Koronavirüsün, ülkemizde ilk vakasının üzerinden neredeyse bir buçuk ay gibi vakit geçti; binlerce vatandaşımız şu anda hastanelerde tedavi görüyor.
Yoğun bakım ünitelerinde hekimlerimizin kontrolü altında gerekli ihtimam, azami şekilde gösteriliyor.
Kovid-19’un yayılmasını önlemek amacıyla 31 şehrimizde, bir kaç haftadır, cumartesi ve pazar günleri için “sokağa çıkma yasağı” uygulaması devam ediyor, (bu hafta dört gün oldu; 23, 24, 25, 26 Nisan) insanların büyük çoğunluğu bu kurala uyarak evlerinden dışarı çıkmıyor.
Bütün kuruluşlarımız, bu sıkıntılı günlerin bir an önce geçmesi için ellerini taşın altına koyuyorlar; gece-gündüz demeden çalışarak vazifelerini ifa ediyorlar...
Ancak endişeli ve korkulu bekleyişler de devam ediyor, çoğu iş yerleri kapalı, bazıları dar alanda çalışıyor...
Resmi kurumlar ve özel işletmeler nöbetle ve az personelle işlerini yapıyor.
Hükümet, koronavirüsün meydana getirdiği olumsuzluklarla mağdur olan insanların problemlerini gidermek için, gerekli çalışmalar yapıyor...
Böyle sıkıntılı günlerden geçerken; şükürler olsun, yapılan ibadetlerin sevaplarının katlarıyla yazıldığı rahmet, mağfiret ve bereket ayı olan Ramazan-ı Şerif'e kavuştuk.
Cenab-ı Allah, daha nice Ramazanlar yaşamayı nasip etsin! (Amin…)
Tedbirler çerçevesinde, maalesef camilerimizde cemaatle namazlar ve teravih namazları kılamıyoruz; ama ferdi olarak bu vecibelerimizi ifa ediyoruz...
Virüs sebebiyle tedavi gören ve çeşitli hastalıklar yaşayan vatandaşlarımızın tıbbî olarak ilaçlara ihtiyaçları olduğu gibi, manevî olarak duaya ihtiyaçları var.
İşte, içinde bulunduğumuz günler, bu tedavi için büyük fırsat...
Hastalıkların tedavi şekillerinde maddî yönler bulunduğu gibi, manevî yönleri de var.
Tedavi gören hastaların, iç huzurlarının, psikolojilerinin de iyi olması gerekiyor...
Çünkü morali düzgün olan hastanın iyileşme süresi daha kısa oluyor...
Yıllar öncesi, 22 Temmuz 2007 tarihli Takvim gazetesinin eki olan Saklambaç'ta, kalp cerrahı Prof. Dr. Mehmet Öz'ün dua konusundaki müsbet izahı dikkatimi çekmişti.
Gazetede yer alan açıklama şöyleydi:
Öz, dua etmenin sadece iç huzur için değil, sağlık için de faydalı olduğunu ifade ederek; “Dua eden insanların kalp krizi geçirme riskinin çok daha düşük olduğu yapılan araştırmalarla ispatlandı.
İnsanlara beddua etmek de kalp damar sağlığı açısından son derece riskli, dua etmek ise kişinin stres seviyesini azaltıyor.
İmanla sağlanan iç huzur da kalp ve damar sağlığı açısından çok önemli'' diyor.
Evet bu düşüncede olan ilim insanlarımızı kutlamak gerek...
Maddî desteklerimizin yanında manevî desteğimizle de dualarımızda bu kardeşlerimize yer vererek, bir an önce şifa bulmaları için Yüce Yaratıcımıza yalvaracağız.
Çünkü Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed (SAV), bizlere her şeyi Allah'dan istememizi tavsiye ediyor.
Bizler de kardeşlerimiz için isteyeceğiz...
Ellerimizi açıp yalvaralım; “Yâ Râb! Hasta kullarına şifa, dertli kullarına devâ, borçlu kullarına ödeme kolaylıkları ihsan eyle!..” (Amin…)
.
Osman Ovacıklı, dikGAZETE.com