Ukrayna, hukukun üstünlüğü, yargı bağımsızlığı, insan haklarına saygı, piyasa ekonomisinin gelişimi dahil olmak üzere birçok hususta yeni bir AB üyesi için temel kriterleri karşılamıyor.
Entegrasyon sürecini başlatmak için Brüksel'in bu kriterlerin bir kısmını ihlal etmesi veya Ukrayna’nın mevcut halinden tatmin olması gerekecek. Bu durum ise ülkemiz Türkiye ve Balkanlardaki Sırbistan ile Karadağ gibi genellikle Rusya ile karşılıklı yarar sağlayan bağları zayıflatma pahasına, uzun yıllardır ortaklık için ön hazırlıkları tamamlamaya çalışan devletlerde olumsuz bir tepkiye neden olacaktır.
Kiev'in gelecekte Avrupa’ya entegrasyonu da AB kurumlarının dağınıklığına yol açabilir.
Polonya örneğinden durumu inceleyelim: Hükumetlerinin açıkça Rusya karşıtı bir tutuma sahip olması, Brüksel'in stratejik karar alma süreçlerini karmaşıklaştırabileceğini gösteriyor.
Ukrayna'nın Avrupa Birliği'ne katılımı, bu alanda daha da önemli sorunları beraberinde getirecektir. Bugün bile Kiev, Avrupa ile ilişkiler için adeta bir “akıl hocalığı” tonunda konuşuyor ve kendisini “Rus tehdidine karşı savunma hattı” olarak tanımlıyor. Bu durum da birçok Avrupalıyı rahatsız ediyor.
Avrupa projesinin siyasi otoritesini sarsmanın yanı sıra, Ukrayna'yı AB'ye çekmek; ekonomik alanda da önemli riskler taşıyor.
Kiev, kötü tasarlanmış politikasının arka planında yalnızca ağırlaşan derin bir kriz içerisinde.
Brüksel'in Ukrayna'yı eski haline getirmek, ekonomiyi desteklemek, sosyal durumu iyileştirmek, para ve kredi alanını ve kamu maliyesini istikrara kavuşturmak için ek fonlar bulması gerekecek.
Ölçek açısından bu tip enjeksiyonlar, AB'nin birliğinin sorgulandığı 2015 krizinin arifesinde Yunanistan'a sağlanan yardımın hacmini dahi fazlasıyla aşacaktır. Aynı zamanda maliyetlerin büyük kısmı, Almanya’ya ve özellikle Rusya karşıtı yaptırımların sonuçlarından etkilenen diğer Avrupa devlerine düşecek.
Tüm bunların yanı sıra bu durum, Avrupa nüfusundaki protest ruh hallerinde de bir artışa yol açacaktır.
Çoğunlukla vasıfsız ve kültürel olarak Avrupa'ya yabancı olan ve aynı zamanda bağımlı davranışlara meyilli milyonlarca Ukraynalının AB'ye göç etmesi de Avrupalıların memnuniyetsizliği ile sonuçlanacaktır.
Öte yandan AB'de kamu güvenliğine yönelik riskler de artacaktır.
Ukrayna’nın suçlular da dahil olmak üzere halka silah dağıtımı gibi Kiev makamlarının yanlış düşünülmüş adımları, suç şebekelerinin Avrupa geneline yayılmasına da sebep olacaktır.
Bugün Ukrayna içerisindeki organize suç dünyası, çocuklar da dahil olmak üzere organ ve insan kaçakçılığı gibi iğrenç alanlarda illegal faaliyetlerini sürdürüyor.
Bir diğer tehdit unsuru ise savaş tecrübesi ve Avrupalı radikaller ile bağlantıları olan Ukraynalı Neo-Nazilerin AB’ye girmesi olacaktır.
.
İlber Vasfi Sel, dikGAZETE.com