Türkiye’de genel kanı, Vladimir Putin'in başkanlığa devam edeceği yönünde
MOSKOVA
Rusya Federasyonu’nda başkanlık seçimleri yaklaşıyor. 15 ila 17 Mart tarihleri arasında, seçmenlerin üst üste tam üç gün boyunca oy verebilecekleri, tarihi seçimlerde Rusya’nın mevcut Devlet Başkanı Vladimir Putin bir kez daha aday.
Putin’in haricinde, parlamentonun alt kanadı Duma’da bir siyasi parti sayılmaz ise (Anayurt Partisi) her partinin bir başkan adayı hâlihazırda mevcut. 2000 yılından itibaren bir dönem haricinde (2008-2012, ki o zaman da başbakandı) sürekli devlet başkanlığı koltuğunda oturan Putin, bu seçimleri de kazanırsa şayet, ülkeyi tam 2030 yılına kadar yönetme hakkını elde etmiş olacak ve bu sayede Josef Stalin’in yaklaşık 30 yıllık iktidar rekorunu kırmış olacak.
Ne Rus ekonomisi çöktü, ne hayat standardı düştü ne de halk sokağa çıktı!
Türkiye basını ve medyası da Rusya’da yaklaşan başkanlık seçimlerini şimdiden yakından takip ediyor. Bazı gazetelerin köşe yazarları ve analistleri, Rus liderin bu seçimi de kazanmasının kuvvetle muhtemel olduğunu yazıyorlar.
İlgili gazeteciler, buna ilişkin olarak temel argümanlarını Vladimir Putin'in ekonomik ve askeri başarılarına dayandırıyorlar.
Gerçekten de Batı dünyasının sayısız yaptırımına ve genel olarak Batılı analistlerin kasvetli ve karamsar tahmin ve öngörülerine rağmen Rus ekonomisi çökmedi.
Ruslar savaş öncesi yaşam standartları hemen hemen aynı kaldığı için ne sokaklara çıkmak suretiyle protesto gösterilerinde bulundular ve ne de ülkede toplu işten çıkarmalar ya da üretim birimlerinin, sanayi ve ticaret tesislerinin kapanması söz konusu oldu.
Dahası Rus turistler hâlâ Türkiye'de kitleler halinde tatile gitmeye devam ediyor.
Öte yandan Rus Rublesi’nin değerinin Türk Lirası’na kıyasla çok daha istikrarlı olduğu ortaya çıkmış oldu. 2023 yılında Rusya'da işsizlik son 30 küsur yılın en düşük seviyesine inerek ilk kez yüzde 2,9'a kadar düştü.
Savaş’ta Rusya bir adım önde ve yüz binlerce kişi orduya gönüllü kaydoluyor!..
Ukrayna Silahlı Kuvvetleri’nin (VSU), yaz ve sonbahar aylarında fazlasıyla abartılan karşı askeri saldırısı, başarılı olamadı; tersine uzun ateş hattının neredeyse tüm belli başlı cephelerinde Rus birlikleri, yavaş yavaş da olsa ilerleyişlerini sürdürüyor ve müstahkem mevkilerini güçlendiriyorlar.
Rusya'da kitlesel bir askeri seferberlik halen yok ancak ülkede çok önemli bir kitle, Putin'e ve “Özel Askeri Operasyon”un hedeflerine inandığını dile getiriyor, bir yandan yüz binlerce insan da cepheye gitmek için orduya gönüllü olarak yazılıyor.
Kolektif Batı'nın Kiev Yönetimi’ne cömertçe temin ettiği ağır silahlara rağmen Putin’in başkomutan olarak sürdürdüğü bu savaşta, askeri kayıpları minimum seviyede tutmak için temkinli, kademeli ve stratejik savaşımı şu ana kadar ve genel itibariyle başarılı görünüyor.
Mart ayındaki seçimlerin aynı zamanda Rusya'nın tüm yeni bölgelerinde de (Donetsk Halk Cumhuriyeti, Lugansk Halk Cumhuriyeti ve de Kherson ve Zaporojye Eyaletlerinde) düzenlenecek olması, Rusya Devlet Başkanının siyasi gücünden ve attığı adımların doğruluğuna olan güven ve inancından kaynaklanıyor olsa gerek.
