4 Temmuz 2020 Cumartesi günü, Milli Savunma Bakanı Hulusi Akar, beraberinde Orgeneral Güler ile birlikte Güvenlik ve Askeri İşbirliği Mutabakat Muhtırası kapsamında yapılan faaliyetleri yerinde incelemek üzere geldiği Libya'nın başkenti Trablus'ta temaslarda bulundu.
İşte aynı gün, Mısır'ın Libya sınırı yakınlarındaki Sidi el-Barani Üssü'nden havalanan Birleşik Arap Emirlikleri'ne (BAE) ait Mirage 2000-9 tipi uçaklar, Türk askeri danışmanlar ile Türkiye’den gönderilen hava ekipmanlarının konuşlandırıldığı, Libya'da kalıcı askeri üs kurmak istediği ve hava savunma sistemleri konuşlandırdığı Vatiyye Üssü'nü bombalamışlardı.
Hatta BAE Veliaht Prensi’nin danışmanı Abdülhalik Abdullah, üssün vurulmasının ardından “BAE, Türkiye’ye tüm onurlu Araplar adına hak ettiği dersi verdi” tweet’ini paylaştı.
Milli Savunma Bakanı Hulusi Akar ve Genelkurmay Başkanı Orgeneral Yaşar Güler’in birlikte, Libya'da önce Trablus'u ardından Misrata'yı ziyaret etmesinden daha önce de üç bakan ve MİT Başkanı Hakan Fidan'dan oluşan heyet ile Deniz Kuvvetleri Komutanı Oramiral Adnan Özbal ve beraberindeki heyet Trablus'u ziyaret etmişti.
Libya Ulusal Mutabakat Hükümeti İçişleri Bakanı Fethi Ali Abdülselam Başağa birlikte incelemelerde bulunan Bakan Akar, Misrata'da görev yapan Türk askerleri ile bir araya geldi.
Buradan helikopterle Orta Akdeniz'de görev yapan Türk Deniz Görev Grubu gemisi TCG Giresun'u ziyaret eden ve geceyi burada geçiren Bakan Akar, şu mesajı verdi:
"Burada atalarımıza yaraşır şekilde yapmamız gereken ne varsa, uluslararası hukuk, adalet neyi gerektiriyorsa bu manada buradayız ve sonuna kadar da burada olmaya devam edeceğiz. Libyalı kardeşlerimizle beraberiz. Bundan kimsenin şüphesi olmasın; bundan da vazgeçmemiz söz konusu değil" dedi.
Habertürk Ankara temsilcisi deneyimli gazeteci Bülent Aydemir yazmasa haberimiz olmayacaktı…
Birleşik Arap Emirlikleri'nin F-16'larla yaptığı saldırıda, Vatiyye üssünde bulunmamalarına rağmen, BAE medyası ve güdümündeki trolleri, Genelkurmay Başkanı Orgeneral Yaşar Güler'in bu saldırıda hayatını kaybettiğini iddia eden manipülatif haberleri piyasaya sürdü.
BAE Basını, Genelkurmay Başkanını “hava saldırısında öldü” diye gösterdi…
Birleşik Arap Emirlikleri'nin yüzde 50 ortağı olduğu Sky News Arabia televizyon kanalında yorumcu, Orgeneral Güler'in hava saldırısı düzenlenen 9 mevkiden birine yapılan saldırıda öldürüldüğünü iddia etti.
Bu yalan, daha sonra Wikipedia'da İngilizce sayfada Orgeneral Yaşar Güler'in özgeçmişinin olduğu bölüme yüklendi.
Yaşar Güler'in doğum yeri ve tarihi, 18/9/1954 Ardahan olarak yer alırken; ölüm tarihi ve yeri, 6/7/2020 Libya olarak gösterildi.
Wikipedia daha sonra müdahale üzerine bu manipülatif bilgi girişini düzeltti ve Orgeneral Güler'in hâlâ görevde olduğunu yazdı.
Türkiye, Umman BAE sınırına askeri üs kuruyor mu?
Umman’da yaklaşık 3000 Türk vatandaşı yaşıyor. Umman’da ikamet eden Türkler'in yarısından fazlası bu ülkede faaliyet gösteren Türk müteahhitlik firmalarının teknik ve idari personel ile ailelerinden oluşuyor.
Sözkonusu firmaların, Türkiye’den ülkemizden getirdikleri kısa dönemli çalışanlar dolayısıyla Umman’da ikamet eden vatandaş sayısında yıl içinde dalgalanmalar yaşanabiliyor.
