AK Parti Genel Başkan Yardımcısı ve İzmir Milletvekili Hamza Dağ, AK Parti İzmir İl Başkanı Bülent Delican, AK Parti Aliağa İlçe Başkanı Yaşar Akbulut ve bazı partililer, Aliağa Ceza İnfaz Kurumu Kampüsü'nde görülen FETÖ'nün darbe girişimine ilişkin davanın duruşmasına katıldı. 144'ü tutuklu 271 sanığın yargılandığı davada, Ege Ordusu Komutanlığı Adli Müşaviri Hakim Albay tanık sıfatıyla ifade verdi. AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Hamza Dağ'ın davaya müdahil olmak üzere mahkeme heyetine yaptığı başvuru kabul edildi.
Cezaevi çıkışında basın mensuplarının sorularını yanıtlayan Hamza Dağ, müdahillik taleplerinin kabul edildiğini ifade ederek, "Bu davaları zaten avukatlarımız vasıtasıyla takip ediyoruz. Bugün de bizzat duruşmayı takip etmek istedik. Her ne kadar uzun zamandır sanıkların duruşmalarda tiyatro oynar noktada hareket ettikleri gözlemlenmiş olsa da açıkçası bu tiyatroların sonucu onlar için iyi bir şekilde bitmeyecek. O gece bu ülkeye, milli iradeye karşı darbe girişiminde olanlar, 250 insanımızı şehit edenler, 2 bin 193 insanımızı yaralayıp gazi olması noktasında uğraş verenler eninde sonunda hak ettikleri cezayı alacaklardır. Bugüne kadar ülkemiz ne yazık ki birçok darbeler yaşadı ve darbe yapılması neticesinde darbe yapılanlar yargılandı. Bugün ise darbeye teşebbüs edenler, darbeye istekli olanlar yargılanmaktadır. Davaların bir kısmı neticelenmeye başladı. Bu davalar neticelendikçe, darbe düşünmeye çalışanlar burada neticelenen kararlardan dolayı bundan sonra bir daha böyle bir şeyi akıllarına bile getiremeyecekler" diye konuştu.
FETÖ'cülere işkence iddialarına değindi
Hamza Dağ, Aliağa Ceza İnfaz Kurumu Kampüsü'nde FETÖ'cülere işkence iddialarına da değindi. Dağ, "İşkence ile ilgili müdahil tarafta ve müşteki tarafta çok davalara girdik. Türkiye’de AK Parti iktidarları döneminde işkence pozisyonunda hiç kimse bir işkence olduğunu, sistematik bir takım şeyler olduğunu söyleyemez. Böyle bir iddia çok gülünç bir iddia olur. Şu davanın görülmesinde yaşanılanlar dahi böyle bir şeyin gerçekten çok mantıksız olduğunu gösteriyor; çünkü bir tanık ifadesiyle dünyanın hiçbir yerinde yarım günlük bir duruşma geçirilmez. Bugünkü tanık ifadesinde tanık bir saat konuşurken, sanıklar neredeyse iki saat konuştular. Aslında başlangıçtaki ifadelerinin aynısını söylediler. Tanığın konuşmasından sonra sanıklar savunmasında söylemiş oldukları şeyleri tekrar etmesine rağmen mahkeme heyeti sabırla kendilerini dinliyor. Daha önceki savunmasının sonuna kadar aynısını söyleyerek ilk duruşmanın aynısı gibi savunmasını yapıyor. Onun için bu işkence iddialarının hiçbirinin bir geçerliliği yok. Bu sadece şudur; ilk anki psikolojide 15 Temmuz’da mağlup olmanın, başaramamış olmanın vermiş olduğu psikolojiyle birçok sanık doğruyu söyledi.
O gece yaşadıklarını söyledi. O gece yaşadıklarını onların söylemesi, diğerlerinin inkar etmesiyle ortada sanıklar açısından çelişen ifadeler doğdu. Şimdi onu toparlamaya çalışıyorlar. Doğruyu söyleyen o sanıklar sözüm ona işkence şartlarında bu ifadeleri verdiklerini iddia edip, o ifadelerinden sarfınazar etmeye çalışıyorlar. Türk hukuku bunu yemeyecektir. Çünkü ortada çok bariz yaşanmış hadiseler var. İnşallah en iyi incelemelerle bunlar neticelenecektir" diye konuştu.
Nimet Ergün