AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Mehmet Ali Şahin, Can Dündar ve Erdem Gül’ün yargılandığı davalarla ilgili, "Yargıtay safhasında bu arkadaşlarımızın dosyalarının dikkatlice incelenerek beraat etmelerini arzu ederim" dedi.
AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Şahin, Türkiye Gazeteciler Federasyonu (TGF) ve Karabük Gazeteciler ve İletişimciler Derneği tarafından Karabük Üniversitesinde (KBÜ) düzenlenen "Medya ve Siyaset İlişkileri" paneline konuşmacı olarak katıldı. Moderatörlüğünü KBÜ Rektörü Prof. Dr. Refik Polat’ın yaptığı panelde konuşan Şahin, ne medyanın siyasetsiz olabildiğini, ne de siyasetçinin medyasız olabildiğini belirterek, “Sadece ülkemizde değil, birçok demokratik ülkelerde siyasetçilerle medya mensupları arasında zaman zaman bir takım gerginlikler olabilir. Ama bu birbirlerine muhtaç oldukları gerçeğini ortadan kaldırmaz. Hatta birlikte yaşamaya mecbur olduğu gerçeğini ortanda kaldırmaz. Dolayısıyla birbirlerine mecbur ve mahkum iki alandır, siyaset ve medya alanı” dedi.
"SİYASİ HAYATIMIN SONUNA YAKLAŞTIK"
Uzun yıllar İstanbul’da, bir dönem Antalya’da şimdi ise iki dönemdir memleketi Karabük’te siyaset yaptığını ifade eden Şahin, “Benim kişisel olarak basın mensuplarıyla ilişkilerim hep düzgün cereyan etmiştir. Çünkü biz basın yayın organlarımızın, basın mensuplarımızın, medya dünyasının toplumun gören gözü olduğuna inanırız, işiten kulağı olduğuna inanırız. Biz siyasiler her şeyi yakinen takip edemeyebiliriz, olup bitenlerle ilgili bilgileri toplayacak imkanlarımız olmayabilir. Ama olup bitenlerle ilgili bilgileri getirecek, haberleri getirecek, yorumlarla bizi güçlendirecek hatta yorumlarla eğer hata yapmışsak hatamızı da söyleyerek onların düzeltilme imkanını sağlayacak olan ciddi bir sektör olarak görüyorum medyayı. 1983 yılından beri fiilen, aktif olarak siyasetin içerisindeyim. Uzun bir zaman olmuş belki de siyasi hayatımın artık sonuna doğru yaklaştık. Basın mensubu arkadaşlarımızla birlikte olmaktan her zaman haz duymuşumdur" ifadesini kullandı.
"YASAYI DEĞİŞTİRMESEYDİK GAZETE İLE ARAÇ VE GEREÇLERE EL KONULACAKTI"
1950 yılında çıkan basın kanununu 54 yıl yürürlükte kaldıktan sonra 2004 yılında değiştirdiklerini ve yepyeni çağdaş bir basın kanunu getirdiklerini belirten Şahin, şunları söyledi:
"Şu anda kamuoyunda çokça tartışılan iki basın mensubuyla ilgili bir dava cereyan ediyordu. Geçenlerde ilgili mahkeme bir karar verdi. İki gazeteci bir hüküm aldılar ama henüz Yargıtay aşaması var, kesinleşmiş değil. Herhangi bir tutuklama kararı filanda vermedi. Basın mensuplarının çok dikkatini çeken, takip ettikleri, kamuoyunun da takip ettiği bir davaydı. 2004 önceki anayasada, basın suçu değil ama devletin güvenliği ve bölünmez bütünlüğü ile ilgili bir davadan dolayı hüküm giyen gazeteci hakkında sadece hapis cezası verilmiyordu, aynı zamanda bu gazeteyi basan matbaa ile araç gereçlere el konularak yayından men ediliyordu. Anayasanın 30. maddesini değiştirerek, "medya araçlarına, matbaalarına el konulmayacağına" dair anayasaya bir hüküm koymasaydık, şimdi hapis cezası alan o arkadaşlarımızın çalıştığı gazetelerle ilgilide el koyma gibi bir hüküm olabilirdi. İyi bu değişikliği yapmışız. Yani ’sizin iktidarınız döneminde basın için ne yapıldı?’ deniliyor ya, bu çok önemli bir adımdır."
“BERAAT ETMELERİNİ ARZU EDERİM”
Can Dündar ve Erdem Gül’ün yargılandığı davalarla ilgili Şahin, şunları söyledi:
"Yargıtay safhasında bu arkadaşlarımızın dosyalarının dikkatlice incelenerek beraat etmelerini arzu ederim. Ben kimsenin ceza almasından hoşnut olan biri değilim. Ama bağımsız yargı organları bir karar vermiştir. Yargı organlarının kararlarını değerlendirirken kendi beklentimize göre değil, ’dosya kapsamına göre deliller isabetli değerlendirilmiş mi’, ’adalet yerini bulmuş mu bulmamış mı’ buna bakmak gerekir."
Panelde ayrıca, BRTV Yönetim Kurulu Başkanı Mehmet Çetinkaya ile 21. Dönem Karabük Milletvekili Mustafa Eren de "Medya ve Siyaset İlişkileri" konusunda birer konuşma yaptı.
