Üniversiteye giriş sınavlarının açıklanmasından sonra, alınan puanlara göre bölüm tercihleri için süreç işlemeye başladı.
Bu tercihler arasında engelliler ve spor önemli bir yer tutmaktadır. Ülke nüfusunun yüzde 12’sini oluşturan dilimin karşılık geldiği kişi sayısı düşünüldüğünde, gerek eğitmen gerekse eğitim alacak olan öğrenci sayısı bakımından konu daha da hassasiyet taşımaktadır!
Engeli bulunan öğrencilerin hareket ve egzersiz yapabilmeleri için, eğitmenlerin eğitilmesi önem taşımaktadır.
Daha önceki yazılarımızda da vurgu yaptığımız gibi, hayat boyu devam edecek olan fiziksel aktivitenin önemini günlük hayatta da görmekteyiz.
Çocuk, genç ve yaşlı, her yaşa hitap eden ve ömür boyu süren hizmet sektöründe, bir uzvu olmayan ve uzvunu tam kullanamayan bireylerin, fiziksel olduğu kadar ruhsal açıdan zinde bir şekilde sosyal hayatın içinde yer almaları adına, eğitim ve aktivite büyük değer taşımaktadır.
Peki, önemine vurgu yaptığımız sürecin eğitmenleri nerede ve nasıl yetişecek? Devam edelim…
ENGELLİLER BÖLÜMÜNÜN SPOR KARİYER PLANLAMASINDAKİ ÖNEMİ…
Üniversitenin Beden Eğitimi ve Spor Bölümünden mezun ve 30 yıla yakın bir sürede sporun içerisinde aktif görev alan bir kişi olarak, bugün hangi bölümün kariyer planlaması açısından önem taşıdığını kestirebilmek mümkün, elhamdülillah.
O bölümlerin en önemli aşamasını, son yıllarda artış gösteren Engelliler ve Spor Bölümleri oluşturmaktadır.
Üniversitelerin Beden Eğitimi ve Spor Bölümlerinin, tarihi sürecine bağlı mezun sayısına baktığımızda, herkesin Beden Eğitimi Öğretmeni, Antrenör, Spor Yöneticiliği ve Rekreasyon mezunu olduğu süreçte, bu bölümlerin yenileri arasına eklenen Engelliler için Egzersiz ve Spor Bölümlerinden mezun olmak, kişiye ayrıcalıklı bir kimlik kazandırmaktadır.
Bilimsel çalışmalardan, yazılı çalışmaktan daha çok, uygulamalı eğitimin daha etkili olduğu sonuçlarını görmekteyiz.
Bu bağlamdan hareketle YÖK onayının neticesinde sırasıyla Malatya İnönü, Muş Alparslan Üniversitesi, Gelişim Üniversitesi ve geçtiğimiz yıl ise Rumeli Üniversitesi, bu yıl da İstanbul Üniversitesi’nin Spor Bilimleri Fakültesi bünyelerinde Engelliler ve Spor Bölümlerinin açılma sürecine imza atanlar, şahsımız ve kamuoyunun tebrik ve takdirini kazandı.
Engelsiz bir hayatın gereği, konusunda uzman eğitimlere ihtiyaç duyulduğu için, bu tür bölümlerin yer aldığı üniversite sayısının çoğalması umudunu taşıyoruz.
Dileriz Yükseköğretim Kurulu’nun (YÖK) yeni Başkanı sayın Erol Özvar, Engelli ve Spor Bölümlerinin açılması için, kendilerine yapılan kurumsal başvuranları olumlu karşılayarak, engelli bireylerin eğitimine büyük katkı sağlanmış olur.
Tüm bu araştırmalarımızdan, Beden Eğitimi Bölümlerini tercih edecek üniversite öğrencisi adaylar için, Engellilerde Egzersiz ve Spor Eğitimi Bölümleri, sporda kariyer edinme ve iş istihdamı için önem taşıyacaktır, sonucu çıkarılabilir…
ÖZEL YETENEK SINAVLARI VE ENGELLİ BİREYLER…
Engelli bireyler için, özel yetenekli öğrenci olan üniversitelerin hazırlamış oldukları sınav şekli, bir başka önem taşıyan konu.
Zaman zaman bilgilerine başvurduğumuz Malatya İnönü Üniversitesi Engellilerde Egzersiz ve Spor Eğitimi Bölüm Başkanı Doç. Dr. Mehmet Ilkım hocamızın bu husustaki düşünceleri büyük önem taşımaktadır.
Sayın Ilkım, YKS sonuçlarının açıklanmasıyla birlikte ülke genelinde özel yetenek ile öğrenci alan üniversitelerin sınav takvimlerini bir bir açıklamaya başladığına değinerek, şunları söyledi;
“Özel yetenek sınavlarını merakla takip edenler arasında kuşkusuz engelli öğrencilerimiz de bulunmaktadır.
YÖK mevzuatına göre özel yetenekle öğrenci alan programlar yüzde 10 engelli kontenjanı ilan etmek zorundadırlar.
Beden Eğitimi ve spor bölümlerinden yola çıkacak olursak yıl içerisinde çok farklı uygulamalar ile karşı karşıya kalabiliyoruz.
Sözgelimi yüzde 10’luk kontenjanı engelli bireylerin lehine kullanıp değerlendiren üniversiteler olduğu gibi, çeşitli bahanelerle sınavı zorlaştırıp söz konusu programlara öğrenci almayan üniversiteler de bulunmaktadır.
Bu karmaşıklık aileleri ve adayları zor durumda bırakmaktadır. Tabiri caizse denizde geçen engelli bireyler dereye takılıyorlar.
Engelli bireylere yönelik toplumsal farkındalığın yüksek olmasını beklediğimiz bu dönemlerde sırf bizi uğraştırmasın diye uygulamaları zorlaştırdığımızda farklı negatif sonuçlar karşımıza çıkabilmektedir.
Engelli bireylerin toplam nüfusa olan oranı ortalama yüzde 12’dir.
Bu oranı en az 3 kişilik çekirdek ailesi ile çarptığımızda bu oran yüzde 35’leri bulmaktadır. Bu haliyle ülkedeki her 3 kişiden biri bu durumdan doğrudan etkilenmektedir.”
Dileriz, yılların beraberinde getirdiği bilgi, birikim ve tecrübenin bir yansıması olan bu tür açıklamalar dikkate alınarak, bir yandan Spor Bilimleri Fakültelerinde Engelli Bölümleri yaygınlaşır, diğer yandan toplumda “engelli” olarak tanımlanan özel gereksinimli bireylerin, üniversiteli olmaları için gerekli hassasiyet gösterilir. Çünkü toplumsal barışın yolu, iyi insan olmaktan, iyi insan olmanın yolu ise iyi bir eğitim ve öğretimden geçmektedir…
.
Ahmet Gülümseyen, dikGAZETE.com