?>

YALNIZLIĞIN TERAS KATI

Elif Rana

5 yıl önce

Karanlık, bir perde gibi örtmüştü gecenin üstünü.. Işıkları kapatmış, sokak lambasının aydınlattığı odada gözlerini yoldan ayırmadan derin bir sessizliğe gömülmüştü..

Yolcusunu da uğurlamıştı, gelecek kimsesi de yoktu..

Yüzünde bir gülümseme belirmişti, kederden kaçıp ruhuna göz kırpan..

Turgut Uyar dizeleri dökülüverdi ağır ağır dilinden...

Herkesin;

Bir umudu vardır.

Bir savaşı, 

Bir kaybedişi, 

Bir acısı, 

Bir yalnızlığı, 

Bir hüznü.. 

Çünkü herkesin bir gideni vardır, 

İçinden bir türlü uğurlayamadığı.

Giden gitmişti gitmesine de, yüreğinden gönderemediğini beklemenin, sokak lambasının aydınlattığı yolda umuda DÖNÜŞÜ, hatıralarını çizdiği tuvalde yaşamak için savaşıyordu adeta..

Ahh!

O sözcük! 

Ne kadar ağır yük yüklenmişti omuzlarına..

Köşe başından sokağa girecekmiş gibi, sanki beklediği; öylece bakıyordu..

DÖNÜŞÜ olmayan bir yolda olduğunu unutmuş gibi..

Bu ayrılığın, başka birine vuslat olması ise elem verici bir ızdıraba dönüşüyordu gönlünde..

Yaralı yüreğini saran yorgun bedeninin gittikçe güçsüzleştiğini iyiden iyiye hissetmeye başladı..

Bedeli ağır olan bir yolculuk olmuştu..

Cevap bulamadığı soruların birinden kaçarken diğerinden vuruluyor, yüzünden akan gözyaşlarına sadra şifa olacak deva arıyordu.

Yalnızlığın teras katına çıktı.

"Yorgunluklarımdan yoruldum!.." dedi..

Her şeyden kaçmak istiyordu.

Bütün sahtelikleri aşağıda bırakarak kaçmak..

Arkasına bile bakmak istemeden..

İnandıkça, inandıkları ile asıyordu insanı İnsan!

Kurtulmak!..

Yalanlardan bir nebze de olsa kurtulmak..

Ne sözlerin, ne söylenenlerin hesabını yapmadan kapatmak kapılarını..

Gebelik giymeden öldürülen umutların, kefensiz gömülüşüne ettiği şahitliğe nicelik kazandırmadan kaçmak..

Kalmışsa köhne bir parça huzur en samimiyetiyle..

Güç olsun diye kırılmışlığın tamirine talip olarak kaçmak..

Allah’ın iltifatına mazhar olmaksa ikram..

Misafir umduğunu değil, bulduğunu yiyorsa..

Bu, “Dünya" denen alemden hiçliğine kaçmak..

Boynuna geçirilen gürültü urganından..

Ya hayır söyle, ya sus!.." diyen Peygamber tavsiyesinin sesine kaçmak..

***

Şifaya muştu bir sancı değil ki bu!..

Sefer vaktinden umut dileneyim..

Nereye baksam çığlık çığlığa bir haykırış kıyamet..

Kapattığım gözlerimin pencereleri sana açılıyor..

Mahşeri bir kalabalıkta kan revan içinde..

Uykular haram, sözler yorgun, gece yangın..

Nefes almak müşkil..

Yokluğun zemheri..

Kaçınılmaz bir ölüm.. 

Deli eden sessizlik kutsiyeti..

Uzanıyorum uzaklara...

Gülüşlerin geliyor aklıma.. 

Kendimi asıyorum..

Kirpiklerimde sabahlayan Leyl-in, anlatamadığım siyahı için

Ağıtlar yakıyorum dilime..

Kalbimin azâde kanat çırpınışları..

Ölüme mi!..

Doğuma mı!..

Biçare..

Ellerimde kan kırmızı gözlerim..

İçinden geçiyorum nârım..

Bir harabeyim, viran oldum, bir divaneyim..

Beyhude bir teselliyim, dünyalara darım..

Parmaklıklar kapansın, üstüne ayrılık kilitleri asılsın..

İnfaz edilsin vuslata ait ne varsa..

Kırıldı kalem, okundu hüküm..

Temyizi mahşere kalsın..

Boynumu eğdim, yazgının kılıcıyla vurulsun..

Tahaşşüd yapın topraktan üstüme..

Esamem okunmasın..

Elif Rana, dikGAZETE.com

Twitter'da bizi takip edin: @ElfRana_ , @dikgazete

YAZARIN DİĞER YAZILARI