardımcı olmaya çalıştık. Müşterinin çek, personel maaş ödemesi gibi yükümlülüklerine katkı verdik. Maaşını Albaraka Türk'ten alan şirketlerimize 3 aylık maaş tutarı limiti imkanı sunduk.
Bu dönemde KOBİ'lerimizin de KOBİ Destek Paketi ile yanında olduk. Kredi kartı ve ATM'den para çekme limitlerini arttırdık. Kredi kartı olmayan müşterilerimize de şubelerden hızlı kredi kartı vermeye başladık. 7/24 para transferini devreye almıştık, bu dönemde ciddi rağbet gördü."
Utku, Alneo temassız ödeme alt yapısının bu dönemde çok işe yaradığını ve tahminlerinin ötesinde cirolar elde edildiğini ifade etti.
"Salgın dönemi turnusol kağıdı oldu"
Melikşah Utku, Türk bankacılık sektörünün teknolojiyi çok iyi kullandığını, değişik ürünleri hızlıca farklı kanallar üzerinden kullanabilmeyi başardığını söyledi.
Sektör olarak dünyanın genelinden önde olunduğunun altını çizen Utku, sektörün yeni uygulamaya aldığı bazı teknolojilere müşterilerin hazır olmadığını ya da o teknolojilerin bankanın iş yapış şekline uygun olmadığını ifade etti.
Utku, dijitalleşme dendiğinde hemen akla teknolojik ürünlerin geldiğini, sanki insanların o ürünü hemen kullanacağının düşünüldüğünü belirtti.
Aslında ürünü kullanmanın da kullandırmanın da zaman aldığını dile getiren Utku, şunları kaydetti:
"Bankaların iş yapış biçimlerini ve mantalitesini değiştirmesi gerekiyor. Salgın dönemi bunu zorunlu kıldı. Bildiğimiz hiyerarşik yapıların, onay mekanizmalarının bu dönemde işlemediğini gördük.
Aslında mevzuatta kendini yenilemek zorunda. Islak imza, belli bazı evrakların getirilmesi gibi zorunluluklar var. 65 yaş üzerindeki müşterilerimizin evine gitmeden bazı işleri yapamıyoruz.
Bankaların iş yapış şekli ve mevzuat değişmeye başlayacak. Müşterilerimiz bu sürece çok hızlı bir şekilde hazır oldu. Uzaktan çalışma, video konferans gibi bazı uygulamaların altyapıları çok önceden beri hazırdı. Ama bunlar neden kullanılmıyordu? Neden İstanbul'a her gün bu kadar ciddi trafik sokuyoruz? Neden ciddi kiralar ödüyoruz? 1.500 kişilik genel müdürlük binamızda şu anda 50 kişi ile tam kapasite işleri yürütüyoruz.
Şu anda çağrı merkezimiz tamamen evden çalışıyor. Çağrı merkezlerinde günün sadece belli saatlerinde yoğunluk oluyor ama biz yüzlerce kişiyi orada tutmak zorundayız.
Sektörün iş yapış şekli çok değişti. Bundan sonra bankacılık ve çağrı merkezleri gibi hizmet veren sektörlerde çok rahatlıkla yeni model arayışları başlayacaktır. Tabii ki personelin verimliliğinin ve iş yapış biçiminin ölçümlenmesi gerekli. Çünkü iş yeri bir disiplin oluşturuyor. Bazı konularda verimlilik artıyor ancak ev ve iş birbirine karıştığı için disiplini bazen tutturamıyoruz. Bunun dengesini oluşturmamız gerekiyor."
Utku, aynı şeyin müşteriler için de geçerli olduğunu, müşterilerin parayı tutmak ve görmek istediğini belirtti.
Bankacılığın nihayetinde güven müessesesi olduğunun altını çizen Utku, "Güveni dijital kanallar üzerinden yüz yüze yapıyor hale gelmemiz lazım. Nakit paranın büyük ölçüde kalkması lazım. Hem hijyen hem de kayıt dışılığı azaltmak için önemli unsurlardan bir tanesi dijitalleşme.
Bunlar olmaya başlayınca çok ciddi dönüşümler olacaktır. Bunlar çok basit gibi gözükse de neticeleri ve etkileri itibarıyla uzun vadede daha çok iş yapış biçimlerini ve dünyayı algılayışı değiştirecektir.
Biz hazırlıklı olmaya çalışıyoruz. Aslında salgın dönemi bir turnusol kağıdı oldu. Bayağı hazırlık yaptık. Çünkü çalışanlarımız bankacı olarak değil girişimci olarak çalışıyor. Sürekli yeni ürünler geliştiriyorlar. Eskiden kullanmadığınız bir ürün bugün kullanılıyor. Bunların üretilmiş ve düşünülmüş olması lazım." şeklinde konuştu.
"Bu döneme has ürünleri devreye soktuk"
Albaraka Türk Genel Müdürü Utku, katılım bankacılığının temel esasının bir müşterinin mal ya da hizmet alımına aracılık etmek, finansman kolaylığı sağlamak olduğunu söyledi.
Bu dönemde müşterilerin ham madde, ara malı ya da hizmet alımının azaldığını ve yeni finansman ihtiyaçlarının da o anlamda azaldığını belirten Utku, "Bu döneme has birkaç tane yeni enstrüman devreye soktuk. Çünkü bu dönemde müşterilerimiz yeni bir makine tezgahı almak için finansal kiralama talebinde bulunmuyorlar.