Rusya’da seçim şartlarının demokratik olmadığını düşünenler ABD’ye bakıyor mu?!
Türkiye’de bazıları Rusya’nın seçim havasına son derece sakin bir ortamda girdiğini çünkü ülkede “gerçek bir muhalefetin kalmadığı ve ayrıca özgür basının da günümüzde mevcut olmadığını” düşünüyor.
Ne var ki gene aynı Türkiye’de pek çok gazeteci de var ki yazılarında onlara; “seçimlerin bir dizi yatırım şirketi tarafından manipüle edildiği, 2024 başkanlık seçimlerini normal şartlarda kazanma olasılığı çok yüksek olan en güçlü başkan adayının (Donald Trump) demir parmaklıklar arasına konulmaya çalışıldığı ve ünlü gazeteci Julian Assange'ın tutuklanması için harıl harıl aranmaya devam edildiği Amerika Birleşik Devletleri’ndeki (ABD) özgür bağımsız seçim ortamı” örneğini hatırlatarak, Rusya’nın bu açıdan hem göreli hem de mutlak anlamda hiç de anti-demokratik ülkeler listesine konulamayacağını ima ediyorlar.
Türkiye’de Birleşik Krallık’ın demokrasi standart ve usulleri de eleştiriliyor!..
Rusya’daki seçimlerin demokratik ve şeffaf niteliği tartışması bağlamında son dönemde Türkiyeli gazeteciler, köşe yazarları ve medyada Batıyı yakinen takip eden uzmanlar, ABD bir tarafa, Büyük Britanya’da bu noktadaki demokratik standartları da yoğun biçimde eleştirel süzgeçten geçiriyor.
Onlar arasında çoklarınca “Tamamen sembolik yetkilere sahip olan kraliçenin, Brexit oylaması sırasında bile parlamentonun çalışmalarını engelleyebildiği” anımsatılıyor.
İsrail, Yunanistan ve Almanya cumhurbaşkanlarının Rusya’ya yönelik baskı ve yaptırımlara katılması yönünde Cumhurbaşkanı Erdoğan'ı ikna etmek üzere Türkiye’ye geldikleri, fakat buna rağmen sosyal medya ağlarında sıradan Türk vatandaşlarının hatırı sayılır bir kısmının, Rusya - Ukrayna ihtilafında ülkelerinin tarafsız kalması yönünde görüş bildirdiğinin altı çiziliyor.
Türkiye’nin kayda değer bölümü, Putin’in alternatifinin olmadığını düşünüyor!..
Bugün Türkiye’deki geniş kitleler gibi, basında da artık bir dolu etkili ve yetkili sima, “Türk halkının artık bu saatten sonra Ruslara düşmanlık gütmeyeceğine, Türklerin esas olarak çoktandır Amerikalılardan hazzetmediğine” işaret ediyor.
Hatta Türkiye’nin Rusya ve Çin ile tam teşekküllü bir ittifak kurması halinde Amerika ve Avrupa'nın çoktan “kaybedeceğine” dair iddialı yorumlara dahi pekâlâ rastlanabiliyor Türk gazete, televizyon ve haber sitelerinde son dönemde.
Türk medya ve basınının hemen hemen ortak görüşü; Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Rusya ile çatışmaya girmeye hiç de istekli olmadığı; Boris Johnson, Liz Truss, İtalyan Mario Draghi ve benzerlerinden farklı olarak, “Putin’in güçlü bir dünya lideri olduğu ve onu günümüz jeopolitik satranç tahtasından atmanın mümkün olmadığı” noktasında.
Türkiye’de geniş kitleler ve uzmanlar topluluğu da bugünün Rusyası’nda, Putin'in siyasi süreçteki hâkimiyetine meydan okuyabilecek potansiyel ve çapta bir başkan adayının olmadığı kanaatinde gibiler.
Hakikaten Rusya’nın içinden geçmekte olduğu şu anki kritik dönemeçte, aşağı yukarı bütün kamuoyu yoklamalarının da gösterdiği üzere, Rus halkının güvenini kazanmış ikinci bir başkan adayı ortalıkta görünmüyor…
.
Okay Deprem, dikGAZETEcom