Türkiye, İsveç ve Finlandiya’nın anlaşması dünyada yeni bir krizin kapısını aralayabilir

Erhan Altıparmak

2 yıl önce

MOSKOVA

İspanya’nın başkenti Madrid’de gerçekleşen zirvede TürkiyeNATO’ya katılmak isteyen Finlandiya ve İsveç’e “Yeşil ışık” yaktı. 

Ankara, daha önceki söylemlerinde kesinlikle Helsinki ve Stockholm’ün, terör ile arasına mesafe koymaması durumunda NATO’ya dahil olamayacağını vurguladı.

Ancak Madrid’deki zirvede, Helsinki ve Stockholm şu ana kadar teröre karşı herhangi bir çaba göstermezken Ankara’nın şartlarını kabul ederek Türkiye’yi ikna etmeyi başardı.

Yapılan ortak açıklamaya göre Finlandiya ve İsveçTürkiye’ye iadesini istediği terör listesindeki isimleri iade edecek. 42 kişinin kısa süre içerisinde Türkiye’ye iadesi beklenirken ayrıca NATO’ya katılma talebi olan bu ülkeler, terör örgütü PKK ile arasına mesafe koyacak.

10 maddelik ortak açıklamaya göre; Türkiye, bu zirveden başarı sağlamış görünüyor. Ancak pazarlıklarla NATO’nun kapılarını aralayan Finlandiya ve İsveçTürkiye’nin kaygılarını giderirken küresel bir kaygıya neden oluyor.

Öncelikle Finlandiya ve İsveçNATO’ya katılım başvurusu yaparken Rusya’nın güvenliğini tehdit etmeyeceklerini, ülkelerinde NATO tarafından yığınak yapılmayacağını duyurdu. Ancak Rusya ise bunun tam aksini iddia ediyor. 

NATODoğu Avrupa’daki askeri birliklerini güçlendirme kararı almışken Rusya’nın, Finlandiya ve İsveç kaygılarının çok da yersiz olmadığını belirtmek gerek.

Geçmiş dönemlere baktığımızda Finlandiya ve İsveç’in kendi topraklarında NATO’ya üye olmadan dahi askeri tatbikatlara izin verdiğini biliyoruz. Örneğin; Washington bu ülkelerde defalarca kez askeri tatbikatlar yaptı.

“NATO ile işbirliği” adı altında gerçekleşen askeri tatbikatlar, Rusya’yı kışkırtmaya yönelik tatbikatlardı. 

NATO, yine Rusya’nın kaygılarına rağmen Ukrayna’da askeri tatbikatlar yapmıştı. 

NATO gemilerinin Karadeniz’de, Ukrayna sularında defalarca geçişler yaptığını hatırlatmamıza gerek yok. Sonuçta Rusya, kendi güvenliğinin risk altında olduğunu savunarak Ukrayna’ya askeri operasyonlar başlattı.

Şimdi risk daha kuzeye taşınacak. 

Rusya Dışişleri Bakan Yardımcısı Sergey Ryabkov, “İsveç ve Finlandiya ile herhangi bir resmi karar alınmasa dahi burada güvenliğimizi yüzde 100 sağlayacağız” dedi. Daha önce de Rusya liderliği ve diplomatları aynı yönde açıklamalar yaptı.

Rusya’nın Ukrayna kaygılarından sonra başlayan askeri çatışmalardan ders almayan İsveç ve Finlandiya, maalesef yine Washington ve Brüksel’in “Oyununa” gelerek, bölgede çok derin bir krizin fitilini ateşleyebilir. Çünkü her ne olursa olsun Finlandiya ve İsveç’in, Rusya’ya tehdit oluşturacak adımlar atmayacağı yönündeki garantilerine rağmen NATO’nun bu ülke topraklarında askeri faaliyetlerini günden güne arttıracağına şahit olacağız. Çünkü NATO’nun, Rusya’yı çevreleme politikası, henüz başarıya ulaşmış değil. Tam çevreleme için Orta Asya da dahil olmak üzere, gelecekte daha büyük adımlar atılacağını düşünüyorum.

Ancak karşılıklı atılan tüm adımlar, global krizlere neden olur. 

Rusya’nın Ukrayna’daki askeri operasyonlarında Kiev tarafından dünya kamuoyu üzerine yapılan spekülasyonlar ve aldatmacalar aslında küresel gıda krizinin daha fazla hissedilmesine neden oldu. 

Covid-19 ile başlayan dünyadaki gıda krizinin tek sorumlusu Rusya gibi gösterilirken dünya kamuoyu Ukrayna’nın, Karadeniz’e döşediği ilkel mayınlardan bihaber kaldı. Hala limanlarda tutulan gemiler, Ukrayna’nın saldığı tehlikeler nedeniyle çıkış yapamazken bunun zararını da en fazla Türkiye hissetti.

Türkiye dahil, tüm batılı ülkelerin Ukrayna krizinden ders çıkarmaması ve Finlandiya ve İsveç’i, NATO’ya dahil etme çabaları gerçekten çok anlamsız. 

Rusya’nın yeniden kışkırtılmaya çalışıldığı çok açık. Kendi yetenekleriyle, üretim araçları ve doğal kaynaklarıyla oldukça Batı baskısını bertaraf eden Rusya’nın, Finlandiya ve İsveç kararlarına karşı da yine dik durmaya devam edeceğini düşünüyorum. 

Rusya’ya karşı uygulanan tüm Batı yaptırımlarına karşı Rusya’nın daha da güçlendiği çok açık. Sağlam temellere oturan Rusya’nın, Batı ülkelerinin dayatması altında kalmadan ekonomik reformlarını da daha net uygulayabildiğini de görüyoruz.

Küresel markaların ülke yöneticilerine uyguladığı baskılar aslında ülkelerin en büyük ekonomik programlarına dair sorun teşkil ediyordu. Bu sorunu ortadan kaldıran Rusya, yeni ekonomik programlarla bu baskılardan daha da güçlenerek çıkmayı başarıyor. Ancak batılı ülkeler, Rusya’ya zarar verme pahasına kendilerini zayıflatmaya devam ediyor.

Ayrıca Ukrayna’daki askeri operasyonların başında Rusya’nın biraz yıprandığı fakat hemen toparlanma sürecine girdiğini gördük.

Savaş taktiklerini değiştiren ve cephede görevlerini tam yerine getiren Rusya, sadece Ukrayna ordusuna karşı değil batılı ülkelerin gönderdiği paralı askerler ve silahlarına karşı da önemli başarılar sağladı.

Bu nedenle savaş yorgunluğuna girmeyen Rusya’nın olası Finlandiya ve İsveç’in NATO’ya tam üyelik kararlarına karşı kuzeyde mevzilerini güçlendireceğini, modern silahlar ile kendi güvenlik garantilerini sağlamaya çalışacağını düşünüyorum.

İşte bu andan itibaren dünyada yeni bir ekonomik krizin yanı sıra askeri bir krizin yaşanacağı ihtimali var.

Bu nedenle TürkiyeFinlandiya ve Helsinki’ye NATO üyeliği için yol açarken bölgede yeni bir krizin de kapısını araladı. Aynı şekilde Türkiye’nin kaygılarını gideren Finlandiya ve İsveç, NATO’ya katılım talepleriyle, dünyada yeni bir kriz için derin bir kaygıya neden oluyor.

.

Erhan Altıparmak, dikGAZETE.com

YAZARIN DİĞER YAZILARI