Gerçeğin, sırların peşindeyiz.
Ve bu uğurda yalan atabiliriz. -Gözler yukarıda emoji-
Sonsuz bir denizde bir çocuk, hayatta kalabilir ama bir yetişkin kalamaz.
Çünkü yetişkinin anlatım ihtiyacı vardır ama çocukların yoktur.
Çocuk, olanı kabul eden yapısıyla aslında bize hayatta kalmayı da öğretir.
Ama tutunduğu yetişkinin, ona tutunduğunu da bilmez.
Ne tuhaf gergef...
“Siz bilmezsiniz, size anlatmak da istemem”
Büyük laf büyük dize.
Yanlış anlama “ama” ile başlayan cümlelerin alt yapısı da fenadır.
Mesela…
Eveleyip geveleyip sadede gelemeyenlerin kıvranışı da…
Çok laf edip, çok mesaj verdiğini düşünen ve idare ettiğini sananların idare edilişi de.
Çok sevip ayrılmışların hiç için dövünüşü, “çok huzurluyum” diyenin huzursuzluğu gibi bir şey.
“Seni uyarmıştım” sözü de fenadır örneğin.
“Ruhumu daraltıyorsun” diyemediklerimize gülümseyişimiz de..
Anlamazlar da hani daha da fena.
“Gönlümde şenliğin söndü” en ağırıdır belki de…
Hal diliyle, ruh diliyle...
Buradan-ora kaç tutar?
Tutunamamak kök salmışlara münhasırdır.
Hep köklerinden söküleceği korkusuyla tutunmaya çalışmak, elbette tutunamamaktır.
Olmuş olanın olma ihtimali nasıl bir tehdit olabilir!
Bu uğurda sıkı sıkı tutunmak kaç kere tutunamamaktır!
Bıraktığınız size tutunabilir.
Kendinizi başka türlü ifade edemediğinizde tutunmuş olmazsınız.
Hadise, tutturmaktır.
İlle de böyle diye değil, ihtimalen atışları…
Tahmini zorlukları değil, yeni kolaylıkları…
Denenmemişin korkusundan sıyrılıp…
Bilinenden kaçmadan…
Tutunmak içgüdüseldir.
Tutturmak düpedüz cesaret.
Dil ile ikrar, kalp ile niyet.
Her şey yittiği için bizi yanıltmayacak olana tutunmak isteriz.
Simülasyon burada başlar.
Sadece başkaları haksız olduğunuzu söylediğinde haklı olduğunuza inanıyorsanız…
Tutunmak, arkasına sığınılmaz aşikar bir ortada oluştur.
İtham etmez ve varlığını, tehlikeler var diye sürdürmez.
Vardır.
Sıkı sıkıya oradadır.
Tutunmanızı bekler…
Bu elimize tutuşturulmuş inançla kaç adım atabilir, kaç zaman sonra tıkandığımızı keşfederiz bilmiyorum.
Lakin sabit kalmasını istediğiniz her şeyin dönüşeceğini bilmemeniz sizin biçareliğinizdir.
Biçareler naiftir… Yazıktır.
Unutulmaya yüz tutacağını bilenin tutunması gibi…
Uzak tutulur.
Maya tutulur.
Sıcak…
Yas…
Dil…
Oruç tutulur.
Hiç tutunamayanlarla tutunanlar bir olur mu!
Yüz tutar, ölüm tutar…
Tutulmak vardır ki bir de…
Harekete aşık, sıraya saygılı, kadere meftun…
Hayat çok güzel…
Allah muhafaza.
.
Arzu Leyal, dikGAZETE.com