TBMM
İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener, "Hiçbir senaryo, parçalanmış bir Suriye kadar kanlı değildir. Hiçbir senaryo, parçalanmış bir Suriye kadar demokrasiden uzak değildir. Hiçbir senaryo, ABD ve Rusya üsleriyle sarılı olmak kadar milli çıkarlarımıza aykırı değildir." dedi.
Akşener, partisinin TBMM Grup Toplantısı'nda Barış Pınarı Harekatı'na ilişkin değerlendirmelerde bulundu.
Salonda bulunanları Barış Pınarı Harekatı'nda şehit olanlar için Fatiha okumaya davet eden Akşener, teröre ve dış cepheye karşı devletin ve ordunun yanında duracaklarını belirtti. Harekata katılan Mehmetçik'e desteğini ifade eden Akşener, asker selamı da verdi.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın Millet İttifakı'na ilişkin sözlerini anımsatan Akşener, şunları söyledi:
"Bu noktada, Sayın Erdoğan'ı uyarmak istiyorum. Özellikle böyle dönemlerde konuşmalarınızda çok dikkatli olmak zorundasınız. Bütün paydaşlarıyla devletinin ve ordusunun yanında olan Millet İttifakı'na karşı ettiğiniz sözler akla ziyandır.
Bari böyle bir dönemde siyasi hesaplardan uzak kalın da milletimiz, uzun bir aradan sonra kavuştuğu beraberlik ruhunun farkına varabilsin. Mehmetçik harekattayken size düşen farklılıkları körüklemek değil, ortaklıklara işaret etmektir.
Dünya harekatı konuşurken, sizin 'Millet İttifakı mutlaka dağılmalı' başlıklı sohbetler yapmanız ne makamınıza ne de devlet geleneğimize uymaz."
Meral Akşener, Türkiye'ye üç ülke dışında kimsenin destek vermediğini, hiçbir operasyonda uluslararası alanda bu kadar yalnız kalınmadığını kaydetti.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın "Dostum" dediği ne kadar lider, dost bildiği ne kadar ülke varsa, harekatın karşısında yer aldığını belirten Akşener, "Dostum Trump', 'Arkadaşım Putin', 'Kankam Hamaney' harekata karşı.
Kralları öldüğünde bayrağımızı yarıya indirip, yas ilan ettiğimiz Suudi Arabistan, Türkiye'ye 'İşgalci' diyor. Avrupa'yı zaten geçtim, oturduğu makamı 1974'teki Barış Harekatı'na borçlu olan Kuzey Kıbrıs Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı bile yanımızda değil.
Bunu görmemek, kafayı kuma gömmek olur. Sebebini sorgulamalı, bir an önce gereken düzeltmeleri yapmalısınız." diye konuştu.
Bu tür harekatlar öncesinde işe psikolojik harekat, iletişim ve diplomasi boyutuyla başlanması gerektiğini anlatan Akşener, şöyle devam etti:
"Dostunuz Trump bile 'Kürtlerle Türkler yüzyıllardır savaşıyor' diyorsa durup düşünmelisiniz. 'Biz ha bire anlatıyoruz, ama anlamıyorlar' demek, bize bir şey kazandırmaz. İki yıldır 'Fırat’ın doğusuna harekat yapacağız.' diyorsunuz. Anlamıyorlarsa 'anlatamamışsınız' demektir. Bir taraftan Cumhurbaşkanlığı'nın İletişim Başkanlığı, yabancı basına makaleler yazıp, bu harekatı, 'IŞİD’le mücadelenin liderliği' diye tanımlıyor. Diğer taraftan, bizzat Sayın Erdoğan, milletimize 'YPG-PYD-PKK'yla mücadele' diye tarif ediyor. Aportta bekleyenler de bu çelişkinin üzerinde tepiniyor.
Devletin görevi derdini, amacını, milletine ve dünyaya net ve duru bir şekilde anlatabilmektir. Ama dünyayı haklılığımıza ikna etmekle sorumlu olan Dışişleri Bakanınız, üniformalı fotoğraf paylaşıp şov yaparsa, derdinizi anlatamazsınız. Harekattan önce değil, harekat başladıktan sonra dünyayı ikna etmeye çabalarsanız, yalnız kalırsınız."
"Daha geniş ve dengeli bir dış politika stratejisi izlenmeli"
Türkiye Cumhuriyeti'nin tarihten gelen bir dış politika geleneği olduğunu belirten Akşener, ancak son yıllarda ağırlık merkezinin daha çok Orta Doğu olduğu bir stratejinin izlendiğini söyledi.
