USD 0,0000
EUR 0,0000
USD/EUR 0,00
ALTIN 000,00
BİST 0.000
Genel

AK Parti'nin 16. kuruluş yıl dönümü

"Artık hiçbir şey eskisi gibi olmayacak" prensibiyle yola çıkan Erdoğan liderliğindeki "Erdemliler Hareketi", 14 Ağustos 2001'de "AK Parti" adıyla siyaset sahnesindeki yerini aldı.

AK Parti'nin 16. kuruluş yıl dönümü
13-08-2017 19:33
Google News

ANKARA (AA) - ENES KAPLAN/İLKAY GÜDER - Recep Tayyip Erdoğan liderliğindeki "Erdemliler Hareketi", AK Parti adıyla 2001'de siyaset sahnesine girdi. Girdiği ilk genel seçimde 3 Kasım 2002'de iktidara gelen ve 15 yılda girdiği tüm seçimlerden birinci parti olarak çıkmayı başaran AK Parti, 15 yıllık bu süreçte bünyesinden dört başbakan ve iki cumhurbaşkanı çıkardı.

"Artık hiçbir şey eskisi gibi olmayacak" prensibiyle yola çıkan Recep Tayyip Erdoğan liderliğindeki "Erdemliler Hareketi", 14 Ağustos 2001'de "AK Parti" adıyla siyaset sahnesndeki yerini aldı.

AK Parti, kuruluşundan 15 ay sonra "Tek başına, iş başına" sloganıyla, siyasi yasaklı lideri Erdoğan'dan mahrum girdiği 3 Kasım 2002'deki genel seçimde yüzde 34,28'lik oy oranıyla birinci parti olarak çıktı ve Abdullah Gül başkanlığında 58. Cumhuriyet Hükümeti kuruldu.

TCK'nın 312. maddesinde yapılan değişiklikle Erdoğan'ın siyasi yasağının kalkmasının ardından, Kurucu Genel Başkan Erdoğan, 8 Mart 2003'te Siirt'te yapılan yenileme seçimlerinde milletvekili seçilerek TBMM'ye girdi.

Abdullah Gül başkanlığındaki 58. Hükümet, üç gün sonra, 11 Mart 2003'te istifa ettikten sonra 10. Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer, hükümeti kurma görevini Recep Tayyip Erdoğan'a verdi. Erdoğan, 15 Mart 2003'te 59'uncu Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti'ni kurarak, başbakanlık koltuğuna oturdu.

AK Parti yerel seçimlerde de birinci parti oldu

AK Parti, girdiği ilk yerel seçim olan 2004'te, yüzde 41,67'lik oy oranıyla sandıktan birinci parti çıktı ve 11'i büyükşehir olmak üzere bin 950 belediyeyi kazandı.

Erdoğan liderliğindeki AK Parti, 2007'deki genel seçimlerde yüzde 46,58'lik oy oranıyla ipi göğüsleyerek tek başına iktidar oldu ve Tunceli dışındaki 80 ilden milletvekili çıkarmayı başardı.

Meclis'te 28 Ağustos 2007'de yapılan oylamada partinin kurucularından Abdullah Gül, Türkiye Cumhuriyeti'nin 11. Cumhurbaşkanı seçildi.

AK Parti, 2009'da yapılan yerel seçimlerde de yine en fazla oyu alarak 10 büyükşehir belediyesiyle bin 442 belediyeyi yönetme yetkisini vatandaştan aldı. 12 Eylül darbesinin 30'uncu yılına denk gelen ve 1982 Anayasası'nda değişiklik öngören düzenlemeye 2010'daki halk oylamasından yüzde 57,88 oranında "Evet" oyu çıktı.

AK Parti, 2011 genel seçimlerinde de geleneği bozmadı ve yüzde 49,53'lük oy oranının ardından kurulan 61.Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti, çalışmalara hız kesmeden devam etti.

Yeni bir bayrak değişimi

İktidarının 12. yılında Erdoğan'ın genel başkanlığındaki son yerel seçime 2014'te giren AK Parti, yüzde 45,60 oy oranıyla 18'i büyükşehir olmak üzere, 818 belediye başkanlığını kazandı, "AK Belediyecilik" kavramının temellerini sağlamlaştırdı.

