BİLECİK - BENGÜ KÖTEŞ/MUHSİN ARSLAN
Şükriye Yılmaz, AA muhabirine yaptığı açıklamada, ilkokula gitmeden okuma yazmayı ağabeyi Nurettin Kaya'dan öğrendiğini ve Ankara'da okula başladığında okuma yazma bildiği için öğretmeninin kendisini sınıf başkanı yaptığını söyledi.
Yılmaz, 4'ü üvey 6 kardeş olduklarına değinerek, "Ağabeyimin ölümüyle şiirler yazmaya başladım. Yani 12-13 yaşlarında şiir yazmaya başladım. Ev içerisinde yaramazdım ama dışarıya karşı da usluydum. Annem, beni okutmak istemedi. Ben de okuyup ya öğretmen ya da ebe olmak istiyordum. Annemin gönlünü yaparak, komşu kızlarla birlikte okula gitmeye başladım." diye konuştu.
"Eşime okuma-yazmayı, matematiği ben öğrettim"
Okuma azminin çok güçlü olduğunu vurgulayan Yılmaz, şunları dile getirdi:
"5. sınıfa giderken bana talip olmuşlar. Ailem beni küçük yaşta nişanladı. Nişanlıyken kaçak olarak gidip, kendimi Ankara Kız Lisesinin ortaokul kısmına yazdırdım. 12-13 yaşlarında evlendim. Ortaokula yeni başlamışken nişanlım Murat Yılmaz ve ailemle İnönü kasabasına döndük. İnönü'de evlendim. Evlenmeme rağmen çocuk olduğumuz için eşimle birlikte derelerde, bahçelerde oynardık. Komşularımız da bize gülerdi. 14 yaşında anne oldum. Komşularımız, 'çocuktan çocuk' derlerdi.
Eşim okuma yazma bilmediği için ben babasına mektup yazardım o da imza atardı. Annem bizim elbiselerimizi yıkardı, çocuklarımıza bakardı. Ben devamlı kitap okurdum. Eşim de değirmende çalışırdı. Eşime okuma, yazmayı, matematiği ben öğrettim. Gündüz değirmende çalışırdı, akşamda evde ders çalışırdık. Benim de hoşuma gidiyordu, en büyük hayalim olan öğretmenlik hevesimi almış oluyordum. Anne olunca öğretmenlik ve ebelik hayalimde muvaffak olamadım. Hayalimi gerçekleştiremeyince şiir yazmaya başladım. ''
''7 çocuğum oldu, 3'ü çocukken öldü"
Yılmaz, küçük yaşta evlenmesinden dolayı 7 çocuğunun olduğunu belirtti.
İkinci çocuğu 4 aylıkken eşinin askere gittiğini ifade eden Yılmaz, "Eşim askerdeyken ikinci çocuğum öldü. Genç yaşta evlendiğim için 7 çocuğum oldu, 3'ü çocukken öldü, 4'ü hayatta. Bu acılar beni hayata daha çok bağladı. Daha duygusal oldum. Acılı günlerimi içime gömdüm. Eşim askerdeyken çocuklarıma bakabilmek için yorgan ve gelin elbiseleri diktim, nakış işledim, Son zamanlarıma kadar çalışmaya devam ettim. İyi ve acı günlerin hepsini yaşadım." ifadelerini kullandı.
''Ömrüm yeterse yazmak istiyorum"
Yılmaz, hayatındaki bazı olayları şiirlere yansıttığını, en çok güzel olayları yazmaya çalıştığını, özellikle de çocuklarının muvaffak olduğu güzel anılarını sayfalara döktüğünü ifade etti.
Bugün hala yazmaya ve karalamaya gayret ettiğini, kabiliyetini kaybetmediğini anlatan Yılmaz, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Şiir yazmak kabiliyet meselesi ama herkes yazabilir. Torunlarım için çok sayıda şiir yazdım. Mutlu bir yaşam sürdürdüğümü düşünüyorum, acısıyla ve tatlısıyla. Biraz gücüm olsa yine yorgan dikip, nakış işlemek istiyorum. Eşimle çok fakirlik çektik ama mutluyduk. Yazdığım şiirleri çocuklarım, gelinlerim, torunlarım, akrabalarım ve komşularım okurdu. Torunum Ergin Bak ile arkadaşlarının katkılarıyla içinde ağırlıklı, eşime, çocuklarıma, torunlarıma ve savaş yıllarındaki yaşanan olayları anlatan yaklaşık 100 şiirin bulunduğu 'Kader Yolum' adlı ilk şiir kitabımı çıkarttım. Şiirlerimin yanında bazen de ninelerimizden dinlediğim hayat hikayelerini bilhassa savaş yıllarında çekilen acıları kaleme alarak hikayeleştiriyorum. Hem şiir yazmak hem de hikaye yazma idealim devam ediyor. Ömrüm yeterse yazmak istiyorum."
İşçi emeklisi olan eşini 72 yaşında kaybettiğini hatırlatan Yılmaz, hayatını çocuklarına ve torunlarına adadığını sözlerine ekledi.
dikGAZETE.com