Başbakan Yardımcısı Yalçın Akdoğan, "Göç dalgası Avrupa’yı vurunca paniklediler. Her gün Türkiye’yi kucaklıyorlar; ’aslan Türkiye, kaplan Türkiye’. Türkiye-AB ilişkilerinde bir hız kazanma var hem de bu göçmen meselesinde bir niyet beyanı var. Buyurun yapın" dedi.
Başbakan Yardımcısı Yalçın Akdoğan, Afet ve Acil Durum Yönetim Başkanlığı’nda düzenlenen ’Deprem Erken Uyarı Sistemleri Sempozyumu’na katıldı. Sempozyumda açıklamalarda bulunan Akdoğan, Hem devlet olarak hem de sivil toplum olarak insani yardım konusunda çok önemli mesafe aldıklarını söyledi. Türkiye’nin dünyada insani yardımda gayri safi milli hasılaya oranla birinci sırada olduğuna dikkat çeken Akdoğan, "En cömert ülke ilan edilmiş durumdadır. Bugün AFAD sadece doğal afetlerle uğraşmıyor. İnsani krizler ile siyasi afetlerle de uğraşıyor. Suriye’de yaşananlar. Yüz binlerce insan hayatını kaybetti, milyonlarca insan evini barkını terk etti. Türkiye’de 3 milyon göçmen var. 2.8 milyona yakın Suriyeli, 200 bin Iraklı. Bütün bunlara Türkiye kucağını açtı ve AFAD ölümden kaçan bu vatandaşlara sahip çıkan bir kurumumuz. 300 bin civarında insan AFAD’ın kamplarında kalıyor. Türkiye’de 26 kampımız var. Bütün bu konularda Türk milleti ne kadar fedakar olduğunu ispat eden bir ülkedir" ifadelerini kullandı.
"4 YILDIR KİMSE TAŞIN ALTINA ELİNİ KOYMUYOR"
Türkiye’nin insani yardım konusunda yalnız bırakıldığına dikkat çeken Akdoğan, şöyle devam etti:
"4 yıldır kimse taşın altına elini koymuyor. 10 milyar dolar harcadık, 10’da biri dış yardım olarak anca geldi. Peki nerede bu modern dünya? Niye kimse insani kriz boyutuyla ilgilenmiyor? Bu insani kriz için süper güçler ne yaptı. Bir tane çocuğun elini tuttular mı? Başını okşadılar mı? Türkiye’ye destek oldular mı? Göç dalgası Avrupa’yı vurunca paniklediler. Hergün Türkiye’yi kucaklıyorlar. Aslan Türkiye, Kaplan Türkiye. Peki sen niye sınırlarını açmıyorsun? O küçücük çocuklar denizlerde boğuluyor. Her şey Türkiye’den bekleniyor. Türkiye, Allah için yapıyor. Bunlar dediler diye yapmıyor. Gelin bir ucundan da siz tutun kardeşim. Son dönemde Türkiye-AB ilişkileri bu sebeple ivme kazandı. Sayın Merkel sağolsun. Onun ortaya koyduğu liderlik ile bu konularda bir mesafe alınmaya başlandı. Hem Türkiye-AB ilişkilerinde bir hız kazanma var hem de bu göçmen meselesinde bir niyet beyanı var. Buyurun yapın. Yapılan bir şey var mı? Bekliyoruz, temenni ediyoruz. Görüşmeler yapıyoruz. İnşallah bu haftalarda artık netice almamız lazım. 3 milyar dolar gelecek. Gelsin artık. Yaptığımız projelere, yatırımlara destek olun, yok. Yaptığımız harcamalara destek olun, yok. Peki, neye destek olacaksınız. Bu ilişkiler güven temelinde yürür. Biz Türkiye olarak taahhütlerimizin arkasındayız. Türkiye-AB ilişkilerine de stratejik olarak çok büyük önem veriyoruz. Bu konuda da iş birliğine açığız. Bu taşın altına elinizi koyun ama artık biz üzüm yemek istiyoruz. Millet birbiriyle uğraşmayı bıraksın. Netice almamız lazım. Türkiye birileri destek olsa da olmasa da bu insani kriz ile baş etmeye devam edecektir. Ama istiyoruz ki; hep birlikte uluslararası bir dayanışma ile bu meselelerin üstesinden gelebilelim."