(İHA)
AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Şahin, Türkiye Gazeteciler Federasyonu (TGF) ve Karabük Gazeteciler ve İletişimciler Derneği tarafından Karabük Üniversitesinde (KBÜ) düzenlenen "Medya ve Siyaset İlişkileri" paneline konuşmacı olarak katıldı. Moderatörlüğünü KBÜ Rektörü Prof. Dr. Refik Polat’ın yaptığı panelde konuşan Şahin, ne medyanın siyasetsiz olabildiğini, ne de siyasetçinin medyasız olabildiğini belirterek, “Sadece ülkemizde değil, birçok demokratik ülkelerde siyasetçilerle medya mensupları arasında zaman zaman bir takım gerginlikler olabilir. Ama bu birbirlerine muhtaç oldukları gerçeğini ortadan kaldırmaz. Hatta birlikte yaşamaya mecbur olduğu gerçeğini ortanda kaldırmaz. Dolayısıyla birbirlerine mecbur ve mahkum iki alandır, siyaset ve medya alanı” dedi.
"SİYASİ HAYATIMIN SONUNA YAKLAŞTIK"
Uzun yıllar İstanbul’da, bir dönem Antalya’da şimdi ise iki dönemdir memleketi Karabük’te siyaset yaptığını ifade eden Şahin, “Benim kişisel olarak basın mensuplarıyla ilişkilerim hep düzgün cereyan etmiştir. Çünkü biz basın yayın organlarımızın, basın mensuplarımızın, medya dünyasının toplumun gören gözü olduğuna inanırız, işiten kulağı olduğuna inanırız. Biz siyasiler her şeyi yakinen takip edemeyebiliriz, olup bitenlerle ilgili bilgileri toplayacak imkanlarımız olmayabilir. Ama olup bitenlerle ilgili bilgileri getirecek, haberleri getirecek, yorumlarla bizi güçlendirecek hatta yorumlarla eğer hata yapmışsak hatamızı da söyleyerek onların düzeltilme imkanını sağlayacak olan ciddi bir sektör olarak görüyorum medyayı. 1983 yılından beri fiilen, aktif olarak siyasetin içerisindeyim. Uzun bir zaman olmuş belki de siyasi hayatımın artık sonuna doğru yaklaştık. Basın mensubu arkadaşlarımızla birlikte olmaktan her zaman haz duymuşumdur" ifadesini kullandı.
"YASAYI DEĞİŞTİRMESEYDİK GAZETE İLE ARAÇ VE GEREÇLERE EL KONULACAKTI"
1950 yılında çıkan basın kanununu 54 yıl yürürlükte kaldıktan sonra 2004 yılında değiştirdiklerini ve yepyeni çağdaş bir basın kanunu getirdiklerini belirten Şahin, şunları söyledi:
"Şu anda kamuoyunda çokça tartışılan iki basın mensubuyla ilgili bir dava cereyan ediyordu. Geçenlerde ilgili mahkeme bir karar verdi. İki gazeteci bir hüküm aldılar ama henüz Yargıtay aşaması var, kesinleşmiş değil. Herhangi bir tutuklama kararı filanda vermedi. Basın mensuplarının çok dikkatini çeken, takip ettikleri, kamuoyunun da takip ettiği bir davaydı. 2004 önceki anayasada, basın suçu değil ama devletin güvenliği ve bölünmez bütünlüğü ile ilgili bir davadan dolayı hüküm giyen gazeteci hakkında sadece hapis cezası verilmiyordu, aynı zamanda bu gazeteyi basan matbaa ile araç gereçlere el konularak yayından men ediliyordu. Anayasanın 30. maddesini değiştirerek, "medya araçlarına, matbaalarına el konulmayacağına" dair anayasaya bir hüküm koymasaydık, şimdi hapis cezası alan o arkadaşlarımızın çalıştığı gazetelerle ilgilide el koyma gibi bir hüküm olabilirdi. İyi bu değişikliği yapmışız. Yani ’sizin iktidarınız döneminde basın için ne yapıldı?’ deniliyor ya, bu çok önemli bir adımdır."
“BERAAT ETMELERİNİ ARZU EDERİM”
Can Dündar ve Erdem Gül’ün yargılandığı davalarla ilgili Şahin, şunları söyledi:
"Yargıtay safhasında bu arkadaşlarımızın dosyalarının dikkatlice incelenerek beraat etmelerini arzu ederim. Ben kimsenin ceza almasından hoşnut olan biri değilim. Ama bağımsız yargı organları bir karar vermiştir. Yargı organlarının kararlarını değerlendirirken kendi beklentimize göre değil, ’dosya kapsamına göre deliller isabetli değerlendirilmiş mi’, ’adalet yerini bulmuş mu bulmamış mı’ buna bakmak gerekir."
Panelde ayrıca, BRTV Yönetim Kurulu Başkanı Mehmet Çetinkaya ile 21. Dönem Karabük Milletvekili Mustafa Eren de "Medya ve Siyaset İlişkileri" konusunda birer konuşma yaptı.
(İHA)