AK Parti Kurucu Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan, 10 Ağustos 2014'te yapılan seçimde doğrudan halk iradesiyle seçilen ilk ve Türkiye'nin 12. Cumhurbaşkanı oldu. AK Parti, yoluna Konya Milletvekili Ahmet Davutoğlu ile devam etti.

Davutoğlu'nun genel başkanlığında ilk sınavını, 7 Haziran 2015'teki genel seçimlerde ve ardından yapılan 1 Kasım 2015 erken seçimlerinde veren AK Parti, kasım ayında yapılan genel seçimde bir kez daha tek başına iktidar oldu. Cumhurbaşkanı Erdoğan, 64. hükümeti kurma görevini Ahmet Davutoğlu'na verdi.

22 Mayıs 2016'da düzenlenen AK Parti 2. Olağanüstü Kongresi'yle yeni bir bayrak değişimi daha yaşandı. Partinin kurucularından olan ve Erdoğan'a, belediye başkanlığı döneminden itibaren yol arkadaşlığı yapan Binali Yıldırım, Genel Başkanlığa seçildi ve 65. Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti'ni kurarak Başbakan oldu.

İki cumhurbaşkanı ve dört başbakan

Kuruluşunun ardından kesintisiz iktidarına 15 yıldır devam eden AK Parti, bu sürede bünyesinden dört başbakan ve iki cumhurbaşkanı çıkardı. Abdullah Gül, Recep Tayyip Erdoğan, Ahmet Davutoğlu ve Binali Yıldırım'ın başbakanlık yaptığı bu süreçte Abdullah Gül ve Recep Tayyip Erdoğan Türkiye'nin 11. ve 12. Cumhurbaşkanlığına seçildi.

Gül, 367 krizi sonrası TBMM üyelerince 2007'de cumhurbaşkanı seçilirken, Kurucu Genel Başkan Erdoğan ise cumhurbaşkanının doğrudan halk tarafından seçilmesinin önünü açan 21 Ekim 2007'deki halk oylaması sonrası gerçekleştirilen ilk seçimde cumhurbaşkanı oldu.

Erdoğan, 10 Ağustos 2014'te yapılan seçimde oyların yaklaşık yüzde 52'sini alarak Türkiye Cumhuriyeti'nin 12. Cumhurbaşkanı oldu.

Danıştay saldırısından FETÖ'nün darbe girişimine zorlu 15 yıl

Kurulduktan yaklaşık bir yıl sonra yapılan genel seçimle iktidar süreci başlarken, AK Parti, bu dönemde vesayet odakları, devlet içinde yapılanan terör örgütleri ile bölücü terör örgütlerinin faaliyetleri, kapatma davası ve darbe girişimlerine maruz kaldı.

Bu doğrultuda ilk olarak 17 Mayıs 2006'da Ankara'da Danıştay binasında avukat Alparslan Arslan'ın gerçekleştirdiği silahlı saldırıda, Danıştay 2. Dairesi üyesi Mustafa Yücel Özbilgin hayatını kaybederken, aralarında daire başkanı Mustafa Birden'in de yer aldığı dört üye ise yaralandı.

Saldırının ardından, Anayasa Mahkemesi, Danıştay, Yargıtay, Sayıştay, Askeri Yargıtay ve Askeri Yüksek İdare Mahkemesi üyeleri ile Türkiye Barolar Birliği temsilcilerinin bulunduğu bir grup, Anıtkabir'e yürüdü ve saldırıdan hükümeti sorumlu tuttu.

Hükümet ise saldırıyı, istikrarı bozmak ve hükümeti yıkmak için yapılan bir teşebbüs olarak nitelendirdi.

Cumhuriyet mitingleri

Türkiye, 16 Mayıs 2007'de görev süresi dolacak olan 10. Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer'in yerine kimin 11. cumhurbaşkanı olarak devletin başına geçeceğini tartışırken, yeni bir kriz dalgası yaşandı.

TBMM'de sayısal üstünlüğü elinde bulunduran AK Parti'nin önereceği adayın seçimi kazanmasına teamüller gereği kesin gözüyle bakarken, bazı çevrelerce Ankara, İstanbul, İzmir, Manisa ve Çanakkale'de düzenlenen "Cumhuriyet Mitingleriyle" bu engellenmeye çalışıldı.