Umman'da yerleşik Türkler'in bir bölümü, kamu ve özel sektör ile ülkede faaliyet gösteren uluslararası şirketlerde çalışmakta, lise ve üniversitelerde akademik personel olarak görev yapmakta.
Türkler'in geri kalan bölümünü restoran işletmecisi, berber, oto tamircisi gibi esnaf ile hizmet ve inşaat sektöründe çalışan küçük ve orta ölçekli girişimciler oluşturuyor.
Her ne olduysa, BAE uçaklarının Libya'daki Türk askeri mevcudiyetine yönelik hava saldırısı sonrası, birdenbire Umman’ın yeni sultanının, damarlarında dolaşan Türk kanından, yeni sultanın Türk düşmanlığı tescilli BAE veliahd prensine gösterdiği tepkiden söz eden haberler patlak verdi.
İngilizler, Ortadoğu’da jeopolitik denklemi yeniden kuruyor…
Zaman zaman Londra - Ankara ilişkilerinde yalpalanma yaşanıyor olsa da nedense Kraliçe'nin adamları, Türkler'in yakasından düşmüyor.
Bununla birlikte İngilizlerin, Türklere hangi gözle baktıkları tam net değil.
Türkler ve İngilizler stratejik müttefik mi? Yoksa İngilizler Türkleri Ortadoğu’da vassalları mı görüyor?
Yoksa Türkiye, Commonwealth of Nations yani İngiliz Milletler Topluluğu'nun gizli üyesi mi?
İngilizler, Türklere ilgilerini, desteklerini perdelemeyi iyi beceriyorlar doğrusu.
Yakın zamanda iki eski sömürgesi Malta ve Umman'ı Türkiye’nin Doğu Akdeniz'de ve Basra Körfezi'nde duyduğu ihtiyaç üzerine Ankara'nın emrine verdi.
Çıkarı ne olabilir?
Umman ve Türkiye askeri ilişkileri…
İki devletin, askeri eğitim alanında iş birliğini öne çıkarmak için niyet beyanı niteliğinde bir metne imza atmalarından sonra 2011 yılında Türkiye ve Umman, askeri iş birliğine dair bir başka niyet beyanını imzaladı.
Bir yıl sonrasında Umman yönetimi, askeri anlaşmayı 2013 yılında güncellemeden evvel Türk savunma sanayi ürünleri satın almak istedi.
Türk tarafı Umman Ordusunun taleplerini almak Savunma Sanayi Müsteşarlığından (SSM) bir ekibi Umman’a gönderdi.
Görüşmeler verimli geçti, zırhlı savaş araçları ve silah sistemleri konusunda Türkiye’nin önde gelen firmalarından “FNSS Savunma Sistemleri A.Ş.”, ilk parti PARS III 8x8 zırhlı araçların Umman’a teslimini gerçekleştirdi.
Türk firması, 13 farklı versiyonunu kapsayacak şekilde 172 adet zırhlı PARS III 6×6 aracını ve 8×8 top kızağını, 2020’ye kadar Umman Silahlı Kuvvetleri’ne teslim etti.
Umman’ın Türkiye sevdasının reelpolitik nedenleri…
Türkiye ile özellikle askeri alanda daha iyi ilişkilere sahip olmak Umman yönetiminin önceliklerinden.
Sebebine gelince, küresel güç merkezlerinin Basra Körfezi'ne ve bölgenin enerji kaynaklarına gösterdikleri ilgi zaman zaman bölge ülkeleri arasında sıcak çatışmaya dönüşebiliyor.
Türkiye gibi bölgesel ve orta ölçekte küresel bir aktörle ilişkilerini çeşitlendirerek jeopolitik konumunu güçlendirmek Umman için vazgeçilmez bir hedef.
Çünkü sınırlarının yanı başında, Suudi Arabistan ve BAE gibi hırslarına gem vuramayan dostluklarına güvenilmeyecek iki komşu ülke var. Adamların işi gücü çakallık.
Adı geçen bu iki ülkenin, gün geçtikçe artan ve son olarak Suudi Arabistan-Katar geriliminde açıkça görülen saldırgan tutumlarının Umman için endişe kaynağı olduğu kesin.
Umman’ın kendi iç istikrarını ve sınır güvenliğini sürdürebilmesi için Türkiye'nin dostluğuna ihtiyacı söz konusu.
