İhlas Holding Yönetim Kurulu Başkanı Ahmet Mücahid Ören, İsviçre'nin Davos kasabasında bu yıl 47'incisi düzenlenen Dünya Ekonomik Forum toplantılarının son gününde çok önemli değerlendirmeler yaptı.
DAVOS'TA GÜNDEMİN EN ÖNEMLİ GELİŞMESİ NE OLDU?
Ahmet Mücahit Ören yaptığı açıklamada şunları söyledi; Bu sene Davos'a damgasını Çin Devlet Başkanı vurdu. Konuşmasının ilk bölümüne Amerika Devlet Başkanı Abraham Lincoln'un sözleriyle başladı, 'Halkın hükümeti, halk için, halk tarafından' diye. Sonra bir kaç defa not aldım, konuşmasında 77 defa ekonomi, 52 defa gelişim, 11 defa yatırım sözlerini kullandı. Bunu şöyle yorumlamamız gerektiğini düşündüm, bir sunum izledim. ABD ve Çin'in muhtemel bir çatışma noktasına doğru gittiğini, anlattılar, dinledim. Çin'in buradaki duruşu ve katılımı bu seneki Davos'un en önemli hadisesiydi bana göre.
'BUNU YAPARSAK TRUMP İLE İLİŞKİLERİMİZ İYİ OLUR'
Kiminle karşılaşsak, herkesin ağzında bugün ki yemin töreni var. Trump'un kendi şahsi karakterinden kaynaklanan çok belirsiz, ön görülemeyen hareket tarzı, kampanya döneminde yürüttüğü agresif tarzı var. Bütün bunlar bir yana, bir kahvaltıya katıldım, orada farklı düşünceler var. Trump bir şeye önem verecek ve buna çok güvenerek seçim kampanyası yürüttü ve kazandı. 'Ben halk için ülkeyi yöneteceğim' dedi ve oy aldı. Kendisine hata yaptırtmayacak bir danışman ordusu ve kabine kurmaya çalışıyor bunu iyi okumak gerekir. Bu çok önemli, Türkiye'nin ABD ile çok ciddi gündemi var. Bunları doğru öncelik sırasına koymak, Trump'un da önceliklerini göz önünde bulundurarak bir politika geliştirmek gerekiyor, bu yapılırsa bizim adımıza kazançlı bir adım olur. Ama genele bakılınca inanılmaz bir korku, şüphe, heyecan var. İnsanlar, politikacılar, yazarlar bugünü sabırsızlıkla bekliyor. Bir tarafta Çin ve onun beklentileri, bir yanda bugün ki yemin töreni var.
'TERÖR VE GÖÇMEN KRİZİ İLE İLGİLİ TÜRKİYE'NİN ADINI GEÇİRMEDİLER'
Bir önemli gözlemim var, iki şey bir arada gelişti. Türkiye'de şuan Anayasa görüşmeleri devam ediyor. Bu Davos'a katılım konusunda ciddi bir engel oluşturdu, sayın Başbakanımızın katılım kararı vardı, sayın bakanımız Zeybekci'nin katılım kararı vardı, maalesef iptal ettiler. Ancak bir şey dikkatimi çekti bunu forum yöneticileri ile tartıştım ve görüştüm, iki önemli konuyu takip edecek bir iki oturuma katıldım. Birisi terör, diğeri ise göçmen krizi. Burada bir göçmenin bir günlük hayatı diye bir yer oluşturmuşlar, insanlar oraya gidip bir göçmenin bir günü nasıl geçmiş görüyorlar. Her iki konunun işlendiği oturumlarda Türkiye hiç konuşulmadı, özellikle terör konusunda çok önemli bir panele katıldım, Nijerya, Avrupa, Suriye ve benzeri bir çok ülke konuşuldu ama Türkiye hakkında tek bir konu geçmedi. Ben sabırla sonuna kadar bekledim, sonunda soru sordum 'Türkiye'de bu kadar olay oluyor, hiç birinizin gündeminde değil veya konuşmuyorsunuz' dediğimde 'Aaa doğru söylüyorsunuz, orada da bir şeyler oluyor' dediler. Bu büyük bir eksiklik. Bir şekilde buralarda olmamız lazım. Dediğim gibi hükümet adına zamanlama problemi oldu ama olsun, uzmanlar seviyesinde olabilir, emekli olan devlet adamları olabilir ama ben bu konuda bir adım önde olmamız gerektiğini düşünüyorum.
