17 Eylül 1176 Cuma günü vukû bulan Miryokefalon Savaşı’nın üzerinden tam 844 yıl geçmiştir.
Bu savaşın önemi hakkında konuşmak tarihçilerin işidir.
Biz, 1890’dan beri, 130 yıldır yeri tespit edilemeyen savaşın yerini, “iki kere iki dört eder” gibi ispat edeceğiz.
“Tereciye tere satma” diyen tarihçiler olabileceği gibi, umarım bize teşekkür edecek ehl-i vicdan ve insaf birçok tarihçi de çıkacaktır.
1- Miryokefalon, coğrafyaya ait bir isimdir ve ad belirleyicisi olmadığı gibi insan başıyla da alâkası yoktur.
Türkçe “subaşı” veya “kırkgözler”in” Yunanca karşılığıdır.
Özel anlamda “Menderes’in kaynaklarının bulunduğu bölge” demektir.
Bugün bu yer, Hoyran Gölü ile Eğirdir Gölü arasındaki Kemer Boğazı bölgesidir ve Eğirdir Gölü’nü besleyen kaynakların çok büyük bir kısmı hâlâ buradadır.
Prof. Dr. Behset Karaca, bir arşiv belgesine göre Kemer Boğazı için Firigos Boğazı denildiğini göstermiştir.
2- Eğirdir Gölü, savaşın vukû bulduğu tarihte Hoyran ve Eğirdir adında iki parçadır.
İki göl arasında suları Hoyran’dan Eğirdir’e doğru akan 14-15 binmetre uzunluğunda ağzı kaynağına yakın, suyu bol ve derin Menderes, Halis, el-Battâl, Kaystros, Sangarios, Skamandros, Bathys Rhyaks, Euros gibi birçok adı kaydedilen bir ırmak vardır ve bu ırmağın kaynakları Kemer Boğazı bölgesindedir.
Tarihçi, 1143 yılında bu kaynakları; “kayalardan ve dağ eteklerinden sanki on binlerce ağızdan fışkırır gibi akan ölçülemez miktardaki sular çevreye yayılır, önce bir gölde biriktikten sonra kendine derin bir yatak açarak ilerler ve nihayet bir nehir olur” şeklinde tasvir eder (Kinnamos, 2001: 52).
Zikredilen göl Hoyran, nehir ise iki göl arasındaki ırmaktır.
3- Tarihte Kıral Yolu, via regia, Tarikü’l-Cadde gibi adlarla kaydedilen Anayol, Kemer Boğazı’nda bu ırmağı Pontogefura (Boğaz Köprüsü), Zompos veya Yenice Köyü köprüsünden geçmektedir.
Anayol, devamla Çirişli Dağı’nın güney yamacından, taşlık ve kayalık bir kısımdan geçer.
Behset Karaca, bu geçidin adının, bir arşiv belgesine göre, “Eğirdir Yörüklerinden Celâli Karamanlısı 14 kişi tarafından tamir edilen Afşar kazasına tâbi Yenice Derbendi” olduğunu göstermiştir. (bk. Harita, Şekil 1)
4- Firik kenti Kelene, Dinar’da değil, Kemer Boğazı ile Yenice Sivrisi arasında ve Marsyas ırmağının kaynakları boyunca uzanır.
Her yanı dik bayır olan Kelene Hisarı, iki tepeli Yenice Sivrisi üzerindedir.
Tzibritzi (Sivrisi), Cybrilcymani (Sivri’l-Simani, Sivrilsi-mani) ve Ginglarion (Chateau Cingulaire: Yuvarlak kale) denilen yer Yenice Sivrisi’dir.
Bet-Toman (Beth Thomas), Süryanca ikiz olup, Yunanca karşılığı Didymai’dir ve bu yer iki tepeli Yenice Sivrisi’dir.
Marsyas, Yenice Sivrisi eteğinden kaynamaya başlar.
5- Yeri gelmişken bir yanlışı daha düzeltelim:
Kelene, hatalı olarak Dinar’a yerleştirildiği için Manuel, Honaz, Dinar, Homa (Gümüşsu) ve buradan sonra tekrar Dinar, Eldere-Çapalı, Uluborlu şeklinde yürütülür.
Hâlbuki İmparator Manuel, Honaz’dan itibaren Büyük Menderes Nehri’ni takiple Homa’ya gelmiş ve burada ikinci defa barış talep eden Türk elçisini reddetmiş, daha sonra da Dinar, Eldere-Çapalı köyleri, Uluborlu önü, Lampis (Lampe veya İlegüp Ovası), Kayaağzı ve Kemer Boğazı şeklinde yürümüştür.
