Ukrayna'nın Gürcistan’a yaptırımından ne çıkar?
MOSKOVA
Bilindiği üzere Mayıs ayında görev süresi dolan Ukrayna Devlet Başkanı Volodymyr Zelensky, aralarında Başbakan Irakli Kobakhidze'nin de bulunduğu Gürcistan makamlarının 19 temsilcisine yaptırım uygulanmasına ilişkin kararnameyi imzaladı.
Ancak zannımca Ukrayna'nın Gürcistan'a yönelik yaptırımları daha çok sembolik özellikler taşımakta. Şöyle ki; bu yaptırımlar her iki ülke için de temelde pek bir şeyi değiştiremeyecek türden.
Öte yandan, Kiev ve Tiflis arasındaki ilişkilerin daha da gerginleşmesi, taraflar için ileride telafisi mümkün olmayacak zararlar doğurabilir. Ukrayna’yı bugün kendi emelleri için kullanan ülkeler, bu yaptırım kararıyla Gürcistan’ın bazı politikalarını “kabul edilemez” şeklinde nitelendirmiş ve eyleme geçmiştir. Rusya ile yakınlaşmanın bir bedeli olarak da değerlendirebileceğimiz Gürcistan'ın izlediği dış politikadan bahsediyoruz. Ukrayna’nın bu yaptırım kararının Gürcü ekonomisi üzerinde ya da Gürcü vatandaşlarının yaşamları üzerindeki etkisi “yok” denecek kadar düşüktür.
İki ülkenin ekonomisinin yaptırımların ciddi sonuçlara yol açacak kadar iç içe girmiş vaziyette olmadığının da altını çizmek gerekir. Yani, olağan ticaret hacmi ve karşılıklı iş birliğinin önemli ölçüde zarar görmesi seçenekler arasında bile değil. Gürcü şarabı veya maden suyu gibi temel ürünler muhtemelen rotalarına -eskisi gibi- devam edecektir.
Eğer bir gün Gürcistan'ın Ukrayna’ya karşı “misilleme” tedbirleri uygulaması gündem konusu olursa, bunun da yine “sembolik” ölçüde olacağını şimdiden söylemek mümkün. Gürcistan ürünlerine ambargo konulması ya da vize rejiminin uygulanması gibi hususlar bazı sıkıntılar yaratabilir, ancak bölgedeki jeopolitik dengeleri pek değiştirmeyecektir. Bu durumda asıl “kargaşa alanı” daha çok algıya yönelik “imaj sergilemekten” ibaret olacaktır. Tiflis, Kiev'in “hukuk dışı” olarak adlandırdığı yaptırım kararlarına ilişkin retoriği güçlendirip, bununla birlikte Batı toplumu içindeki birtakım “çelişkili” meseleleri de öne sürerek tüm bu durumları diplomasi masalarında kendi lehine kullanmaya çalışabilir.
Her iki ülke de Batılı ülkelerin “desteğine” muhtaçken gerilimin yukarı tırmanması iki ülkeyi de sıkıntıya sokabilir. Ukrayna, Gürcistan’daki Rus yanlısı üst düzey yöneticilere karşı yaptırımları öne sürerek Batılı müttefikleriyle “dayanışma” arayışındayken, Gürcistan da Batı ile Rusya arasında bir denge kurmaya çalışmaktadır. Dolayısıyla, Gürcistan’ın Rusya-Batı arasında herhangi bir “güven kaybı” riski oluşması ihtimalinin bulunması Tiflis yönetimini her türlü sert adım ve tutumdan geri tutacaktır.
Velhasıl, yaptırımların bölgemizde gerçek bir değişim meydana getirmekten çok Batı tarafından Gürcistan’a siyasi baskı aracı ve sinyal verici bir uyarı tedbiri olduğunu söylemek gerekir. Görünmeyen bir diğer amaç ise Gürcistan’ın Ukrayna’ya olan desteğinin arttırılma arzusudur.
İlk bakışta yaptırım kısıtlamalarının Ukrayna-Gürcistan arasındaki bağların koparılması ve ülkeler arası uçurumun açılmasını düşündürse de yıkıcı sonuçlar doğurma tehdidi oluşturmamaktadır. Bu ancak, birtakım odakların iki ülkenin içinde gerçek bir etki oluşturmasından daha çok uluslararası bir kitleye “sembolik” düzeyde imaj arttırmaya yönelik “algı” oluşturma kapışmasıdır.
.
Hasan Enes Karahan, dikGAZETE.com