İngilizler, “Rus tehdidi” ile Umman’ı korkutuyor…
Umman yönetimde 1970'li yıllara uzanan anti-Sovyetik bilinç günümüzde anti-Rusya formatında ön plana çıkıyor.
Doğu Akdeniz'de Libya sathında Türkiye'ye verilen İngiliz desteğinin en büyük nedeni Rusya ile çatışma olasılığının yüksek olmasıdır.
İngiltere, Doğu Akdeniz'de birbirine komşu iki eski sömürgesini Türkiye karşısında iki farklı konseptte konuşlandırıyor.
Birleşik Arap Emirlikleri "BAE", Türkiye’ye karşı düşman bir politika belirlerken, Umman, sözde Türkiye dostu pozisyon üstleniyor.
Yine bir başka eski sömürgesini, Turgut Özal'a "The Order of Malta" nişanı veren Papalık askerleri Malta Şövalyelerini, Mısır Memlüklerine karşı Türkiye’nin yanında konuşlandırıyor.
Uyduruk büyücü Merlin'in torunları, "Tavşan kaç tazı tut; ey Türk bunu yut!" diyor.
Üs falan yok İngiliz propagandası var…
Tüm bunlara rağmen eski İngiliz sömürgesi Umman’da Arap - Tatar - Çerkez melezi Sultan'ın Türklere askeri üs falan tahsis ettiği yok.
Basra Körfezi'ne egemen coğrafi konumun yanı sıra Petrol ve doğalgaz kaynakları olan Yemen ve Suudi Arabistan'la sınırları nedeniyle Umman çok önemli bir ülke.
Medyada çok affedersiniz ama hamaseti kendinden menkul, üfürükten teyyare yorumculara bakarsanız, Türkiye'nin böyle bir ülkede askeri tasarrufa sahip olmasının kesinlikle "Türkiye için önemli bir kazanç" olduğundan söz ederler.
Neymiş efendim; Türkiye, Umman'da askeri üs kurabilirmiş, aslında bunun teknik anlamda bir altyapısı varmış, iki ülke arasında 2011'de askeri işbirliği için imzalanmış bir mutabakat bulunuyormuş vs vs.
Umman, bulunduğu konum itibariyle Suudi Arabistan ve BAE'nin tıpkı Bahreyn gibi tamamen etki alanına katmak istedikleri bir ülkeymiş.
Umman Sultanı'nın taht giyme töreninde ortaya çıkan bir görüntülerde Sultan, BAE veliaht prensinin elini havada bırakmış.
Bölgede Türk düşmanlığını yaymakla tanınan ve Akdeniz’de yaşanan doğal gaz krizi ile Libya sorunu gibi her konuda Türkiye’nin aleyhine faaliyet gösteren BAE var. ABD güçleri, Umman’da da varlık gösteriyor.
Eski İngiliz sömürgesi Umman Sultanlığı’nın göreceli Türk dostluğu…
Umman’ın, İngiliz sömürgeciliğiyle ilişkisini anlamak kolay sayılmaz.
Neden mi?
Umman’ın, İngiltere ile olan kolonyal ilişkileri diğer İngiliz sömürgesi ülkelerine göre farklılıklar taşır.
Sömürge döneminde Umman, sözde özerk yapıya sahipti. Fiilen İngiliz himayesinde olmasına rağmen, egemen devlet statüsü varmış gibi hareket edebiliyordu.
İngiliz yönetiminin ABD ve Fransa ile ilişkiler kurmasına izin vermesinden dolayı bağımsız görüntüsü vardı.
Benzer nedenlerle İngiltere-Umman ilişkileri sözkonusu ülkelerden farklı olarak ‘yakın ve özel’ bir ilişki olarak tanımlanıyor.
Umman'ın, İngiliz ordusu tarafından işgal edilmemesine rağmen görünürde bağımsız, gerçekte bir sömürge niteliği mevcut.
Ölen Sultan Kabus, 1958'de gittiği İngiltere'de, Sandhurst Kraliyet Askeri Akademisi'nde iki yıl eğitim aldı.
İngiliz Ordusu'yla Batı Almanya'da altı ay görev yaptı. Kabus, 1970 yılında İngilizlerin desteğiyle saray darbesi gerçekleştirdi. Anlayacağınız İngilizlerle aralarından su sızmıyor.
