ESKİŞEHİR - DENİZ AÇIK
Avrupa Konseyi Parlamenterler Meclisi Üyesi (AKPM) ve AK Parti Eskişehir Milletvekili Emine Nur Günay, Avrupa Konseyi Parlamenterler Meclisi 2017 Genel Kurulu IV. Toplantısı'nda skandallar zincirine yeni halkalar eklendiğini söyledi.
Toplantı için Strazburg'da bulunan Günay, AA muhabirine yaptığı açıklamada, Türkiye delegasyonunun Myanmar'daki insani duruma ilişkin verdiği önergenin acil gündem maddesi olarak görüşülmesinin Genel Kurul'da reddedildiğini, buna karşın Ukrayna'daki yeni eğitim kanununun ve Katalonya'daki durumun acil gündem maddesi olarak kabul edildiğini belirtti.
"Avrupa Konseyi Parlamenterler Meclisi 2017 Genel Kurulu IV. Toplantısı'nda skandallar zincirine yeni halkalar eklendi." diyen Günay, "Masum insanlar, çocuklar ölüyor, bir insanlık dramı yaşanıyor ama herhalde kilometrelerce uzakta olduğu için Avrupa Konseyi bunu acil gündem maddesi olarak bile görmüyor. Avrupa Konseyi bir kez daha yanlı davranarak insan hakları konusunda bir skandala imza atmıştır." ifadelerini kullandı.
Günay, toplantıda FETÖ/PDY konusundaki yaklaşıma da değinerek, şunları kaydetti.
"Halen yargılanan ve FETÖ'den tutuklu eski YARSAV Başkanı Murat Arslan'a Vaclav Havel İnsan Hakları Ödülü verildi. Bu ne insan hakları kavramına uyar ne de Avrupa değerlerine. Ne zamandan beri teröristlere insan hakları ödülü veriliyor? Yargı süreci devam eden bir konuda, bir terör zanlısını insan hakları savunucusu gibi göstermek demokrasi ve insan hakları ile nasıl bağdaşmaktadır? Hangi Avrupa ülkesi DEAŞ bağlantılı bir teröriste 'insan hakları' ödülü verilmesini doğal karşılar ve kabul eder? Böylece 15 Temmuz FETÖ/PDY hain darbe girişiminin destekleyicileri kimler, ortaya çıkmaya başlıyor. Üçüncü skandal karar ise geçen oturumda Türkiye hakkında alınan karara benzer bir karar Azerbaycan için kabul edildi. Azerbaycan'daki adalet sisteminin gerçek anlamda bağımsız, tarafsız ve yürütmenin etkisinden arındırılmış olması gerektiği vurgulandı."
"Fransa'da OHAL hiç gündeme gelmiyor"Günay, başka bir karar taslağında da "Türkiye'de hukuk sisteminin siyasallaşması ve gücünün sınırlanması" gibi eleştirilerin dışında OHAL, anayasa değişikliği, KHK'lar ve hakim ve savcıların meslekten ihraç edilmesi konusunda çağrıların yer aldığını belirtti.
Fransa'daki OHAL'in beşinci kez uzatıldığını anlatan Günay, şöyle devam etti:
"Fransa'da OHAL nedeniyle kullanılan yetkiler hiç gündeme gelmiyor. Fransa'da da OHAL'de polisin yetkileri genişletiliyor. Polis, savcılık iznine gerek duymadan televizyon kanallarını, tiyatro ve sinemaları da kontrol edebiliyor, gerektiğinde sansür uygulayabiliyor. OHAL durumunda sokağa çıkma yasağı yok, ancak valiler gerekli görürse kendi bölgelerinde yasak uygulayabilir. OHAL'e göre, kamu düzeni için tehdit oluşturduğuna inanılan herkesin ev hapsine alınabilmesi, gözaltındaki terör zanlılarının birbirleriyle iletişim kurmalarının önlenmesi, gerekli görüldüğü hallerde yollar ve metrolar kapatılabilecek, eğitime ara verilebilecek gibi maddeler bulunuyor. Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'nin askıya alındığı Avrupa Konseyine bildirildi ama hiçbir şey olmadı."
"İnsanlık adına bu yaklaşımı kınıyorum"Günay, Avrupa Konseyi Parlamenterler Meclisinin dördüncü skandal yaklaşımının ise DEAŞ'ın ortaya çıkışı ve dönüşümünün raporunda yaşandığını belirtti.
Karar taslağında uluslararası hukuka aykırı diğer suçlardan dolayı sadece Yezidiler, Hristiyanlar ve Sünni olmayan Müslümanların mağduriyet yaşadığının belirtildiğine değinen Günay, sözlerini şöyle tamamladı:
"Delegasyon olarak Hukuk İşleri ve İnsan Hakları Komitesi'nde Sünni Müslümanların da aynı şekilde mağdur olduğu, DEAŞ tarafından insan kalkanı olarak kullanıldığı, tüm insanlığa karşı işlenen bir suç olduğunu gündeme getirdik ancak bu konuda bilimsel bir dayanağın olmadığı gerekçesiyle kabul edilmedi. Bu mezhepçi yaklaşımı kınıyorum. DEAŞ tüm insanlığa karşı bir suç işliyor, bu etnik, dini ve mezhepçi yaklaşım bırakılmadığı sürece ne yazık ki bu trajedi devam edecek. DEAŞ'ın kökeni ve nasıl ortaya çıktığı görmezden geliniyor, ayrımcı dil ve yaklaşım kullanılıyor. İnsanlık adına bu yaklaşımı kınıyorum."