Ankara
AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Hayati Yazıcı, "yeni anayasa" çalışmaları kapsamında meslek kuruluşları, sendikalar ve sivil toplum kuruluşlarının başkan ve temsilcileri ile parti genel merkezinde düzenlenen çalıştayda bir araya geldi.
"Yeni Anayasa Çalıştayı" başlamadan önce basın toplantısı yapan Yazıcı, ilk çalıştayı 9 Ekim'de anayasa hukuku, hukuk felsefesi, siyaset bilimi, sosyoloji ve kamu yönetimi gibi alanlarda uzman akademisyenlerin katılımıyla yaptıklarını anımsattı.
Yazıcı, bu çalıştayda, "Türkiye neden yeni bir anayasaya ihtiyaç duyuyor?" ve "Katılım ve uzlaşmaya dayanan yeni anayasanın yapım yöntemi ne olmalı?" sorularına cevap aradıklarını söyledi.
Yazıcı, ilk çalıştaya ilişkin bir rapor hazırlayarak, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'a sunduklarını söyledi.
2002'den itibaren ülkenin temel sorunlarını kalıcı bir şekilde çözmek amacıyla hükümet sistemi, demokrasi, özgürlükler ve adalet alanında çok sayıda reforma imza attıklarını hatırlatan Yazıcı, bu tarihi adımları ve yaptıkları reformları taçlandıracak yeni ve sivil bir anayasa ihtiyacını hep dile getirdiklerini vurguladı.
Yazıcı, hazırlanma yöntemi katılımcı, şeffaf ve uzlaşmaya dayanan, içeriği ise demokratik, sivil, özgürlükçü ve toplumun bütün kesimlerini kapsayan bir anayasa yapma azim ve kararlılığında olduklarının altını çizdi.
"Beyaz bir sayfa"
Yazıcı, 22 yıllık iktidarları boyunca 12 Eylül rejiminin izlerini silmek, siyasal sistemi vesayetten arındırmak, demokrasiyi güçlendirmek, özgürlükleri daha güvenceli hale getirmek ve adaleti tesis etmek adına anayasa reformlarını hayata geçirdiklerinin altını çizerek, "Ancak bütün bu düzenlemelere rağmen hala Türkiye’nin yeni ve sivil bir anayasa yapmasının bir zorunluluk olduğuna içtenlikle inanıyoruz." dedi.
1982 Anayasası'nın askeri bir darbeden sonra, millet iradesi ve milletin temsilcileri dışlanarak, darbecilerin öncelikleri doğrultusunda hazırlandığını belirten Yazıcı, "AK Parti'nin 'sivil anayasa' önerisi, içeriği yanı sıra hazırlanma yöntemi olarak da demokratik ve temelinde millet iradesi olan anayasa önerisidir. Hazırlanma yöntemi meşruiyeti açısından da önemlidir. Bu nedenle millet iradesinin ürünü olmayan mevcut anayasanın yerine halkın ve temsilcilerinin en geniş katılımı ile bir anayasa yapılmalı ve yürürlüğü sağlanmalıdır." değerlendirmesinde bulundu.
Yazıcı, 1982 Anayasasının bütün değişikliklerine rağmen hem psikolojik ve sembolik olarak hem de gerçek anlamda 12 Eylül darbesinin izlerini taşıdığını ifade ederek, şöyle devam etti:
"Türk milleti 2010 Anayasa referandumu ile 12 Eylül darbecilerinin yargılanmasının önünü açmış ve Türk yargısı darbecileri yargılayıp mahkum etmiştir. Bundan sonra siyaset kurumuna düşen görev, yargılanıp mahkum edilen darbecilerin hazırladığı bu anayasayı kaldırmak ve uzlaşma içerisinde Türkiye'nin ikinci yüzyılına yakışan bir anayasa yapmak olmalıdır.
1982 Anayasası farklı dönemlerde farklı Meclis çoğunlukları tarafından yapılan değişikliklerle sistematik bütünlüğünü, dil ve terim uyumunu, kavramsal bütünlüğünü kaybetmiştir. Bu nedenle, anayasa değişikliği yerine, beyaz bir sayfa açılarak, yeni bir anayasa yapılması bir zaruret haline gelmiş bulunuyor."
Siyasi partilere çağrı
Yazıcı, Türkiye'ye ve Türk demokrasisine yakışmayan darbe mahsulü anayasaya karşılık, Türk milletinin ve siyaset kurumunun insan onuruna dayanan, tamamen özgürlükçü, demokratik ve sivil bir anayasa hazırlayacak iradeye ve birikime sahip olduğuna içtenlikle inandıklarını vurguladı.
