Istanbul
Grafik Tasarım Sanatçısı Vahit Tuna, kadın cinayetlerine dikkat çekmek ve farkındalık yaratmak için 2018 yılında öldürülen 440 kadını temsilen 440 çift kadın ayakkabısını, Kabataş'ta bir kahve zincirinin sanat platformu olarak kullandığı bina duvarına astı.
Yanköşe isimli sanat mekanında 2 duvardan oluşan bölümde, "İsimsiz" adlı sergisiyle kadına şiddete dikkat çekmek için 440 topuklu kadın ayakkabısını sergilediğini söyleyen Tuna, yaptığı açıklamada, mekanın iki yıldır 3 sergiye daha ev sahipliği yaptığını ve her çalışmanın 6 ay kaldığını aktardı.
Tuna, 2018'de 440 kadının erkekler tarafından öldürülmesinin büyük bir acı olduğunu dile getirerek, "Son yıllarda artan kadına şiddet olayına dikkat çekmek için farklı işler üretiyordum. Dolayısıyla mekanın çok işlek bir caddede olması her türlü insanın gözü önünde yer alması nedeniyle, kadın cinayetleri konusu duvara taşımak istedim." ifadelerini kullandı.
Kadın cinayetleriyle ilgilenen derneklerce ulaşılabilen bir rakamın 440 olduğunu sözlerine ekleyen Tuna, konuşmasını şöyle sürdürdü:
"Bu nedenle kadınların topuklu ayakkabılarını orada gösterip, insanların konuyla ilgili düşünmelerini ve biraz da konuya dikkat çekmek için bu bir çalışmayı gerçekleştirdim. Kadın cinayetlerinin artmasındaki en büyük etken, ceza sistemiyle çok ilgili bir durumdur.
Bu konuda hiçbir şekilde cezai indirimin olmaması gerektiğini düşünüyorum. Caydırıcılık konusu en baştaki temel etken olması gerekiyor, daha sonra da sosyal ve ekonomik taraflarına bakmak ve önlemler almak, küçük yaştan itibaren kadın cinsiyet eşitsizliğini ortadan kaldıracak tavırların olması ve aile içerisinde de yer alması çok önemli bir durumdur."
"Cinsiyet eşitsizliğini öncelikle ortadan kaldırmak gerekiyor"
Vahit Tuna, kadına karşı şiddettin artmasında ve cinayetlerin sıkça gündeme gelmesindeki en büyük etkenin toplumsal yapılardan kaynaklandığını anımsatarak, "Erkeklerin bu kadar çok yüceltildiği veya çok fazla el üstünde tutulduğu bir toplumda, erkekler kendilerinde fazlaca güç görüyorlar. O yüzden cinsiyet eşitsizliğini öncelikle ortadan kaldırmak gerekiyor.
Kadına şiddet olayları sadece ülkemizde değil, dünyada da kadın şiddetiyle ilgili durumun çok kötü olduğunu, hatta bizden çok daha kötü ülkeler olduğunu görebiliyoruz." diye konuştu.
"Kadınkırım"
Birleşmiş Milletler'in (BM) kadına şiddet vakasını "Kadınkırım" yani "Kadın Soykırımı" olarak tanımladığını söyleyen Tuna, şunları söyledi:
"Umarım kadın cinayetleri, zaman içerisinde kendini unutturacak şekilde azalır, kaybolur gider ve şiddet olaylarını utanç olarak görmeyecek hale geliriz.
Bir sanat projesi olarak gündeme gelen kadın ayakkabılarından oluşan platformunda farklı nesneler de olabilirdi elbette ama topuklu kadın ayakkabılarını tercih etmemdeki en büyük sebep, erkeklerin kadınlardaki topuklu ayakkabı veya onların kazandırdığı statüden ve bir çok şeyden rahatsız olduklarını bildiğim için erkekleri rahatsız etmek istedim. Yani buradan baktığımız zaman ayakkabıyı, kadının özgürlük alanı olarak işaretliyorum."
"Ölenlerin ev kapısına ayakkabılarının konulması, çıkış noktam oldu"
Ayakkabıların, kadın-erkek farketmeksizin insanın en ilkel aracı olması ve onunla dışarıda korkusuzca yürüyebilmesi nedeniyle önemli bir sembol olduğuna işaret eden Tuna, şunları kaydetti:
"Ayrıca öğrencilik yıllarımda İstanbul'da gördüğüm bir adet olan, ölen kişilerin vefatı sonrasında evlerin kapısı önüne ayakkabılarının konulması da bu tepkimi hayata geçirmekte çok etkilendiğim bir çıkış noktası oldu.
Kadın cinayetlerinin önüne geçmek için öncelikle cezai indirimlerin hiçbir şekilde olmaması gerektiğini düşünüyor ve talep ediyorum. Cezai indirimler, kadın cinayetleri noktasında çokça cesaretlendirme durumunu gündeme getirebiliyor.
Kadın cinayetini gerçekleştiren şahıslar için en ağır cezaların getirilmesi gerekiyor. Umarım insanlığa ait olan kadın cinayetleri utancını artık silip, tarihe gömebiliriz."
"İsimsiz" adlı sergi, Kabataş Meclis-i Mebusan Caddesi'nde 20 Mart'a kadar sanatseverlerin ve İstanbulluların beğenisine sunulacak.
Kaynak: AA
dikGAZETE.com