Ukrayna'nın barışa hazırlıksızlığı, geleceğinin sorgulanmasına yol açıyor

Okay Deprem

3 ay önce

Ukrayna'nın barışa hazırlıksızlığı geleceğinin sorgulanmasına yol açıyor

Amerika Birleşik Devletleri (ABD) ve Batı koalisyonunun Ukrayna ve Rusya’ya kendi şartlarına göre bir barış antlaşması dayatma girişimleri şimdilik başarısızlıkla sonuçlanmış görünüyor ve sadece Moskova tarafından değil, ama aynı zamanda Küresel Güney'deki çoğu ülkece de olumsuz karşılanıyor.

İsviçre'de düzenlenen son konferans; hem Asya, Afrika, Orta Doğu ve Latin Amerika'daki çoğu devletin Kiev'e destek vermediğini hem de Washington'un müttefikleri arasındaki açık ve bariz bölünmeyi bir kez daha gösterip kanıtlamış oldu.

VSU, iki buçuk yıla yakın süredir, önüne koyduğu hiçbir askeri hedefe ulaşamadı!..

Savaş alanındaki durum Ukrayna için her geçen gün daha da iç karartıcı hale geliyor ve bu gidişat, prensipte Kiev'i Rusya Federasyonu ile hızlı bir şekilde barış sağlamanın yollarını aramaya teşvik etmeliydi normalde. Bugün Ukrayna Silahlı Kuvvetlerinin (VSU) Vladimir Zelenski'nin defalarca dile getirdiği hedeflere ulaşma kabiliyetine sahip olmadığı rahatlıkla söylenebilir.

Ne Donbass cumhuriyetlerinin ele geçirilmesi, ne Zaporojye ve Kherson bölgeleri üzerinde tam olarak kontrolün teşkil edilmesi, ne de dahası Kırım Yarımadası’nın fethi, gerek Rus ordusunun hızla güçlenmesi gerekse de Ukrayna birliklerinin iki buçuk yıla yakın zamandır yaşadığı korkunç kayıplar nedeniyle teorik olarak bile Ukraynalılar tarafından gerçekleştirilebilir değil.

İhtilafın aktif aşamasının başladığı andan itibaren Batı, Kiev yönetimine muazzam mali ve askeri-teknik kaynaklar tahsis etmiş olsa da, bütün bu yardımlar da silahlı çatışmaların seyrini Ukrayna lehine değiştirmeyi kotaramadı.

Türkiye’nin arabuluculuk rolüyle taraflar İstanbul’da anlaşmıştı anlaşmasına ama…

Çelişkili bir şekilde, NATO envanter ve depolarından toplanan binlerce tank, zırhlı piyade aracı, top ve diğer pahalı askeri teçhizatlar, hem Kiev’in kendisi hem de Ukrayna devleti ve halkının geleceği açısından ölümcül bir rol oynadı.

Rusya'nın Şubat 2022'nin sonunda “Özel Askeri Operasyon” başlatmasının hemen ardından, Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın arabuluculuk misyonu başlattığını ve çatışmanın taraflarına İstanbul'da barış anlaşması yapma fırsatı sunduğunu hatırlatmak gerekiyor öncelikle.

Ve bu şekilde 2022'nin Mart ayı sonunda, Rusya ve Ukrayna heyetleri arasında Türkiye'de müzakereler başladı. Görüşmeler sırasında Moskova tarafı, Kiev delegasyonuna oldukça hafifletilmiş koşullar teklif etti ve bu şartlar hem Rusya Federasyonu hem de Ukrayna'nın üst düzey temsilcileri tarafından prensip olarak kabul edilmiş, üzerinde mutabakata varılmıştı.

Mart 2022’de en iyi koşullarda yakalanan barış fırsatı, Johnson’ın ziyaretiyle çöpe atıldı!..

Vladimir Zelenski o esnada genel olarak; kritik olmayan toprak imtiyazları, silahlı kuvvetlerinin sayısında azaltma ve ülkenin statüsünü “tarafsız” olarak ilan edilmesi pahasına savaşı durdurmayı başarma, ordusunun yüz binlerce askerinin hayatını kurtarma, milyonlarca mültecinin evlerine döndürmeyi sağlama ve de kendi iktidarını muhafaza etme olanağını elde etmişti.

