Öyle rast geldi; dini bir TV programı izliyorum.
9-10 yaşlarında ve neredeyse 1-2 sene sonra ergenliğe girecek olan koca-koca çocuklar, almış mikrofonu "Elham okuyor, kunut okuyor" sonra herkes alkışlıyor.. "Ne var ki bunda?" demeyin şimdi..
Ben bir medeniyet biliyorum ve o medeniyeti düşününce bu gördüklerim benim sadece kalbimiyakıyor, dizlerimi dövesim geliyor. Çünkü o öyle bir medeniyet ki; Peygamber’in en yakın yardımcıları "Gençler" oluyor..
Bir Cafer bin Ebu Talib ki; Habeşistan’a hicret edip Necaşi'ye Kur’an ayetleri okuduğunda 17 yaşlarında bir delikanlı idi.
Abdullah bin Abbas'ı öyle bir tanıdık ki biz; Rasulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem Efendimiz vefat ettiğinde henüz 13 yaşında olmasına rağmen, en çok hadis rivayet eden sahabilerden olmuştu.
Hazreti Ali değil miydi 10 yaşında İslam'ı kabul edip, korkmadan Peygamber’in yatağına giren!
Öyle bir er-oğlu-er oldular ki; Abdullah bin Mesud ve Zübeyr bin Avvam 16 yaşlarında Müslüman olup, göğüslerini cesaretle siper etmişlerdi Allah nidalarıyla!
Rasulullah, Taif'te taşlanırken koruyan, bedenini siper eden Zeyd bin Harise, onbeş yaşındaydı onbeş!
Yani bugünün orta okul, lise çağlarındaydı hepsi!
Bizler, Müslümanlar olarak böyle çocuk yetiştiren, böyle bir gençlik sunan medeniyetin sahibi iken bugün hangi müfredat, bu Nebevi metodun önüne geçebilir!..
Yıllarca beğenilmeyen, hakir görülen hatta bizlere bile "aşağılık kompleksi" yaşatılan medeniyetimizde, 6-7 yaşındaki çocuklar "Mızraklı İlmihal" dersinde EbuHanife ile “İmameynin meseleleri"ni okuyorlardı.
6 yaşında çocuklar; "Mai Müsta'mel su"yun “Necaset-i ğaliza" olup olmayışını münazara ediyorlardı.
Ki,
Eminim bırakın çocuğu, günümüzde şu tabirlerin manasını bilmeden “Din" yaşayan (!) bir çok kişi mevcut..
Bu meseleleri kavrayan bir akıl yapısından bahsediyorum.
Bugün ise aynı yaşlardaki çocuklara, ana okulunda "makarnadan bulut" yaptırılıyor..
İşte öyle böyle iki dua okuyor.. Büyük iş yapıyor (!)
Bunları, tenkit etmek için söylemiyorum. Bilakis çocuklarımızın ve gençlerimizin köreldiklerini vurgulamak istiyorum.
Aynı anda 4 dil öğrenme kapasitesiyle yaratılançocuklarımız, yıllarca okumalarına rağmen bırakın yabancı dili, ana dillerini konuşamaz hale geldiler. Ama biraz özeleştiri yapma zamanı değil mi artık!..
Gemi batıyor, artık nazlanmak, pohpohlanarak iş yapma zamanı değil.. Bir evlatlarımız kaldı elimizde avucumuzda!
"Hüzünlü prenses" modundan çıkıp, Allah’ın dinini, çadır direği ile muhafaza eden sahabe annelerimiz gibi olma vakti artık.
"Rasulullah öldüyse, ben niye yaşıyorum” deyip, gözünü karartan 'Enes'ler olma vakti artık..
Çözüm; bunu zihnimize yerleştirmektir..
Bizler şimdi tohumları atıyoruz, evlatlarımız sulayacak, belki sonraki neslimiz Mehdi Aleyhisselam'a asker olacak. Ama biz şu an elimizden geleni yapmakla mükellefiz.
Karıncayız, ne kadar olursa o kadar taşıyacağız. Çünkü bunu yapmadığımız zaman sonuçlar ortada..
12 yaşında, Peygamber ile birlikte cihad eden erler, 21 yaşında gemileri karatan yürütüp çağ açıp-çağ kapatan 'Fatih’ler gitti, yerine “youtube" gibi sitelere saçma sapan videolar çekmekten başka meziyeti olmayan, dininden bihaber, amaçsız, cinsiyetsiz, vıcık vıcık bir nesil geldi mi!..
Mescidlerde kaç genç görüyoruz?
Kaç ananın evladı namaz kılıyor bugün?
Oysa "7 yaşında namazı emredin!" diye buyuran bizim Peygamberimiz değil mi?
Haşa ona da dese ya nefsimiz; "7 yaşında cocuk ne anlar namazdan" diye.. Anlamasa emreder miydi Alemlere rahmet!..
Demek ki bizim 7 yaşındaki çocuklarımızın zihinlerine, akıllarına birşeyler yaptılar.
Dondurdular, körelttiler..
Güya, “Medeni" olacaktık.. "Muasır medeniyetler seviyesi"nin üstüne çıkacaktık, dünyaya ayak uyduracaktık!..
Hadi itiraf edelim ne kaldı elimizde!..
Allah, “Sağlıklı Müslüman" istiyor kardeşlerim..
Bu sağlık, grip olmamaktan daha öte birşey.
Şifa nedir?
Şifa başımızın bile ağrımaması mıdır?
Benim misyonum hiçbir zaman “Hastalanınca şu otu kullan" olmadı.
Ben zihinlerimizi, algılarımızı nasıl bozduklarınıanlatmaya çalışıyorum ki evlatlarımız daha bilinçli yetiştirilsin. Zaten, bilinç ve şuur yerleştikten sonra bana sorduğununuz bir çok sorunun cevabını kendi kendinize vermiş olacaksınız.
Zaman kısa, yol uzun..
Yapacağımız tek şey elele kenetlenip, yavrularımızı bu çağa kurban etmemek..
Çözüm;
Allah'ın dinine dişlerimizle tutunmak, Sünnetullah'a uygun yaşamak. Başka bir “Sihirli İksir" aramaya gerek yok!
Merhametlilerin en merhametlisi; her "Rabbim!" deyişe, en güzel şekilde cevap verirken hem de..
.
Yağmur Mirzayeva, dikGAZETE.com