Son zamanlarda Koronavirüs sebebiyle, 65 ve daha fazla yaşta olanların evden çıkmaları bilindiği gibi tam gün noktasında halâ izne bağlı..
Gerçi bu yasaklama eskisi gibi değil, biraz esnetildi, ancak yine de yetmiyor..
Tamamen kaldırılmalı..
"Maske, mesafe, hijyen" üçlüsüne kimse merak etmesin, yaşlılar herkesten daha fazla uyuyorlar.. Ayrıca bu yasaklama ileri yaştaki vatandaşlarda sanki işe yaramamazlık ve hatta aşağılanma olarak da algılanıyor..
Yasakların ilk başlarında bazı kendini bilmezlerin hakâretlerine maruz kalmış yaşlıları hatırlıyoruz..
Halbuki, yaşlı nedir, bana göre sırf tecrübedir.. Aklı çalışsın yeterki.. Çok gençleri cebinden çıkartan nice yaşlıları biliyorum..
Gelelim yazımızın içeriğine..
Ey Allahü Teala’nın yarattığı güzel kul, diyelim ve devam edelim..
Yaşlanmaktan korkma!..
Yaşlanmak deri buruşması değildir..
Asıl yaşlılık, ruhun buruşmasıdır..
Âlimin yaşlısı, yaşlandıkça koç olur, câhilin yaşlısı ise, yaşlandıkça hiç olur..
Yaşlanmak, bir dağın zirvesine çıkmak gibidir.. Çıkıncaya kadar yorulursun, ancak çıkınca da her tarafı çok net görürsün..
Yaşlılık, bir başka ifadeyle gençliğin muhasebesidir..
Hayatın kaymağıdır..
Medeniyete büyük hizmetler eden bütün meşhurlar, en kıymetli eserlerini yaşlılık yıllarında vermişlerdir..
Şu da iyi bilinsin ki; câhil, hangi yaşta olursa olsun bayattır.. Çünkü, cehâlet onu bayatlatır..
Âlim ise, hangi yaşta olursa olsun tazedir..
İlim, kişiyi diri ve taze tutar!..
Diyen ne güzel söylemiş;
"Âlimin sözü, lâl-ü mercan incidir..
Câhilin sözü, bin can incitir.."
Vesselâm..
.
Sami Özey, dikGAZETE.com