Hareket ve egzersiz, halk diliyle sportif aktivitelerin, bedensel ve ruhsal yönden kişiye kazandırdığı sayısız fayda sağlaması, her geçen gün engelli bireylerin de bu tür aktivitelere katılım sayısının artması manasına geliyor.
Engelli bireyler için hareket ve egzersizin önemine bizzat şahit olan bir kişi olarak, her araştırma bizi, yeni araştırma/alternatiflere yöneltmekte.
Hareket, egzersiz ve spor denildiği vakit ilk akla gelen, Üniversitelerin Beden Eğitimi ve Spor Bölümleri ve bu bölümlerin bağlı bulunduğu Yüksek Öğretim Kurulu (YÖK)...
YÖK, KARARI VE UYGULANIP UYGULANMAYACAĞINA DAİR...
Ülkemiz açısından, bir bireyin sağlık açısından hareket ve egzersize katılımı kadar, bu katılımın bir ‘tık’ ötesi sportif başarı.
Tüm bunların yanı sıra, diğer önem taşıyan tarafı, eğitim ve kültürlü bireylerin yetişmesi.
Bu sürecin sağlıklı yöneten ve yönlendiren kesim YÖK olmalı.
İlgili kurum, bireylerin eğitim ve öğretiminden sorumlu olmakla kalmıyor, edinilen bilgi, beceri ve tecrübelerini gelecek nesillere aktaran uzman öğretim görevlisi/üyelerin yetiştirmelerinden de sorumlu.
Kurum 29 Mart 2018 tarihinde aldığı karar ile özel yetenek sınavı ile öğrenci alan programlarda geçerli olmak üzere, alınan öğrencilerin yüzde 10 kontenjanının engelli öğrencilere ayrılması, dikkat çekiciliği kadar, takdir edilecek de bir karar.
Karar, sayıları her geçen gün artan engelli sporcuların üniversite eğitimi alması için kapı aralanması demek.
Buraya kadar her şey tamam.
Tartışılması gereken, bu kararların uygulanıp/uygulanmayacağının, Üniversite yönetimlerinin kendi kişisel takdirlerine bırakılması.
Her Üniversite kontenjanlardaki değişkenlik, konunun ehemmiyetinin tam olarak anlaşılmadığının göstergesi.
Sporun kültürünün yaygınlaştırılması için, akademik eğitim önem taşıyor ise, üniversitelerde ilgili bölümlerdeki kadroların kendi içerisinde bilgi paylaşımında bulunması, önemli olsa gerek...
Bir konuda karar alınması kadar, o kararın uygulanması da ayrı bir öneme sahip.
Örneğin işitme, görme veya bedensel engeli bulunan bir bireyi üniversitenize aldığınızda, eğitmen kadronuz kadar, teorik ve uygulama eğitimi verilecek alanların uygun mu?
Örneğin, eğer sizin tekerlekli sandalye kullanan öğrenciniz var ise, kampüsünüzün erişebilir olması gerekiyor.
Bu ve benzer hususlarda YÖK’ün Engelsiz Üniversite Ödülleri kapsamında başlattığı "Engelsiz Fakülte ve Engelsiz Kampüs" ile "Engelsiz Program Nişanları" duyularına, 46 Üniversiteden 386 adet başvuru dikkat çekici.
Mayıs ayında tamamlanan başvuruların sonuçlarını da doğrusu merak ediyoruz!
Merakımızın sebebi, başarılı olan üniversitelerin, diğerlerine örnek olması. Amaç, elbirliği ile daha iyiye, mükemmelliğe ulaşmak ise, ilgili bilgi paylaşılmalı...
ENGELSİZ SPORCUNUN EĞİTİMİ
Engelli sporcularımızı, "kültürlü sporcular" kapsamında yetişmeleri için YÖK’ün belirlediği kontenjan/puanla üniversitemizin ilgili bölümüne aldık diyelim!
Bu bölümlerin fiziksel yapısı, erişebilir olma özelliği taşıyor olsun.
Peki, ‘dersi’ kim verecek?
Eğer engelli öğrenci/sporcu üniversitede eğitim alacak ise, öğrenciye dersi okutacak öğretim görevlisi/üyesinin de konusunun uzmanı olması gerekiyor.
Bu hususta Muş Alparslan Üniversitesi Beden Eğitimi ve Spor Yüksek Okulu Müdürü Doç. Dr. Hüseyin Kırımoğlu’nun yayınlanmış bilimsel makalesinin sonuç bölümünde yer alan "Türkiye’deki Spor Bilimleri Fakülte ve Yüksekokullarında görev alan akademik yönetici kadrosunun, Engelli, Egzersiz ve Spor Bölümlerinin açılmasını desteklemelerine ve zihinsel engelli bireylerin spor etkinliklerine katılımlarına yönelik yüksek düzeyde olumlu tutuma sahip olduklarını söyleyebiliriz" ifadeleri, önem taşımakta.
Malatya’dan sonra Muş ilimizde yer alan "Engellilerde Beden Eğitimi ve Spor Bölümü" ile ilgili, Muş Alparslan Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Fethi Ahmet Polat’ın "...Burada özellikle engellilerin beden eğitimi konusunda öğretmenlerimizi yetişecek" demesi de oldukça takdir edilesi sözler...
.
Ahmet Gülümseyen, dikGAZETE.com