Gördüğümüze kör, duyduğumuza sağır olmayalım!..
İnsan derya, deniz…
Tüm olasılıklara gebe...
Ama dilediğini yapmak değil, “dilediğim” dediğinin, ne olduğunu farkedip, bunun hem farkındalığını, hem de kontrolünü eline alınca, şahsiyetimizi çiziyoruz, kendi ellerimizle.
“İnsana ancak, elleri ile yaptıklarının sonuçları vardır.”
İnsana emanet edilen ağır emanet, kendisi…
Çok tanıdık bulup, farketmez, hürmet etmez...
Bundan cahil olunca; aradıkça, kendimizden uzaklaşmayalım..
Durup, soluklanıp, kendimize gelelim biiznillah.
*
Bizim görmeye dayanamadığımız haberler, bazılarının gerçeği…
Lütfen uyanık olalım etrafımızdaki olumsuzluklara karşı; görmezden gelmeyelim.
İyilerin sessiz kalması; kötülüğe ortak olmak..
Şöyle bir yaklaşım var; “Kötülükten bahsetmeyelim ki o konu yaygınlaşmasın, normalleşmesin... Duyulmasın, üstü örtülsün. O konuya can verilmesin…”
Oysa ki, bir olayın boyutlarına; ilgili olayın, insan ya da insanların hayatındaki verdiği zararın ölçüsüne göre; artık örtmekte bir hayır olmayan bir eşik vardır..
Bir insanın, ruhen ya da bedenen o kadar ağır hasar aldığı konuların üzerini, “aman yaygınlaşmasın, duyulmasın” vs. diye çeşitli sebeplerle örtmek, mazlumun uğradığı zulme ortak olmakla eş değer.
O zulmün önünü kesmek niyetiyle bütün önlemlerin alınması için, önce o durumun tespit ve kabul edilmesi, geçiştirilmemesi gerekiyor…
*
“Her şey Allah’tandır” demek, “olan biten her şeye eyvallah” demek midir?
Hem evet, hem hayır!..
Nerede evet, nerede hayır!
Ve “nasıl ikisi de mümkün olabilir”in ‘fark’ına ve zevkine varma yolculuğu...
Ne kadar da ‘paha’lı ve bir o kadar da güzel; değil mi…
Aslolan niyetlerimiz, eylemde ise niyetle uyumlu çabamız.. Sonuçlarda ise hep tam beklediğimizden daha farklı bir şey olur... Ve olan, en uygun olan olur…
“Tüm kötülük yapabilme potansiyeline rağmen” güzel olanı, çıkarsız, benliksiz seçebilen…
Meleklerden üstün...
İnsan.
*
“Arı, namusu terkettim” sözü; toplumsal şartlanmaları fark ve bunları kalpten terketmek; “bir seçim yapmak zorunda kaldığında”; Hakk indinde makbul olanı seçip, halk indinde değerli (normlara uygun) olanı terk edebilmek…
Kınanmaya rağmen.
Yoksa hayasızlık değil bilakis, sadece Allah’tan haya etmek…
*
Nefis, tekamül etmek için var (/kölesi olunmak için değil).
Onu tekamül etmek yolunda kullanmamak (her istediğini vermek) nefse zulmetmek.
“Rabbim; ben nefsime zulmettim, zalimlerden oldum. Beni bağışla!..” duası bu fark edişten doğmuş.
Hem idraki hem yaşamı kolaylaşsın bize de.
*
“Nefsini arındıran kurtuldu” ne kadar ferahlatıcı bir işaret...
Hayat, yolculuk...
Sende olanı didik didik arama yolculuğu...
Rabbimiz lütfu ile güzelleştirsin, yolculuğumuzu..
Yolda kaybolmadan (/kalbimiz körleşmeden)…
.
Gülşah Aslı, dikGAZETE.com