ANKARA
Princeton Üniversitesi Yakın Doğu Araştırmaları Bölümü'nden Doç. Dr. Michael A. Reynolds, ABD'li siyasetçilerin, Ankara'ya ders verecek pozisyonda olmadığını belirterek, "En azından Gülen'in ABD'de ikameti sırasındaki ve öncesindeki faaliyetlerini izlemeyi ve araştırmayı ihmal ettikleri için suçlular." ifadesini kullandı.
Reynolds, Dış Politika Araştırma Enstitüsünün (Foreign Policy Research Institute) internet sitesinde yayımlanan "Zarar Gören Demokrasi: ABD, Fetullah Gülen ve Türkiye'nin Değişimi" başlıklı makalesinde, Gülen'in ABD'de bulunmasının ABD Türkiye ilişkilerini zora soktuğunu belirtti.
Michael Reynolds, "Ankara, Gülen'in geri verilmesini istiyor. Eğer ABD bunu yapmazsa ilişkilerin kesilebileceği konusunda uyarıda bulunuyor. Bunun, sadece Cumhurbaşkanı Erdoğan ile ya da başka birinin kişisel durumuyla alakası yok. Türklerin yüzde 81,5'i Gülen'in iade edilmesini istiyor, yüzde 77,7'si, Gülen ve yandaşlarını Türkiye'nin düzenine ve geleceğine tehdit olarak görüyor." görüşünü vurguladı.
"Gülen'in ABD'de ikamet etmesine neden göz yumuldu?"
Reynolds, makalesinde, Fetullahçı Terör Örgütü'nün (FETÖ) elebaşı Gülen'in, Türkiye'nin yıllardır yaptığı uyarılara rağmen ABD'de ikamet etmesine göz yumulduğunu belirterek şöyle devam etti:
"Amerikalı siyasetçiler, Ankara'ya ders verecek pozisyonda değiller. En azından Gülen'in ABD'de ikameti sırasında ve öncesindeki faaliyetlerini izlemeyi ve araştırmayı ihmal ettikleri için suçlular. Gülen, çok etkili bir kişi. Türklerin Gülen'in gündemini bilmelerine ve uzun yıllardır uyarıda bulunmalarına rağmen Gülen'in ABD'de ikamet etmesine Amerikan hükümeti tarafından neden göz yumuldu? Gülen yandaşlarının Türk demokrasisine, Ergenekon ve Balyoz soruşturmaları sırasında hukukun üstünlüğüne verdikleri zarar sarsıcıdır ve haddi hesabı yoktur."
Amerikalı ve Avrupalı yetkililer ile gözlemcilerin darbe girişiminin ardından kullandığı retoriğin münasebetsizce olduğuna işaret eden Reynods, "Olaylar boyunca ABD Başkanı Barack Obama'nın dile getirdiği 'Bütün taraflar hukukun üstünlüğü çerçevesinde hareket etmeli' mazereti, umutsuzca çıkarılan aptalca bir ses değildi. Aynı zamanda Obama'nın isyancılara karşı sergilediği tarafsız tutum, seçilmiş hükümeti sinsice devirmek istemelerinden daha az meşru görülemez." görüşüne yer verdi.
"ABD halkı Gülen'e hiçbir şey borçlu değildir"
ABD halkının, Gülen'e borçlu olmadığını vurgulayan Reynolds, "Gülen'in iade edilmesinin Erdoğan'ı güçlendireceği, otoriterliğini artıracağı ve Türk demokrasisinden arta kalanları yavaş yavaş çökerteceği endişesi, Washington'u iade konusunda isteksizleştiriyor. ABD'li yetkililerin 'ılımlı Müslüman demokratları' destekleyerek, demokrasinin yaygınlaşması amacıyla suç işleyen Gülen'i barınma sağlaması, Ortadoğu'nun istikrarlı ve önde gelen demokrasilerinden birinin zarar görmesine neden oldu. Bu arada, anlaşılması ve etkili şekilde yönetilmesi zor İslamcılar arasında çatışmaya dahil olarak gereksiz bir şekilde başını derde soktu. Bahaneleri bir kenara bırakarak, Türkiye'nin gerçek çıkarlarını Türk halkından daha iyi bir şekilde, ne kadar çabuk anlarsak bizim için de o kadar iyi olacaktır." yorumunu yaptı.