367 krizi

Türkiye'nin 11. cumhurbaşkanını seçmek için 27 Nisan 2007'de toplanan TBMM Genel Kurulu'nda, tek aday olarak seçime giren Abdullah Gül, oylamaya katılan 361 milletvekilinin 357'sinin oyunu olmasına rağmen, ilk turda seçilmek için gerekli 367 sayısını bulamadı. Cumhuriyet Halk Partisi, 367'nin sadece karar yeter sayısı değil, aynı zamanda toplantı yeter sayısı olduğu iddiasıyla Meclis'te yapılan ilk tur oylama işleminin iptal edilmesi için Anayasa Mahkemesi'ne başvurdu.

Bir ilke imza atan Anayasa Mahkemesi, CHP'nin yaptığı başvuruyu kabul ederek Türkiye'yi yeni bir krizin eşiğine getirdi.

Türkiye tarihinde bir ilk: e-muhtıra

Türk demokrasi tarihine "e-muhtıra" olarak geçen 27 Nisan bildirisi de Cumhurbaşkanlığı seçimi öncesi milli iradeyi hedef alan bir girişim olarak akıllarda kaldı.

Cumhurbaşkanlığı seçimi için yapılan ilk oylamanın ardından gece yarısı Genelkurmay Başkanlığının internet sitesine bir bildiri konuldu.

Türk demokrasi tarihinde "e-muhtıra" olarak yerini alan bu bildiriye, AK Parti hükümetinden çok sert bir karşı açıklama geldi.

Dönemin Hükümet Sözcüsü Cemil Çiçek tarafından kamuoyuna duyurulan açıklamada, Genelkurmay Başkanlığı bildirisinin "hükümete karşı bir tutum" olarak algılandığı vurgulanarak, Başbakanlığa bağlı bir kurum olan Genelkurmay Başkanlığının, herhangi bir konuda hükümete karşı bir ifade kullanmasının demokratik bir hukuk devletinde düşünülemeyeceğine dikkat çekildi.

11. Cumhurbaşkanı Abdullah Gül

Anayasa Mahkemesi'nin, CHP'nin başvurusunu kabul etmesiyle ikinci tur görüşmelerde toplantı yeter sayısı bulunamadığı gerekçesiyle cumhurbaşkanı seçilemedi.

TBMM, 20 Ağustos 2007 tarihinde yeniden cumhurbaşkanını seçmek için toplandı. Seçimin 1. turunda 341, 27 Ağustos 2007'de yapılan ikinci turunda 337, 28 Ağustos 2007'de üçüncü turunda 339 oy alan Abdullah Gül Türkiye'nin 11. Cumhurbaşkanı seçildi.

En büyük partiye kapatma davası

AK Parti'yi iktidardan uzaklaştırmak için yargı içinde odaklanan vesayet çevreleri harekete geçirildi. Bu bağlamda eski Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı Abdurrahman Yalçınkaya tarafından hazırlanan ve Cumhurbaşkanı Gül ve Başbakan Erdoğan'ın da aralarında bulunduğu 71 kişiye 5 yıl süreyle siyaset yasağı getirilmesi ile partinin kapatılmasını içeren iddianame, 14 Mart 2008'de Anayasa Mahkemesi'ne sunuldu. Yüksek Mahkeme, 31 Mart 2008'de iddianameyi kabul etti.

Anayasa Mahkemesi'nin, siyasi tarihe "google iddianamesi" olarak geçen iddianameyi kabul etmesinin ardından dava 30 Temmuz 2008'de karara bağlandı. Yüksek Mahkeme'nin 5 üyesi kapatmaya karşı çıkarken, 6 üye kapatmadan yana oy kullandı. Anayasa'da öngörülen nitelikli çoğunluk sağlanamadığı için parti kapatma talebi reddedilmiş oldu.

