‘Unutursun diye çok korkuyorum’

Ali Mevlüt Kaya

5 yıl önce

Yazının başlığına bakıp da, edebiyat ya da aşk yazısı filan zannetmeyin!

Edebiyat yazıları yazabilirsiniz ama ‘aşk kağıda yazılmıyor’ Veronica, Honoria, Julie, El-Uhre, Leyla ve de Mihriban!..

Doktorum kullandığım hapı değiştirip yeni hap yazdığı ve benim o hapı içmeye başladığımdan beri bende acayip unutkanlık başladı! 

Hem ‘Unutursun diye çok korkuyorum’ hem de bir gün kendimi de bir yerde unutacağım diye çok korkuyorum!..

Lakin bir taraftan unutkanlık, diğer taraftan roman için düşündüğüm ‘kafası kırık’ bir kahramanı yaşamaya başladıktan sonra da işler iyice sarpa sardı!..

Hatta hafta içi ‘WhatsApp’tan arkadaşım Fazlı’ya yazıyorum diye ‘Ulvi Abimiz’e (Alacakaptan) yazmışım ki, çok sonra farkına vardım. ‘Ulvi Abi’yi yeterince üzmüşler zaten… Ben de üzmeyeyim diye gecenin bir vakti aradım ve durumu izah ettim. Sesim müsait olsa bir de türkü söyleyecektim ama kısıktı!.. Ve yaşadığım kahramandan dolayı, kafam da kırıktı!..

Hürmetler Abi…

Bu unutkanlıkta kafamı sürekli meşgul eden bir durum var ki; hakikaten çok üzülüyorum…

Geçmişte ‘Yeganehaber’ ve ‘İzdiham’da da bu hususta üzüntümü belirtip, birkaç defa yazmıştım ama şimdi daha ileri gittiler!

O zaman; “Konunun uzmanı olan, olmayan hatta İslâm üzerine konuşacak bilgisi olmasa da sırıtıp, sesini farklılaştırarak ahkâm kesen kimisi kadrolu, kimisi sözleşmeli, genel itibariyle banknot ağırlıklı iş yapan profesyonel Müslümanlar; bazen şarkılar eşliğinde, bazen şaklabanlıklar, bazen (Ramazan ayında) iftarda bir kanalda, sahurda başka kanalda ve en önemlisi aynı konuda farklı şeyler söyleyerek bir ay boyunca arzı endam ediyorlar!..

Mesela; “Mesnevi Kur’an tefsiridir” diyen bir zat, ‘Orhan Gencebay’vari tasavvufî takılırken; tuvalet kuyruğunda bekleyen ve bir an önce oyuna dönmek için acelesi olan çocuklar gibi, oturduğu yerde durmadan sağa sola kaykılan ve ismi cezbedici gelen herkesi ‘sahabe efendilerimizden’ diye anlatan da; Ferdi Tayfur’vari takılırken; ‘Son Sabah’ veya ‘Batan Güneş’ten Ferdi Tayfur rolü kaparak, gözyaşı dökmekte!..

Bir diğeri de; İbrahim Tatlıses’in filmlerinden o kadar etkilenmiş olmalı ki; Tatlıses’in filmlerde yazın en sıcak günlerinde palto giyip, kaşkol takmasına öykünerek, bu mevsimde ağzını yüzünü kaşkolla sarmış, ‘Seni yakacaklar benim yerime’ havasında, cami önünü film seti zannederek konuşuyor!” diye yazmıştık!

Bugün ise, kendilerini fetva makamı görüp, birilerinin katlinin vacip olduğu hükmü verenler ile ‘öldükten sonraki sesler’ başlığıyla, ‘cenaze yıkanırken, kefenlenirken, mezara giderken gökten gelen sesler’den sonra, ölen kimseyi insanlar kabrinde yalnız bırakıp gittikten sonra, Yüce Allah şöyle buyuracak: “Ey kulum, şimdi tek başına yalnız kaldın. Herkes, seni bu kabir karanlığında bırakıp gitti. Halbuki sen onlar için bana karşı gelmiştin!” şeklinde sosyal medyada, orada-burada paylaşımların yanı sıra (İslami tüm kaynaklarda, cennete gidenlerin Allah’ın cemalini görebileceği yazarken)

Ki; ölen kişi mezara konulduğu zaman sorgu melekleri, ‘Kimin kulusun? Kimin ümmetisin? Hangi mezhep(!)tensin? sualleri sorulacağının (sorular mahşer günü sorulacak, hesaplar görülecek) yazılıp-çizilmesi yetmezmiş gibi; çok izlenen bir dizide de, Kur’an-ı Kerim’den, Hazreti Peygamber ile Hazreti Ebu Bekir’in bir mağarada yaşadıkları; “Eğer siz O’na yardım etmezseniz, inkâr edenler O’nu iki kişiden biri olarak (Mekke’den) çıkardıkları zaman, O’na bizzat Allah yardım etmişti. Hani onlar mağarada bulundukları bir sırada arkadaşına şöyle diyordu: “Tasalanma, Allah bizimle!" Bunun üzerine Allah O’na sükûnet indirdi ve sizin görmediğiniz askerlerle destekledi; inanmayanların sözünü alçalttı. Yüce olan yalnız Allah'ın sözüdür. Allah daima üstündür, hüküm ve hikmet sahibidir” ayetini, sanki ayet değil de, cahiliye döneminde Mekkeli şairlerin şiir okudukları görüntüyle; güvercinden, örümcekten dem vurarak anlattı ki; Müslüman olmayanı bilmiyorum fakat Kur’an’dan habersiz bir Müslüman izlemişse, anlatıcının rolünden ve abartılı tavırlarından gıcık almıştır!

Ayrıca kafalarda da ayetle ilgili şöyle bir istifham oluşmuştur: “Bunun üzerine Allah O’na sükûnet indirdi ve sizin görmediğiniz askerlerle destekledi…”  

Ayette güvercin ve örümcek geçmemesine rağmen; Allah’ın, “Sizin görmediğiniz askerler…” kelamının mealini, bu coşkulu (!) zatın gazıyla müşriklerin gördüğü güvercin ve örümcek olarak algılayabilir miyiz?!

İslâm bu artistlikten uzaktır!.. 

Siyonist Yahudiler; “Türkiye’deki 72 tarikatı biz kurduk!” diyesiymiş!..

Bunlarla birlikte günümüzde İslam’ı; “Ateşe dayanıklı kefen… Peygamberi rüyada gösteren terlik” satışı, kediciklerle dans, Abdülkadir Geylani’nin tavuğu diriltmesi, Azrail'e fırça (!) atması, Nakşibendi Tarikatı’nın Halidi kolundan bir kişi ölünce, hesap meleklerinin onu sorgudan muaf tutup, kolundan kavrayıp uçurarak direkt cennete götürmesi ve şeyhlerin Allah'a din (!) öğretmesi gibi hurafelerden ibaret olduğunu gerçek gibi anlatanların el üstünde tutulduğu bir yerde, Yahudilerin de “Türkiye’deki 72 tarikatı biz kurduk!” demesi gayet tutarlı bir söylemdir!..

.

Ali Mevlüt Kaya, dikGAZETE.com

Twitter: @alimevlutkaya

YAZARIN DİĞER YAZILARI