"AFET BÖLGESİNDEYİZ"
AFAD Başkanı Fuat Oktay ise, yaptığı konuşmada ’Deprem Erken Uyarı Sistemi’ ile ilgili olarak şu bilgileri verdi:
"Coğrafi anlamda bir afet bölgesindeyiz. Gerekli tedbirleri de almak zorundayız. Günümüzde depremlerin güvenilir tahmini henüz mümkün değildir. Deprem öncesi ve deprem sırasında yer kabuğunda meydana gelen mekanik işlemler henüz tamamen deşifre edilemeyecek kadar karmaşıktır. 1990 yıllarından itibaren depremlerin kısa sürede tespit edilmesi ve değerlendirilmesi konularında çalışmalarını yoğunlaştıran bilim insanları son 20 yıl içerisinde sürekli gelişen elektronik, haberleşme ve bilgisayar teknolojilerinden de yararlanarak deprem yer hareketi gözlemlerinin kayıt süresi içerisinde ve gerçek zamanda değerlendirilmesine yönelik çalışmalara hız vermişlerdir. Bu çalışmalar deprem zararlarının azaltılmasına yardımcı olacak yeni yöntemler de ortaya çıkartmıştır. Deprem Erken Uyarı Sistemlerinin temel hedefi, depremin yerini ve büyüklüğünü, deprem kaynağına en yakın gözlem istasyonlarını kullanarak birkaç saniye içerisinde mümkün olduğunca doğru bir şekilde belirlemek ve esas yıkıma neden olan ikincil dalgalar riskli bölgeye ulaşmadan önce bu bilgileri kullanacak merkezlere yaymaktır. Deprem Erken Uyarı Sistemi, hasar yaratabilecek düzeyde bir deprem oluşumunu kaynağına en yakın konumlarda gerçek zamanlarda tespit edilmesi ve bir uyarı sinyalinin üretilmesidir. Sinyalin otomatik olarak ilgili kurumlara gönderilmesi, yüksek gerilim hatlarındaki akımın kesilmesi, gaz dağıtımının kesilmesi, fabrika, nükleer santral ve rafinerilerin faaliyetlerinin durdurulması, metro, hızlı tren gibi toplu taşıma araçlarının durdurulması gibi birçok önemli tedbirin alınmasını mümkün kılıyor."
(İHA)
Başbakan Yardımcısı Yalçın Akdoğan, Afet ve Acil Durum Yönetim Başkanlığı’nda düzenlenen ’Deprem Erken Uyarı Sistemleri Sempozyumu’na katıldı. Sempozyumda açıklamalarda bulunan Akdoğan, Hem devlet olarak hem de sivil toplum olarak insani yardım konusunda çok önemli mesafe aldıklarını söyledi. Türkiye’nin dünyada insani yardımda gayri safi milli hasılaya oranla birinci sırada olduğuna dikkat çeken Akdoğan, "En cömert ülke ilan edilmiş durumdadır. Bugün AFAD sadece doğal afetlerle uğraşmıyor. İnsani krizler ile siyasi afetlerle de uğraşıyor. Suriye’de yaşananlar. Yüz binlerce insan hayatını kaybetti, milyonlarca insan evini barkını terk etti. Türkiye’de 3 milyon göçmen var. 2.8 milyona yakın Suriyeli, 200 bin Iraklı. Bütün bunlara Türkiye kucağını açtı ve AFAD ölümden kaçan bu vatandaşlara sahip çıkan bir kurumumuz. 300 bin civarında insan AFAD’ın kamplarında kalıyor. Türkiye’de 26 kampımız var. Bütün bu konularda Türk milleti ne kadar fedakar olduğunu ispat eden bir ülkedir" ifadelerini kullandı.