7 Şubat MİT krizi

İstanbul Cumhuriyet Savcısı Sadrettin Sarıkaya tarafından MİT Müsteşarı Hakan Fidan'ın da aralarında bulunduğu istihbarat görevlilerinin 7 Şubat 2012'de ifadeye çağrılmasıyla başlayan kriz, siyasi iktidarın olaya müdahalesiyle son buldu. Fetullahçı Terör Örgütü'nün (FETÖ) doğrudan hükümeti hedef alan girişimi sonrası yapılan yasal değişiklikle, MİT görevlilerinin soruşturulması izni Başbakanlığa bırakılarak ülke bir krizden daha çıkarılmış oldu.

Gezi olayları

Taksim Meydanı'ndaki Gezi Parkı'na Topçu Kışlası'nın yeniden inşa edilmesi amacıyla 2013'te Büyükşehir Belediyesi ekiplerince sökülen bazı ağaçların başka yerlere nakledilmek istenmesi üzerine başlayan olayların da Türkiye'ye maliyeti büyük oldu.

Uzun süre gündemi meşgul eden ve yaklaşık 50 milyar dolar maliyeti olan eylemler, Başbakan Erdoğan'ın kararlı duruşuyla son buldu.

17-25 Aralık darbe girişimi

Dönemin İstanbul Cumhuriyet Savcısı FETÖ firarisi Celal Kara tarafından 17 Aralık 2013'te bazı bakan çocukları, iş adamları ve banka genel müdürlerinin de aralarında bulunduğu kişiler hakkında açılan soruşturma, Türkiye için önemli dönüm noktalarından biri oldu.

Soruşturmanın ikinci dalgası ise 25 Aralık 2013'te dönemin İstanbul Cumhuriyet Savcısı bir başka FETÖ firarisi Muammer Akkaş'ın Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın oğlu Bilal Erdoğan'ı şüpheli sıfatıyla ifadeye çağırmak istemesiyle yaşandı.

15 Temmuz kanlı darbe girişimi

FETÖ'nün, Türkiye tarihinin en kanlı darbe girişimi olarak tarihe geçen hain projesi, 15 Temmuz gecesi örgütün, TSK'daki üniformalı teröristleri aracılığıyla hayata geçirildi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın "Milletimizi, illerimizin meydanlarına, havalimanlarına davet ediyorum." şeklindeki çağrısı üzerine vatandaşların tankların önüne geçerek demokrasiyi sahiplenmesi, AK Parti, Cumhuriyet Halk Partisi ve Milliyetçi Hareket Partisi'nin ortak hareket ederek milli iradeye kasteden teröristlere karşı demokrasinin yanında yer almasıyla, darbe girişimi engellendi.

16 Nisan 2017'de "tarihi" halk oylaması

Türkiye, 16 Nisan'da yapılan ve "tarihi" olarak nitelendirilen halk oylamasıyla yeni bir döneme girdi. Halk oylaması süreci, Başbakan Binali Yıldırım dahil, 316 AK Parti milletvekilinin imzasını taşıyan anayasa değişikliği teklifinin 10 Aralık 2016'da TBMM Başkanlığına sunulmasıyla başladı.

Maddelere ilişkin oylamaların ardından Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, 10 Şubat 2017'de anayasa değişikliğine ilişkin kanunu onaylayarak, halkoyuna sunulmak üzere yayımlanması için Başbakanlığa gönderdi.

16 Nisan'da yapılması kararlaştırılan halk oylaması sürecinde Erdoğan 33 il ve bazı ilçelerde, Başbakan Yıldırım da 51 ilde vatandaşlarla bir araya geldi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan ve Başbakan Yıldırım, Ankara, Diyarbakır, İstanbul ve İzmir programlarına da birlikte katıldı.

Erdoğan'a genel başkanlık yolu açıldı

16 Nisan 2017'deki halk oylamasından yüzde 51,41 oranında "evet", yüzde 48,59 oranında "hayır" oyu çıkmasıyla anayasadaki, "Cumhurbaşkanı seçilenin partisi ile ilişiği kesilir" hükmünün kaldırılmasının ardından, Cumhurbaşkanı Erdoğan'a parti üyeliğinin yolu açıldı.

Erdoğan, 2 Mayıs'ta AK Parti Genel Merkezi'ne 979 gün aradan sonra gelerek, üyelik beyannamesini imzaladı ve AK Parti'ye üye oldu.

