MOSKOVA
2013 yılında Rusya Dışişleri Bakanlığı'na bağlı Moskova Uluslar Arası İlişkiler Üniversitesi'nde (MGİMO) Türk-Rus ilişkileri ile ilgili düzenlenen yuvarlak masa toplantısında, Rusya Stratejik Araştırmaları Enstitüsü (RİSİ) uzmanı Türkolog İrina Svistunova'nın söylediği önemli cümleleri yıllar geçse de unutamıyorum.
Bir katılımcının, "Rusya'nın Orta Doğu'ya tekrar lider ülke olarak geri dönmesine Türkiye engel olabilir mi?" sorusuna, Rus uzman Svistunova, aynen şöyle yanıt vermişti:
"Rusya ve Türkiye'nin bölgedeki ilişkileri birbirini tamamlayıcı niteliğinde ve böyle de olması gerektiğine inanıyorum.
Suriye krizi hariç, genelde iki ülke arasında bölgeyle ciddi bir görüş ayrılığı yok.
İran'la ilgili politikamız güzel örnek ve demek ki çok konuda ortak bir dil bulabiliriz. Biz bunu yapmak zorundayız.
Rusya, Ortadoğu'da gücünü Türkiye yüzünden kaybetmedi, bu iç sorunlarla ilgili."
2000 yılından bu yana iki ülke, ilişkilerini artırarak önemli ekonomik projelere imza atarken, Suriye konusunda ise bugün kafa-kafaya gelmiş durumda.
Hatırlarsanız, 2012 yılında Moskova’dan Şam’a hareket eden bir Suriye yolcu uçağı, Türkiye hava sahasına girdikten sonra, "Askeri kargo" taşıdığı gerekçesiyle, Türk jetleri tarafından Ankara Esenboğa Havalimanı’na indirilmiş ve uçaktaki bazı malzemelere el konulmuştu.
Rusya Dışişleri, uçakta, arasında çocukların da bulunduğu 17 Rus vatandaşının olduğunu belirtmiş; Moskova, olaya tepki vermişti. Neyse ki ünlü Rus uzman Fydor Lukyanov'un dediği gibi, Moskova ve Ankara mucize eseri olası ihtilafı atlattı.
Bugün ise İdlip konusunda taraflar bir türlü uzlaşı sağlayamıyor.
21 Mart’ta, İdlip'de 2 Türk askeri şehit oldu.
O akşam, Rusya'nın en önemli gazetelerinden Vedomosti'deki bir Rus askeri yetkilinin açıklamaları çok dikkatimi çekti.
İsmini açıklamayan ve “Rusya Savunma Bakanlığı'na yakın kaynak” olarak tanıtılan Rus subay, hem Türkiye hem de Rusya'nın durumun tırmanmasını kontrol etmeye çalıştığına dikkat çekiyordu.
Rus subay, "Taraflar ihtilafın aşırı şekilde gerginleşmesinden yana değil. Örneğin, Rus tarafı militanlara saldırdığını, Türk tarafı da Suriyeliler tarafından bombalandıklarını söylüyor” diye konuşmuştu.
Şimdi hem Türk hem de Rus basınında, "Türkiye ve Rusya arasında savaş çıkabilir mi?” şeklindeki başlıklar dikkat çekiyor.
İnsan bunları düşünmek bile istemiyor.
Akla yıllar önce Rusya Liberal Demokrat Partisi Başkanı Vladimir Jirinovski'nin, "Tarihte yabancı devletlerin oyununa gelerek Türkiye ile boşuna savaştık" sözleri geliyor.
Bu savaş senaryosunu kurmak peşinde olanlara, basında bu soruları verenlere, Türkiye Cumhuriyeti kurucusu Mustafa Kemal Atatürk ile ilgili bir yorumu hatırlatmak istiyorum.
Rus ulusal televizyonu 5. Kanal, yıllar önce Atatürk’le ilgili “Atatürk: Hayat Stratejisi” isimli 45 dakikalık bir belgesel film yayınlamıştı.
Filmde, Atatürk’ün Rus Ordusu’na hayranlık duyduğu ifade edilmiş, Rus uzmanlar Mustafa Kemal’in dünya tarihindeki rolünü övmüştü.
Türkiye’nin 20. asrın başlarında facianın eşiğinden döndüğüne işaret eden Rusya Bilimler Akademisi Şarkiyat Enstitüsü Türkoloji uzmanı Vitali Şeremet’e göre, “Atatürk muazzam yeteneklere sahip bir şahsiyet”ti.
Rus uzman, “Atatürk Rus ordusunu büyük hayranlık duyuyordu ve ilgiyle izliyordu… O kendindeki güç ve kuvveti hissediyordu! O vatanı için yararlı olacağını biliyordu!.. Atatürk, ülkesinin parçalanmasına müsaade etmedi! O Türkler’e özgürlük armağan etti. O Türker’i enerjik, düşünen ve girişimci bir ulus yaptı!” diyerek övgülerde bulunmuştu.
Bugün gelinen noktada bu övgülerin ne kadar yeri vardır bilemem ama son yıllarda, gerek karşılıklı ticari ilişkiler, gerek evlilikler ve turizm yoluyla kurulan ilişkiler sonucu birbirine yakınlaşan Türkiye ve Rusya halklarını, iki güçlü ordu arasında (üstelik de Suriye topraklarında ve Suriye'de nasıl kapanmaz yaralar açacağını da bir yana bırakarak) çıkartılmak istenen bir savaşın nasıl yaralayacağını tahmin etmek bile istemiyorum.
.
Fuad Safarov, dikGAZETE.com