6- 1176 yılında Türk-Bizans hududu, Eğirdir ve Hoyran Gölleri ile iki göl arasındaki ırmaktır.
Bu girişten sonra, yedi ana kaynağa göre savaş yerini gösterelim:
1- İmparator Manuel, İngiltere Kıralı’na yazdığı mektupta “Türk topraklarına girer girmez savaş naralarının işitildiğini” söyler.
Buna göre savaş, Kemer Boğazı’ndaki köprü ile 10 mil uzunluğundaki Anayol boyunca, diğer bir ifadeyle de köprü ile Gelendost-Köke köyü arasında vukû bulmuş demektir.
2- Kinnamos, Manuel’in Menderes bölgesi ve Laodikya taraflarına yolculuk yaptığını söyler.
Söz konusu Menderes, Büyük Menderes değil, iki göl arasındaki Menderes; Laodikya ise Denizli-Laodikya değil, Eğirdir-Laodikya’dır.
Yolculuk yapılan yer, savaşın vukû bulduğu yerdir.
Ahmet Hilmi’nin, savaş yeri için Eğirdir’in kuzeyini, Yılmaz Öztuna’nın ise Eğirdir Gölü’nün az kuzeyini göstermesi boşa değildir.
3- Honiyates, savaş yerini ve savaşı en ayrıntılı veren kaynaktır.
Savaşla ilgili bilgileri savaşa katılanlardan almıştır.
Manuel’in dönüş yolu için söyledikleri, suların pisletilmesi, Hıristiyanların erkeklik uzuvlarının kesilmesi ve kafa derilerinin yüzülmesinin aslı olmadığı gibi kimsenin bunu yapacak vakti de yoktur.
Honiyates’in Yenice Derbendi’ni tasvir eden ifadelerini merhum Işıltan yanlış çevirmiştir.
Yenice Derbendi’nin kuzeyi, gittikçe eğimi azalan dağlar, güneyi ise Hüseyin ovası ve Marsyas ırmağıyla sonlanan uçurumlar olup, geçit, Çirişli Dağı’nın güney yamacından geçmektedir (bk. Harita, Şekil 1).
Hâlbuki Çivril Kûfi Boğazı, Kızılören Değirmen Boğazı, Bağırsak-dere Boğazı ve Kundanlı’da bu durum yoktur.
“Honaz’dan imparator, Lampis üzerinden Kelene’ye yürüdü” (Honiyates, 1995: 123) cümlesindeki “Kelene’ye yürüdü” ifadesine göre savaş, Kelene’de olmuş demektir.
Kelene Hisarı ise Tzibritzi, yani Türk dilindeki Sivrisi kelimesi olup, bu yer Yenice Sivrisi’dir.
Miryokefalon ise Kemer Boğazı’dır.
Metruk Miryokefalon kalesi ise Kemer Boğazı’nda kale yıkıntısı olan Bölük Ada’dır.
4- Firederik Barbarossa’nın Haçlı Seferi kaynağı da nokta olarak savaş yerini bildirir.
Firederik, 01 Mayıs 1190 Salı akşamı Uluborlu önünde, 02 Mayıs akşamı da Hoyran Gölü ile Barla Dağı arasında bulunan Kayaağzı Pınarları’nda konaklamıştır.
Gece, Türkler saldırmış ve bir Türk esir alınmıştır.
Esir Türk, Firederik’e, “03 Mayıs günü geçeceğiniz ve Rum Kıralı Manuel’in mağlup olduğu geçitte, 30 binden çok Türk sizi beklemektedir; Manuel’e yaptıklarını size de yapacaklar” der.
Bunun üzerine Firederik, Manuel’in yürüdüğü via regia’dan Kayaağzı’nda sola sapmış ve 03 Mayıs Perşembe günü Uluborlu ile Akşehir arasındaki Bozdurmuş-beli’ni aşmış, 03 Mayıs akşamı Şuhut-Oyniğan (Oynan) ovasına inmiştir.
Bu kayıt, Miryokefalon Savaşı’nın Yenice Derbendi ve devamındaki yol boyunca yapılmış olduğunu çok açık olarak göstermektedir.
5- Süryani Mihail, imparatorun, beş gündüzlük bir yürüyüşün sonunda coşkuyla Türk topraklarının ortasına kadar ilerlediğini, Greklerin geldiği yerin, Konya’ya bir gündüzlük, Sultan’ın bulunduğu yere üç saat mesafede olduğunu söyler.