Hayati Yazıcı, "Günümüzde yeni anayasa yapımına engel olacak anayasal vesayet kurumları artık yok. Bu nedenle herhangi bir ön koşul ileri sürmeden bütün siyasi partilere, kurucusu 'millet' olan, sivil ve kuşatıcı bir anayasa ile buluşturma çağrımızı tekrar ediyoruz, bu hedefe varmak üzere çalışmalarımızı kararlı bir şekilde, planlı bir biçimde sürdürüyoruz." ifadelerini kullandı.
Dünyada demokrasi, insan hakları ve özgürlüklerin gerilediği, uluslararası hukukun, kurumların ve kuralların hiçe sayıldığı, dünyanın gözleri önünde soykırım suçlarının işlendiği bir dönemde olunduğuna işaret eden Yazıcı, konuşmasını şöyle sürdürdü:
"Yakın çevremizden bazı devletlerin bütünlüğünü yitirdiğini ve iç savaşlarla boğuştuğunu, bazılarının ise nükleer silah kullanma tehdidinde bulunduğunu görüyoruz. Tehditlerin, fırsatların ve risklerin her alanda kendini gösterdiği bir dönemde, iç cephemizi tahkim edecek, Türkiye'mizi ve milletimizi tarihin öznesi yapacak atılımlar için yeni bir 'toplumsal sözleşme' yapmaya kararlıyız. Anayasa yapımında bizim önerimiz, dünyadaki demokratik anayasa yapım tecrübelerinden ve ülkemizin 150 yıllık anayasa birikiminden faydalanarak 'milletle başlayan ve milletle biten', 'ilk sözü de, son sözü de milletin söylediği' bir yöntemin kullanılmasıdır. Bu konuda odak noktamız millettir. Önce milletimizin taleplerinin gerek bireysel olarak gerekse temsilcileri olan sivil toplum kuruluşları aracılığıyla toplanması, sonrasında Meclis'te partilerin en geniş katılımıyla bir taslak hazırlanması, Genel Kurul müzakeresi ve son aşama bu taslağın referandumla tekrar halkımızın onayına sunularak sürecin tamamlanması gerektiğine inanıyoruz."
"Öncelikli hedefimiz geniş katılımı sağlamak"
Anayasanın yapımına ne kadar geniş bir katılım olursa meşruiyetinin o kadar güçlü olacağını belirten Yazıcı, "Şüphesiz 85 milyonluk bir ülkede bütün vatandaşların yüzde yüz katılımı ile bir anayasa yapmak mümkün değildir. Ancak toplumun mümkün olan en geniş katılımını sağlamak öncelikli hedefimiz olacaktır." dedi.
Yazıcı, bunu gerçekleştirirken milletin örgütlü temsilcileri olan meslek kuruluşları, sendikalar ve sivil toplum örgütlerinin vereceği katkının, üstlendiği rolün son derece önemli ve kıymetli olduğunu ifade ederek, sivil toplum örgütlerinin bir taraftan yeni anayasa fikrinin toplumsallaştırılmasını ve milletin gündeminde yer edinmesini sağlayacağını, diğer taraftan ise toplumsal taleplerin yeni anayasaya taşınmasının imkan ve fırsatını oluşturacağını söyledi.
Yazıcı, sivil toplumun katkısı ve desteğinin, yeni anayasanın meşruiyetini daha da güçlü kılacağını ifade ederek, "Bundan sonraki aşamalarda da sivil toplumun her türlü katılımının artarak devam etmesini ümit ediyoruz." dedi.
Çalıştayın gündemi
Yazıcı bugünkü çalıştayda, "Sivil toplumun ve meslek örgütlerinin yeni anayasa yapımına katılımı nasıl olmalı ve sivil toplumun yeni anayasadan beklentileri nelerdir?" sorularına cevap arayacaklarını bildirdi.
Bu arada çalıştaya, Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği (TOBB) Başkanı Rifat Hisarcıklıoğlu, Türkiye Esnaf ve Sanatkarları Konfederasyonu (TESK) Başkanı Bendevi Palandöken, Hak İşçi Sendikaları Konfederasyonu (HAK-İŞ) Başkanı Mahmut Arslan, Memur Sendikaları Konfederasyonu (MEMUR-SEN) Genel Başkanı Ali Yalçın, Türkiye Kamu Çalışanları Sendikaları Konfederasyonu (KAMU-SEN) Genel Başkanı Önder Kahveci, Türkiye İşçi Sendikaları Konfederasyonu (TÜRK-İŞ) Genel Başkan Yardımcısı Eyüp Alemdar, Türkiye İşveren Sendikaları Konfederasyonu (TİSK) Başkan Vekili Celal Koloğlu ve Türkiye Barolar Birliği (TBB) Başkan Yardımcısı Ercan Demir katıldı.
Kaynak: AA
dikGAZETE.com