?>

Türkiye ve yol ayrımı

Mustafa Aygül

3 yıl önce

Kemal Tahir, “Yol Ayrımı” adlı romanında Kurtuluş Savaşı’nın ardından yaşanan dönemi, harpten zafer ile çıkmış bir milletin demokrasiye doğru atılan adımlarının zorluklarını konu edinmiştir.

Birçok kere çeşitli yol ayrımlarından geçti bu ülke. 

Hem içte, hem dışta…

Şimdi dışarda yeni bir yol ayrımının tam da ortasındayız.

Sınırlarımızın dört bir yanını saranlar, içerde onların maşalığını yapanlar ve daha fazlası, gözlerini bu ülkenin toprak bütünlüğüne ve bekasına dikmiş haldeler. 

Dündar Taşer’in dediği gibi: “biz otağımızı sırtlanların yolu üzerine kurmuşuz.” İşte bu yolda sırtlan da olur, tilki de olur, çakal da… 

Bize düşen, yolumuzdan ve etrafımızdan pislikleri arındırarak, devletimizi muhafaza etmek.

Öyle bir vakte erdik ki birbirlerine düşman pozu kesenler, bizim karşımıza geçince yüzlerinden dost gülücüklerini eksik etmiyorlar.

Suriye’de “Arz-u Mevud”un bir ayağını daha tamamlamaya çalışanlar, İdlip’te ve Doğu Fırat’ta farklı bayraklar altında tek bir amaca hizmet ederek karşımıza dikiliyorlar. 

Bunların düşmanlığı da karşılarına Türkiye çıkana kadar sürüyor.

İdlip’i kana bulayarak ülkemize 3 milyon Suriyeli mülteci yollamaya çalışanlarla, Doğu Fırat’ta teröristleri silahlandırarak ülkemizi parçalamaya ant içenler aynı yolun yolcusudur; yoktur birbirlerinden farkları.

Dikkat edin Türkiye ne vakit Suriye’de varlığını korumaya çalışsa Doğu Fırat’ın muhafızları, bizi İdlip’in muhafızlarının kucaklarına itiyorlar. Onlar da bizim, kendilerine mecbur olduğumuzu düşünüp, durumdan istifade ederek üzerimize daha fazla saldırıyorlar.

Muhakkak ki Türkiye’nin bölgede sadece “soft power” (yumuşak güç) pozisyonunda duracağını  sanıyorlar. 

Oysa Türkiye,soft power” pozisyonundan, “hard power” (sert güç) pozisyonuna geçtiğini Suriye’de, Irak’ta, Karabağ’da, Libya’da, Doğu Akdeniz’de gösterdi. 

Ne Türkiye, zamane Türkiyesi, ne de dünya zamane dünyası.

Madem yeni bir dünya kurulacak ve bunun bedeli kanla-canla ödenecek, Türkiye de ordusuyla, nüfusuyla, tarihi bağlarıyla, jeo-politikası ve jeo stratejisiyle bu dünyada yerini alacaktır, gerekirse kanla-canla! 

Sözümüze inanmayanlar güncellenen angajman kurallarımıza baksınlar, orada birçok mesaj, açık ve net veriliyor.

Dar ve zor bir geçite girdik…

Cumhurbaşkanımız Sn. Recep Tayyip Erdoğan’ın, Putin ile Soçi’de görüşmesinin öncesinde Ruslar yine İdlip hattının ısı derecesini yükseltmeye başladılar. 

Türk Silahlı Kuvvetlerimizin bölgede bulunan askeri üslerinin yakınlarındaki noktalara yoğun bombalı saldırılar gerçekleştirdiler.

Durmaya da niyetleri yok!..

Ruslar, sadece İdlip’te değil Fırat hattının bazı bölgelerinde de ABD destekli YPG’ye destek çıkıyorlar. 

Hani bunlar birbirlerine düşmandı ya, hayır bunlar sadece düşman kardeşlerdir! 

Söz konusu Türkiye olunca aynı safta buluşmasını bilirler.

Washington’dan bu hafta Türkiye’ye gelen ‘yaptırım’ açıklamalarını da Suriye meselesinden bağımsız düşünmemek gerekir. 

Bir yanda savaş çığırtkanlıkları, diğer tarafta ekonomik ambargo tehditleri!..

Bin yıllık bitmeyen savaş, büyüyerek devam ediyor, biz de bin yıldır olduğu gibi hak ve batıl savaşında hak yolunda durmaya devam edeceğiz. 

Gelin, yüce ve şanlı Hilal’in altında bir ve bütün olarak milletçe toplanalım, ne kadar güçlü olacağımızı ve nasıl kazanacağımızı göreceksiniz…

.

Mustafa Aygül, dikGAZETE.com

YAZARIN DİĞER YAZILARI