Türk elçisini Homa’da ikinci kez reddeden Manuel, 1. gün Dinar, 2. gün Eldere ve Çapalı köyleri, 3. gün Uluborlu önü, 4. gün Kayaağzı Pınarları, 5. gün 6 binmetre sonra köprüyü geçmiş ve Türk topraklarına girmeye başlamış, ordunun önü Köke köyüne geldiğinde de savaş başlamıştır.
Konya denilen yer, Konya hududu ve Rabaz-ı Konya kaydedilen Yalvaç-Manarga köyüdür.
Sultanın bulunduğu yer, Gelendost-Kötürnek köyüdür.
Köke ile Kötürnek arası 15, Manarga ise 37 binmetredir.
6- Simbad, savaşın, “Konya’ya uzak olmayan bir yerde ve metruk Meltinis kalesi önünde yapıldığını” söyler.
Ceylan ve Eskikurt, Meltinis’i, Meldinis, Meldos ve Bal kalesi yapar.
Meltinis, “Malatyalı” demektir ve Malatyalı ise, iki göl arasındaki ırmağa el-Battâl, ırmağın şarkındaki ovaya da künyesi; Hüseyin’in verilmesine sebep olan Battâl Gâzî’dir.
Metruk Miryokefalon kalesinin, Battâl Gâzî’nin nisbesi olan Malatyalı adıyla anıldığı anlaşılıyor.
Bal kalesinin adı ise Meldos değil, Melissopetrion’dur.
7- Ebû’l-Ferec, Rum kıralının hududa yürüdüğünden ve Türklerin, Bet-Toman'ın derin geçitlerinde Rumlara saldırdığını söyler ki, savaş hudutta ve Bet-Toman denilen yerde yapılmış demektir.
Bet-Toman’ın aslı Beth Thomas olup, Hz. İsa’nın havarisi olan bu zat ikizdir ve bu yer, Yunanca “iki, ikiz” manasına gelen Didyma’nın karşılığı olan “iki tepeli” Yenice Sivrisi’dir.
8- Surlu Vilyım, savaş yeriyle ilgili bir isim vermez; Konya’yı, eseri Almancaya çevirenler eklemiştir.
Yedi kaynağa göre de savaşın yeri çok açık Boğaz ile Gelendost-Köke köyü arasıdır.
Aslında biz, yeni bir iddiada da bulunmadık: Osman Turan ve onun gibi düşünenlerin eksik bıraktıkları bir düşünceyi tamamladık.
Tomaşek, Remsi, Turan ve Ekkehard Aykof gibi ünlü tarihçilerin, tarihî yolun Kemer Boğazı’ndan geçtiğini bilmedikleri için mecburen Kundanlı civarını iddia ettiklerini düşündük ve bu düşüncemizde de yanılmadığımızı gördük.
Honiyates’in zikrettiği suları coşkun ırmak (Marsyas, Bigadiç), çukurluklar, önden gidenlerin ordugâh kurduğu tepecikler, Süryani Mihail’in zikrettiği kuyular ve Ebû’l-Ferec’in zikrettiği kayaların yuvarlandığı Yenice Sivrisi, hepsi de köprü ile Köke köyü arasındadır.
Bazıları, Türkçe Tzibritzi kelimesini “Civrici” okur, bunu da Çivril yapar. Hâlbuki C = S dersek karşımıza Türkçe Sivrisi kelimesi çıkıverir.
Fransızca tercümeyi esas alan Osman Turan, bu kelimeyi Sibrize (Sivrize) verir ki, Çivril ile hiçbir ilgisi yoktur.
Osman Turan, “Menderes’in kaynakları yakını ve huduttaki Sublaion’un (Kinnamos)”, “Uluborlu’nun şarkında olduğunu söyler” (Turan, 1998: 214) ki, bu bize, Uluborlu’nun şarkında da bir Menderes bulunduğunu gösterir.
Harita: Tarihî Anayol, Kemer Boğazı ile Yenice Sivrisi arasında Çirişli Dağı’nın güney yamacından geçmektedir.
Tarihî Anayol, solda ve Şekil 1’de görülmektedir. Sağda ve Şekil 2’deki merhum Işıltan’ın Honiyates çevirisi yanlıştır.
Tarihçiler ve araştırmacılar, yıllardır sağdaki yanlış çeviriye uygun bir geçit aramışlardır. İşte hâl-i pür melâlimiz!!!
.
Ramazan Topraklı, dikGAZETE.com