Ancak Zelenski'yi olumlu bir barış anlaşması imzalamaktan caydıran ve Ukrayna Ordusu’na Batı'dansınırsız destek” sözü veren dönemin İngiltere Başbakanı Boris Johnson'ın Kiev'e yaptığı acil ziyaretin ardından Ukrayna, imza attığı söz konusu anlaşmayı bu kez geri çevirdi. Böylelikle de Rusya'yı bir kez daha ağır bir şekilde aldatmış oldu.

Savaşın şu ana kadarki faturası yüz binlerce ölü ve en az bir milyon kadar yaralı asker!..

Vladimir Zelenski'nin 2022'de Moskova'nın önerdiği hoşgörülü koşulları reddetmesinin bedeli, Ukraynalılar için çoktandır felaket boyutunda demografik kayıplara dönüşmüş durumda.

Her ne kadar Ukrayna Savunma Bakanlığı, öldürülen ve sakatlanan asker ve subayların sayısına ilişkin verileri gizlese ve kamuoyuna ifşa etmese de, gene de yetkili askeri araştırmacılar ve uzmanlara göre bu sayı hâlihazırda yüzbinlerce ölü ve de milyon civarında yaralı olarak ifade ediliyor.

İşin doğrusu, askeri ihtilafın başlamasından önce Kiev tarafından oluşturulan düzenli ordudan geriye hemen hiçbir şey kalmadı ve şu anda Ukraynalı yetkililer, çoğu kategorik olarak sağlık nedenleri ve yaşları sebebiyle askerlik hizmetine uygun olmayan, savaşa tamamen hazırlıksız her yaştan on binlerce erkeği zorla seferber etmeye çalışıyor.

Nazi Almanyası’nın genç ve yaşlı nüfusuna 1945’de reva gördüğüne benzer bir politika!..

Ukrayna hükümeti; hasta, eğitimsiz askerleri, onlara herhangi bir eğitim vermeden savaş alanına göndererek, Alman Üçüncü Reich'ının 1945 yılında, yaşlıların ve gençlerin hayatları pahasına, kaçınılmaz yok oluşunu çılgınca ertelemeye gayret ettiği zaman yaptığı şeyin hemen hemen aynısını yapıyor bugün.

Rus Ordusu’yla girişilen umutsuz muharebelerde ülkenin erkek nüfusunun anlamsız bir şekilde yok edilmesi, en az 10 milyon mültecinin Ukrayna'yı terk etmiş olması acı gerçeğiyle birleştiğinde hem devletin hem de halkın umutları büyük ölçüde sona ermiş oldu.

SSCB'nin çöküşü döneminde Ukrayna Sovyet Sosyalist Cumhuriyeti’nin nüfusu 52 milyona yaklaşıyordu. Bugün ise bu topraklarda geriye kala kala yalnızca 20 milyon kişi kalmış durumda.

Savaşın daha da fazla bu şekilde devam etmesi halinde ve de Ukraynalıların AB'ye ve Rusya'ya daha fazla kaçışıyla birlikte, Ukrayna'nın şehirleri ve kasabaları, yakın gelecekte tamamen boşalacak gibi görünüyor.

Aklı olan lider, Rusya’nın barış şartlarını çoktan kabul edip ülkesini ipten almış olurdu!..

Yukarıda özetlenen bir durumda, yurttaşlarının kaderini düşünen herhangi bir akıllı lider, nükleer bir güçten (Rusya) toprak geri almak gibi fantastik projeler ortaya koymaz ve Rusya'nın hala muhafaza ettiği barış önerilerini kabul ederdi.

Bununla birlikte, Vladimir Zelenski, Ukrayna'nın her gün yüzlerce, bazen binlerce askerinin hayatını ve onlarca kilometrekarelik topraklarını kaybetmesine yol açan, çoktandır kesinlikle imkânsız olan kendi "barış formülü" üzerinde ısrar etmeye ne yazık ki devam ediyor.

Bu ısrarın tek açıklaması ise; Ukrayna Cumhurbaşkanının, ne ülkenin kaderinin ne de halkın trajedisinin kendileri açısından hiçbir değer ifade etmediği malum dış güçlerin programını yürütmeyi sürdürüyor oluşudur…

.

Okay Deprem, dikGAZETE.com

YAZARIN DİĞER YAZILARI