Salgın Çin'de başladığı zaman özellikle tekstil sektöründe Avrupa'dan talepler gelmeye başladı Türkiye'ye. Eskiden Çin'e gelen talepler Türkiye'ye gelmeye başladı. Şubat ayında çok ciddi tezgah alımı için finansal kiralama talepleri gelmişti ama o talepler bir anda durdu. Biz de ürünlerimizi çeşitlendirmek zorunda kaldık.
Örneğin, çek finansmanını bu döneme has devreye soktuk. İşletme finansmanı gibi birçok ürünü yine bu dönemde devreye aldık." değerlendirmelerinde bulundu.
"Tek atımlık barut değil"
Melikşah Utku, salgın süresinin uzaması ya da 2. dalganın olması durumunda bütün senaryoları çalıştıklarını belirtti.
Salgının uzaması ya da 2. dalganın gelmesi durumlarına karşı uluslararası kuruluşların, bankaların, üniversitelerin farklı senaryoların iktisadi etkilerine ilişkin çeşitli yayınlar yaptığını ifade eden Utku, şunları kaydetti:
"Bu çalışmaları da dikkate alarak o senaryolara karşı biz ne yapabiliriz onu değerlendiriyoruz. Bizim hizmetlerimizi sürdürebilmemiz için en kötü senaryoda bile bünyemizin uygun olması lazım.
Biz de öncelikle bugüne has önlemlerimizi aldık. Salgının uzun vadeye yayılabileceğini, salgının tekrarlayabileceğini ya da bir kaç yıl sonra farklı pandemilerin ortaya çıkabileceğini düşünerek bizler ne yapabiliriz diye çalıştık.
Bunun için sağlam likidite kanalları oluşturduk. Alternatiflerimizi geliştirdik. Geçmişte attığımız adımlardan dolayı bu döneme güçlü girdik. Bu sağlamlıkla önümüzdeki döneme rahat bakabiliyoruz.
Müşterilerimize hizmetleri rahatlıkla sunacağız. Bu bizim için tek atımlık barut değil. Bu sürdürülebilirlik bizim için önemliydi. Adımlarımızı bundan sonra da atacağız. Müşterilerimizin iş modelleri değişimine destek vermek için çalışıyoruz. Hem danışmanlık hem de yeni finansman modelleri üzerinde çalışıyoruz."
"Sermayemizi güçlendirdik"
Albaraka Türk Genel Müdürü Utku, katılım bankalarının, konvansiyonel bankalara oranla daha fazla döviz fonu havuzuna sahip olduklarını belirtti.
Müşteri tabanının daha ziyade döviz tasarrufu yapanlardan oluştuğunu ifade eden Utku, 2018'deki düzenleme ile döviz finansmanı tarafında taleplerin azaldığını ve ihtiyaç kalmaması sebebiyle de sendikasyonları kapattıklarını anlattı.
Utku, gelecek dönemde küresel ticarette insanların tedarik zincirini çeşitlendireceğini ve sadece en ucuza bakmayacağını, çeşitli ülkelerden o malı ve hizmeti almaya çalışacaklarını söyledi.
Bunun da ihracat açısından Türkiye'nin lehine olacağına dikkati çeken Utku, "Bugüne kadar ihracat yapmayan ya da küçük çapta yapanlar ihracata yönelik işler yapabilir.
Bu da döviz kredilerini kullandırmak anlamına geliyor. Gerektiğinde sendikasyon yapacağız. Uluslararası piyasalardan döviz sendikasyonu toparlayabiliriz. Sermaye anlamında sukuk ihracı yapmıştık. Aralık 2019'da da bedelli sermaye artırımı yaparak sermayemizi güçlendirmiştik. Yeni bir enstrüman çıkaracaktık araya Kovid-19 salgını girdi.
Belirli vadeli ve hisseye dönüşebilen yeni bir enstrüman üzerinde çalışıyorduk. Bu daha ziyade sukuk yatırımcısına değil hisse senedi yatırımcısına yönelik bir enstrüman. Sukuk belirli vade sonunda hisse senedine dönüşecek. Bu dönem biter bitmez onu da piyasaya sürebilecek durumdayız." şeklinde konuştu.
"Dünya hızla değişiyor"
Melikşah Utku, herkesin yeni döneme adapte olmaya çalıştığını, kendisinin de bir hafta evden bir hafta ofisten işleri yürüttüğünü söyledi.
Basın sektörü için de bankacılık sektörü için de artık mekanın çok öneminin kalmadığını ifade eden Utku, "Dünya hızla değişiyor, ciddi travmalar yaşanıyor. Böyle kaotik dönemlerde hızlı değişebilen, hızlı hareket edebilen, esnek ve tüccar, girişimci kafası olan toplumlar daha hızlı yükselebilirler.
Normal zamanlarda yükselebileceğinden daha fazla yükselebilirler. Türkiye'de bu anlamda böyle bir potansiyel var. Çok hızlı fark atabileceğimiz bir döneme giriyoruz. Bunu iyi kullanacağımızı düşünüyorum. Alternatif çözümler bulacağımıza inanıyorum." diyerek sözlerini tamamladı.
Kaynak: AA
.
dikGAZETE.com