"Gülen'in ABD'de yaşamasını iki CIA görevlisi onayladı"
Reynolds, Gülen'in daha önce okullarının yönetimi ya da kuruluşunda doğrudan rolü olduğunu defalarca reddettiğini, kendisinin sadece bazı kişileri okullar kurmaları konusunda teşvik etmiş olabileceğini öne sürdüğünü, ABD Vatandaşlık ve Göçmenlik Bürosu'nun, Gülen'in başvurusunu inandırıcı bulmayarak reddettiğini hatırlattı.
Michael Reynolds, "Dönemin ABD İç Güvenlik Bakanı Michael Chertoff'u temsil eden avukatlar, Gülen'in eğitim alanında herhangi bir diplomaya sahip olmadığını ve akademik çalışmalarla ilgili hiçbir yazısının bulunmadığını fark etti. Avukatlar, Gülen'in bazı şeyleri örtbas etmek için akademik bahaneler kullandığını belirtti. Bu doğru bir tespitti. Fakat Gülen'in nüfuz sahibi yandaşları vardı. Daha önce Gülen'in başvurusunu onaylayanlar arasında iki eski CIA görevlisi ve eski bir ABD büyükelçisi bulunuyordu. Başvurusu en sonunda onaylandı." diye yazdı.
Vize suistimali, rüşvet, sınavlarda sahtekarlıktan haklarında soruşturmalar var
FETÖ nitelendirmesinin, beş kıtada okul, dershane, basın yayın organı, banka ve işletme ağına başkanlık eden dini bir figür olan Fetullah Gülen'den kaynaklandığına, Gülen'in, son 17 yıldır ABD'de ikamet ettiğine dikkati çeken Reynolds, Gülen'in yandaşlarının, burada diğer yatırımlarının yanı sıra ABD'li vergi mükelleflerinden yılda 500 milyon dolar gelir elde eden yaklaşık 140 sözleşmeli okulu yönettiğini kaydetti.
New York Times ve diğer gazetelerin belgelediği üzere Gülen'in ABD'deki okullarının, tekrarlayan skandallara konu olduğuna işaret eden Reynolds, Federal Soruşturma Bürosunun (FBI), bu okullar hakkında Teksas, Pennsylvania, Georgia, Virginia ve Ohio dahil çeşitli eyaletlerde vize suistimali, rüşvet, sınavlarda sahtekarlık, suç teşkil eden diğer eylemler ve ihlaller nedeniyle soruşturma yürüttüğünü bildirdi.
"Yollarına çıkacak herhangi birini ortadan kaldırmak için devlet içinde güçlerini kötüye kullandılar"
Michael Reynolds, "Teröristler, meşruiyetini ortadan kaldırmak ve istikrarsızlaştırmak amacıyla devlete dışarıdan saldırırken, FETÖ, devlete içeriden nüfuz etti, emniyet teşkilatının, yargının, mali kurumların ve diğerlerinin kontrolünü ele geçirmeyi başardı. Yasaya tamamen aykırı biçimde, yollarına çıkacak herhangi birini ve düşmanlarını ortadan kaldırmak için devlet içinde güçlerini ve mevkilerini kötüye kullandılar." değerlendirmesinde bulundu.
'Gülen tipik bir din adamı gibi davranmıyor'
Gülen'in tipik bir din adamı gibi davranmadığını, "dışarıya yansıttığı, ibadet yerine ahlaka, kuramsal saflık yerine hoşgörüye, yalnız Kur'an lafzı yerine İngilizce ve doğa bilimlerine önem veren İslam yorumunun ve demokrasi yanlısı tavırlarının, bazı Amerikalı siyasetçilere ve analistlere çekici geldiğini" kaydetti.
dikGAZETE.com