Bir Ramazan-ı Şerif’i daha “ahh o eski ramazanlar…” diye uğurlarken, keşke sadece o eski Ramazanlar’ın huşu ve huzuruna özlem duysaydık.
Ülke ve millet olarak içinde bulunduğumuz zorlu süreçlerin etkilerinin, vatandaşa çeşitli şekillerde yansımalarını da göz önüne alırsak, “Geçti de…” nasıl geçtiğini bir de vatandaşa sormak lazım..
Lüks makam araçlarında, devletin her türlü imkanı ile fellik fellik gezerek, iftar ve sahur sofralarını siyasi şov sofrasına çeviren tuzu kuru cenahın, asgari şartlarda yaşama mücadelesi veren garibana, tutumluluk nutukları ile din pazarlaması ise tam bir rezalet olarak kaldı..
Din’i, “Siyasi enstrüman” yapanlar… Politik hevesleri için dini, magazinsel içerik haline getirenler… Öyle yaşamadıkları bilindiği halde, mübarek Ramazan vesilesiyle vatandaşın aklı ile alay edenler şunu gözden kaçırmış olmalı ki böylesi ucuz söylemler artık millette bir karşılık bulmuyor.
Ülkenin her alanına sirayet etmiş adaletsizlik ve keyfi uygulamalarla, buruk ve sıkıntılı bir dönemde idrak ettik Ramazan ayını…
İşini kaybeden, sofrasında bir tas sıcak çorbası olmayan, evine ekmek götüremeyen babalar var bu ülkede…
Ancak, “Deliye her gün bayram” sözüne kendini fazlaca kaptıran yönetici elitlerimiz, kendi gözlerinden ve dillerinden anlatılan Türkiye ile vatandaşın yaşadığı Türkiye arasındaki gerçeğe bakılırsa yakında herkesin huni takıp gezeceği günler de çok uzak gibi görünmüyor..
Ülkece birilerinin kişisel hırs ve heveslerine kurban edilen ekonomi ve siyasi istikrarsızlığın bedelini ödeyen garibim vatandaşa, hâlâ kemer sıkmasını söylemek ise ne Ramazan’ın ruhu ile ne de insan vicdanı ile izah edilecek bir tarafı yok.
Bir tarafta en afili “Ramazan’a veda…” konuşmaları yapan ar damarı çatlayanlar…
Diğer tarafta, çocuklarına bayramlık alamayan, kara kara düşünen, flu tonlardan gelecek için mavi avına çıkan babalar..
Mangalda kül bırakmayan, siz saygıdeğerler! Biriniz tebdil-i kıyafet ile indiniz mi şehrin arka sokaklarına…
Evlerdeki ekonomik kavgalardan haberdar oldunuz mu?
Sofralarına şahitlik ettiniz mi?
Yokluğun belini kırdığı ebeveynlerin, gözlerindeki hüzünden dertlendiniz mi?
Bayramlığını giyen komşu çocuğun yüzündeki mutluluğu iliklerine kadar hissetmeye çalışan, bayramlık hayali olan çocukların gözünden baktınız mı bayrama?
Yapmadıysanız…
Dertlenmediyseniz…
Gelin edep giyinin üstünüze de susun bari..
Çıkardığınız gürültü Ramazan’ın Ruhu'nu incitiyor…
Sizin gibi şen-şakrak olmasa da vatandaş bayrama kendi yaşadığı gerçekle girdi-giriyor!..
Ellerinden almaya çalıştığınız umutlarına sarılarak güzel günler, güneşli günler hayali kurarak…
Bulurlarsa, flu tonlardan maviliklere şekerler dağıtarak..
*
Siyasete rant edilmemiş anlamında, ruhu ile ruhumuza can katacağımız nice Ramazanlar diliyorum..
Gönlünüzce bir bayram olsun inşaAllah…
Mübarek ola..
.
Elif Rana, dikGAZETE.com
Twitter'da bizi takip edin: @ElfRana_ , @dikgazete