AK Parti Genel Başkanı ve Başbakan Yıldırım, parti genel merkezindeki konuşmasında, 21 Mayıs'ta olağanüstü kongre yapmaya karar verdiklerini ve Cumhurbaşkanı Erdoğan'ı genel başkan adayı olarak teklif edeceklerini açıkladı.

Erdoğan, 998 gün sonra yeniden genel başkan

Üç yıllık bir aradan sonra AK Parti'nin 3. Olağanüstü Büyük Kongresinde bin 414 oyla geçerli oyların tamamını alan Erdoğan, 998 gün sonra kurucusu olduğu partiye yeniden Genel Başkan seçildi.

Kongrede yapılan tüzük değişikliğiyle ihdas edilen "genel başkan vekilliği" görevine de Başbakan Binali Yıldırım getirildi.

Olağanüstü kongrenin ardından AK Parti Merkez Karar ve Yönetim Kurulu (MKYK) toplantısı 29 Mayıs'ta Cumhurbaşkanı ve AK Parti Genel Başkanı Erdoğan başkanlığında yapıldı. Toplantıda, partinin Merkez Yürütme Kurulu (MYK) da belirlendi.

Bin 44 gün sonra

Cumhurbaşkanı Erdoğan, genel başkan seçilmesinin ardından 30 Mayıs'ta AK Parti TBMM Grup Toplantısı'na katılarak partililere hitap etti.

Erdoğan, konuşmasında, "En son 22 Temmuz 2014'te, sizlerle bu salonda birlikte olmuştuk. Yaklaşık 34 ay, tam olarak da bin 44 gün sonra bir kez daha burada, bu salonda sizlerle beraber olmanın bahtiyarlığını yaşıyorum." ifadesini kullandı.

Recep Tayyip Erdoğan'ın genel başkan seçilmesinin ardından, ilk MYK toplantısı da 6 Haziran'da yapıldı.

"Yeni atılım dönemi"nin yol haritasının ele alındığı toplantıda, 16 Nisan'daki halk oylamasıyla kabul edilen anayasa değişikliğinin ardından yeni sistemin öngördüğü uyum yasaları, Meclis İç Tüzüğü'nde yapılması planlanan değişiklik ve teşkilatlardaki yenilenme çalışmaları değerlendirildi.

2018 Şubat ayının sonuna kadar devam edecek

AK Parti'nin, olağan büyük kongre hazırlıkları kapsamında belde, ilçe ve il kongrelerinin ilgili takvimleri işlerken, yurt dışına yeni temsilcilikler açılması için çalışmalar sürdürülüyor.

Kongre takvimini 4 Temmuz Salı günü belde kongreleriyle başlatan AK Parti, 19 Ağustos-12 Kasım'da ilçe, 2018 yılı şubat ayının sonuna kadar da il kongrelerini tamamlamış olacak.

Üye sayısı bakımından Türkiye'nin en büyük partisi olma özelliğini taşıyan AK Parti, icraatları ve her seçimde oyunu artırmasıyla üniversitelerde tez konusu oluyor.

Öte yandan AK Parti'nin başarısının sırrını öğrenmek için de birçok ülkeden parti temsilcileri genel merkeze gelerek, yöneticilerle görüşmeler yapıyor.

İstişare ve değerlendirme toplantıları

Kurucu Genel Başkan Erdoğan'ın partiyi kurduğu dönemden itibaren her zaman vurgu yaptığı "istişare", AK Parti'nin en önemli geleneklerinden biri haline geldi. Bu doğrultuda kurucular, milletvekilleri, parti kurulları ve gerekli durumlarda il ve ilçe başkanları ile belediye başkanlarının da dahil edildiği 25 istişare kampı düzenlendi.

AK Parti İstişare Kamplarından 26'ncısının bu yıl Cumhurbaşkanı ve AK Parti Genel Başkanı Erdoğan başkanlığında Afyonkarahisar'da yapılması planlanıyor.

SİZİN DÜŞÜNCELERİNİZ?
ÇOK OKUNANLAR
ARŞİV ARAMA
PUAN DURUMU TÜMÜ
GÜNÜN KARİKATÜRÜ TÜMÜ
Günün çizgisi
ANKET TÜMÜ