Daha geniş bir coğrafyayı hedef alan dengeli stratejiye ihtiyaç olduğunu vurgulayan Meral Akşener, "Bölge ülkeleriyle ilişkiler, büyük güçlerin bölgesel menfaatlerinden bağımsız olarak kurgulanıyor. Statükonun korunması ile çatışma hallerinde tarafsızlık benimseniyordu. Türkiye'yi son dönem yalnızlığa iten bu noktadaki strateji değişikliğidir.
Arap Baharı rüzgarıyla yükselen İhvancı anlayışın, bölgede egemen olacağı varsayımı üzerinden Türkiye'nin milli menfaatleriyle kumar oynandı. Esad'ın, Batı'nın desteğiyle çabucak devrileceği varsayıldı. Bu durum AK Parti'nin Suriye'de kendisi gibi bir iktidar oluşacağına inanmasına, bunun hamiliğine talip olmasına sebep oldu." değerlendirmesini yaptı.
Akşener bu hatanın sadece Suriye ile sınırlı kalmadığını, Mısır'da Müslüman Kardeşlerin açıkça ve cömertçe desteklendiğini, Libya'da Türkiye'yle uzun yıllar dostane ilişkiler yürüten Kaddafi'nin devrilmesine ortak olunduğunu öne sürdü.
"Bütün bu politikaların, ideolojik saplantılarla alınmış kararlar olduğunu" iddia eden Akşener, konuşmasını şöyle sürdürdü:
"Gelinen noktada, Türkiye'nin mevcut Suriye politikasını, bir cümle ile anlatmak mümkün; Suriye'nin toprak bütünlüğü için Suriye Devletine karşı, Suriye'yi parçalayanlarla birlikte mücadele ediyoruz.
Bu cümle ne kadar tutarlıysa, son 10 yıldır yürütülen Suriye politikası da o kadar tutarlıdır. Zaten sonuçlarını da hep birlikte yaşıyor, görüyoruz. Oysa Türkiye'yi bugün içine düştüğü sıkıntıdan koruyacak tavır şu olmalıydı: 'Suriye'nin toprak bütünlüğü için, Suriye Devleti ile birlikte, Suriye'yi parçalayanlarla mücadele etmek.' Emin olun, bu olduğu gün Suriye'de hiçbir sorun kalmaz, ülkemize yönelik tehdit de azalır."
Suriye'nin toprak bütünlüğünü, bu ülkedeki rejim dışında sadece Türkiye'nin savunduğuna işaret eden Akşener, şu görüşlerini paylaştı:
"Ancak iktidar, Suriye'yi parçalamaya çalışanlara 'dostum', Suriye'nin bütünlüğünü korumaya çalışanlara 'küstüm konuşmuyorum' diyor. Peki ne yapmalıyız? Bazen ideal olanın gerçekleşme ihtimali kalmadığında, ikinci en iyi senaryoyu seçmek durumunda kalırsınız.
Bugün geriye iki seçenek kaldı. Ya Esad'la temasa geçip Suriye'yi normalleştireceğiz ya da Suriye'nin parçalanmasına seyirci kalacağız. Ya Suriyeli sığınmacıları evlerine güven içinde döndüreceğiz ya da her geçen yıl daha fazla Suriyeli sığınmacıya bakmak zorunda kalacağız.
Suriye'de barışı sağlamak, Türkiye'nin yapacağı bu seçime ve vereceği karara bağlıdır. Geç olmadan bu kararı verin. Esad'ın yönetim anlayışı büyük sorun olabilir. Kabul edilemez bulabilirsiniz. Ancak hiçbir senaryo, parçalanmış bir Suriye kadar kanlı değildir. Hiçbir senaryo, parçalanmış bir Suriye kadar demokrasiden uzak değildir.
Hiçbir senaryo, ABD ve Rusya üsleriyle sarılı olmak kadar milli çıkarlarımıza aykırı değildir. O yüzden Sayın Erdoğan başta olmak üzere, iktidarın tüm unsurlarını, uluslararası güçlerin hesaplarından arınmaya, bir kez daha Türkçe düşünmeye, Türkçe bakmaya davet ediyorum.
Bugünden itibaren, aklıselimde buluşup akıl ve tecrübe sahibi olanlara kulak verin. Türk devletinin bu birikimi var. İşi ehil kadrolara bıraktığınızda, kısa zamanda çok yol alacağımızı göreceksiniz."
Kaynak: AA
dikGAZETE.com