TÜRK GAZETECİLERE ÇİRKİN YAKLAŞIM!
Sayın Cumhurbaşkanımızın söylediği bir şey var. Biz bunu son 1 senedir her gün konuşuyor ve yaşıyoruz. İçinde yaşadığımız bu süreç, atlattığımız sıkıntılı günler, içinde devam eden sorunlu süreçte biz yalnızız. Dünya Ekonomik Forumu'nun olduğu salonda bir çok oturum alanları var, birisinde otururken yanımda oturup konuşan 2 kişinin konuşmasını dinledim. Yanlarına gidip müdahale etmedim, isimlerini de görmedim. Biri diğerine şöyle anlatıyor; İstanbul'da terör hadiseleri çok ama hükümet ne kadar polis varsa çoğunu ya kovdu ya da görevden uzaklaştırdı' diyor. Ne kadar yanlış, ne kadar cahilce bir yaklaşım. Bunu konuşan iki kişi Dünya Ekonomik Forumu'na katılmış ve bu kadar konudan uzaklar veya taraflı bakıyorlar. Biz kendi dertlerimizle yalnızız, biz önce rabbimize sonra milletimize güvendik ve devam edeceğiz, sonuçlarını da alacağız. Ama bu yalnızlık bu ortamlarda fark ediliyor, örneğin İHA, Davos'ta çok aktif çalışır buraya gelen arkadaşlarımıza 'Aaa siz nasıl geldiniz, tutuklanmadınız mı' diye soruları yine meslektaşları sordu. Bu kadar konulara taraflı yada uzak bakıyorlar. Türkiye'de olan terör hadiseleri ile Avrupa'da olan terör hadiselerine hem yabancı basının hem yabancı devletlerin yaklaşımlarını gördük. Biz bildiğimiz yolda devam edeceğiz. Yeni anayasa değişikliği gündemde olduğu için çok soru ve gündemle karşılaştım, çok akıl vermeye çalışanla karşılaştım kimsenin aklına ihtiyacımız yok. Türkiye kendi kararlarını kendisi verir, bizim dışarıdan birilerinin 'Şöyle yaparsanız iyi olur, böyle yapın daha iyi' gibi yorum ve akıllarına ihtiyacımız yok. Son 2 gündür Başbakan Yardımcımız Mehmet Şimşek bey burada, 17-18 saat çalıştığını gördük. Bütün bu konuştuklarımızı tekrar tekrar anlatıyor. Bu mücadelemiz bu tür ortamlarda, forumlarda değil yurttışında her alanda yapmak zorundayız.
'TÜRKİYE'Yİ ALKIŞLARLA KARŞILAYACAKLAR'
Özellikle yeni anayasa ve terör hadiseleri konusunda biz yurtdışındaki bu ihmalkar, ilgisiz ve yanlış yorumlayan yapıyı zaten biliyoruz. Ancak, yurtiçinde de bu mücadelemizde biz bir kısım tarafların 'bir bekleyelim, görelim' yaklaşımlarının da farkındayız. Bugün benim açımdan 'bekleyelim görelim, bakalım ne olur' diyenle, yurtdışında yanlış yaklaşım yapanlar arasında bir fark yok. Bugün Türkiye'nin tek bir an bile beklemeye, duraklamaya fırsatı yok. Bütün bu problemlerimizi kendimiz çözüyoruz, çözüp tekrar 2005-2006'lar gibi buraya geldiğimizde alkışla karşılaşacağız, 'Bu sorunları da aştınız, daha iyi bir noktadasınız' diye söyleyecekler ve biz bunları duyacağız. 2017 çok farklı bir sene olacak inşallah, 2018 Davos'un da daha farklı, daha fazla bir katılımla Dünya Ekonomik Forumu olacağını düşünüyorum' diyerek açıklamalarını sonlandırdı.
TGRT Haber - Semih Bişkin
dikGAZETE.com