"4 YILDIR KİMSE TAŞIN ALTINA ELİNİ KOYMUYOR"
Türkiye’nin insani yardım konusunda yalnız bırakıldığına dikkat çeken Akdoğan, şöyle devam etti:
"4 yıldır kimse taşın altına elini koymuyor. 10 milyar dolar harcadık, 10’da biri dış yardım olarak anca geldi. Peki nerede bu modern dünya? Niye kimse insani kriz boyutuyla ilgilenmiyor? Bu insani kriz için süper güçler ne yaptı. Bir tane çocuğun elini tuttular mı? Başını okşadılar mı? Türkiye’ye destek oldular mı? Göç dalgası Avrupa’yı vurunca paniklediler. Hergün Türkiye’yi kucaklıyorlar. Aslan Türkiye, Kaplan Türkiye. Peki sen niye sınırlarını açmıyorsun? O küçücük çocuklar denizlerde boğuluyor. Her şey Türkiye’den bekleniyor. Türkiye, Allah için yapıyor. Bunlar dediler diye yapmıyor. Gelin bir ucundan da siz tutun kardeşim. Son dönemde Türkiye-AB ilişkileri bu sebeple ivme kazandı. Sayın Merkel sağolsun. Onun ortaya koyduğu liderlik ile bu konularda bir mesafe alınmaya başlandı. Hem Türkiye-AB ilişkilerinde bir hız kazanma var hem de bu göçmen meselesinde bir niyet beyanı var. Buyurun yapın. Yapılan bir şey var mı? Bekliyoruz, temenni ediyoruz. Görüşmeler yapıyoruz. İnşallah bu haftalarda artık netice almamız lazım. 3 milyar dolar gelecek. Gelsin artık. Yaptığımız projelere, yatırımlara destek olun, yok. Yaptığımız harcamalara destek olun, yok. Peki, neye destek olacaksınız. Bu ilişkiler güven temelinde yürür. Biz Türkiye olarak taahhütlerimizin arkasındayız. Türkiye-AB ilişkilerine de stratejik olarak çok büyük önem veriyoruz. Bu konuda da iş birliğine açığız. Bu taşın altına elinizi koyun ama artık biz üzüm yemek istiyoruz. Millet birbiriyle uğraşmayı bıraksın. Netice almamız lazım. Türkiye birileri destek olsa da olmasa da bu insani kriz ile baş etmeye devam edecektir. Ama istiyoruz ki; hep birlikte uluslararası bir dayanışma ile bu meselelerin üstesinden gelebilelim."
"AFET BÖLGESİNDEYİZ"
AFAD Başkanı Fuat Oktay ise, yaptığı konuşmada ’Deprem Erken Uyarı Sistemi’ ile ilgili olarak şu bilgileri verdi:
"Coğrafi anlamda bir afet bölgesindeyiz. Gerekli tedbirleri de almak zorundayız. Günümüzde depremlerin güvenilir tahmini henüz mümkün değildir. Deprem öncesi ve deprem sırasında yer kabuğunda meydana gelen mekanik işlemler henüz tamamen deşifre edilemeyecek kadar karmaşıktır. 1990 yıllarından itibaren depremlerin kısa sürede tespit edilmesi ve değerlendirilmesi konularında çalışmalarını yoğunlaştıran bilim insanları son 20 yıl içerisinde sürekli gelişen elektronik, haberleşme ve bilgisayar teknolojilerinden de yararlanarak deprem yer hareketi gözlemlerinin kayıt süresi içerisinde ve gerçek zamanda değerlendirilmesine yönelik çalışmalara hız vermişlerdir. Bu çalışmalar deprem zararlarının azaltılmasına yardımcı olacak yeni yöntemler de ortaya çıkartmıştır. Deprem Erken Uyarı Sistemlerinin temel hedefi, depremin yerini ve büyüklüğünü, deprem kaynağına en yakın gözlem istasyonlarını kullanarak birkaç saniye içerisinde mümkün olduğunca doğru bir şekilde belirlemek ve esas yıkıma neden olan ikincil dalgalar riskli bölgeye ulaşmadan önce bu bilgileri kullanacak merkezlere yaymaktır. Deprem Erken Uyarı Sistemi, hasar yaratabilecek düzeyde bir deprem oluşumunu kaynağına en yakın konumlarda gerçek zamanlarda tespit edilmesi ve bir uyarı sinyalinin üretilmesidir. Sinyalin otomatik olarak ilgili kurumlara gönderilmesi, yüksek gerilim hatlarındaki akımın kesilmesi, gaz dağıtımının kesilmesi, fabrika, nükleer santral ve rafinerilerin faaliyetlerinin durdurulması, metro, hızlı tren gibi toplu taşıma araçlarının durdurulması gibi birçok önemli tedbirin alınmasını mümkün kılıyor."
(İHA)