Umman’ın güneyindeki Züfar eyaletinde kurulan Marksist Zufar Kurtuluş Cephesi daha sonra da 1968’de yayınladığı bir bildiriyle adını İşgal Edilmiş Arab Körfezinin Kurtuluşu İçin Halk Cebhesi olarak değiştiren örgütün başlattığı isyanı, Yemen Demokratik Halk Cumhuriyeti desteklemiş, önceki Sultan Kabus, liderliğinin ilk yıllarında, bu isyanı İngiliz özel kuvvetleri ve Ürdün'ün yardımıyla bastırmıştı.
İngilizler’in, Umman Sultanlığı ile ilişkileri…
17. yüzyılda bölgeye gelen İngilizler, Kavasim Ailesi ile ticaret yapmaya başladılar. Avrupalılar, Hindistan ve Akdeniz arasındaki iletişimin devamı için Körfez ve Kızıldeniz'e önem verdiler. 1809'da İngilizler, Reis el-Hayme'de bulunan Kavasim'lere yönelik saldırılarını başlattılar.
Günümüzde Resü'l-Hayme, Birleşik Arap Emirlikleri'nin bir emirliği. Umman Burnu üzerinde konumlanıyor ve BAE sınırları içerisinde.
İngiltere’nin 1820’de, bugünkü BAE’ni, Resü'l-Hayme, Birleşik Arap Emirlikleri'nin bir emirliği. Umman Burnu üzerinde konumlanır.
BAE'ni oluşturan emirliklerin lider kabilesi olan Kavasim/AlKasımi ile yaptığı “korsanlık karşıtı” Genel Anlaşma ile başlayan Basra Körfezi’ndeki hegemonyası günümüzde de sürüyor.
İngilizler, 1835-1853 arasında yapılan bir dizi Deniz Barışı Anlaşması ile bu Şeyhlikler, Ateşkes Devletleri (Trucial States) olarak tanımladı.
1880-1899 arasında Bahreyn, Umman ve Kuveyt’le ve 1916’da Katar’la imzalanan Ayrıcalıklı Anlaşmalar (Exclusive Agreements) çerçevesinde Körfez Şeyhlikleri'nin dış ilişkiler alanına giren tüm yetkiler İngiltere’ye devredildi.
İngiltere, Basra Körfezi'nde çıkarlarını garantilediği bu anlaşmaların dışında 20. yüzyılın ilk yarısında, özellikle petrolün bulunmasıyla, petrol imtiyazı, havacılık gibi alanlarda anlaşma yaptığı diğer Körfez ülkeleri gibi Umman’a da çok sayıda kısıtlayıcı ve bağlayıcı anlaşma dayattı.
Günümüzde de değişen çok şey yok. Eski hamam eski tas. İngiliz sömürüsünün etkileri ekonomik, kültürel ve sosyal alanlarda sürüyor..
İngiltere, Körfez bölgesinden 1971’deki geri çekildiğini açıklamasına rağmen bu asla bir “askeri geri çekiliş” olmadığından örneğin; 1971’de Umman’da Sultan’a karşı başlatılan Sovyetler tarafından desteklenen Dofar/Zufar gerilla ayaklanmasının bastırılmasına destek olmayı bahane ederek bu ülkeden askerini çekmemiş ve Mesire Adası'nda bulunan Kraliyet Hava Kuvvetleri'ni 1977’ye kadar bölgede tuttu.
Geçtiğimiz bir kaç yıl içinde İngiliz ordusunun Umman’da bir bölgesel askeri eğitim merkezi kurduğu basına yansımıştı.
Umman’ın Tatar - Çerkez - Arap - Türk karışımı yeni sultanı…
11 Ocak 2020'de kuzeni Kabus bin Said'in ölümünden sonra yerine geçen Umman Sultanı Heysem bin Tarık bin Teymur el-Said, daha önce Umman Sultanlığı'nın Miras ve Kültür Bakanı olarak görev yaptı.
Sultan Kabus'un amcasının oğlu olan Bin Tarık (66), Umman’daki Busaid hanedanının bir üyesi olarak 1954 yılında Umman'ın başkenti Muskat'ta dünyaya geldi.
Soyu en eski Arap aşiretlerden ve 1741 yılında ülkeyi yöneten Busaid Hanedanlığına uzanan, yeni Umman Sultanı Heysem'in babası, Tarık bin Teymur Al Said, 1920 yılında İstanbul'da Türk anneden doğdu.
Sultan'ın büyük babaannesi, İstanbul doğumlu Kamile İlgiray Hanım…
Sultanın büyük dedesi 1913'ten 1932'ye kadar Maskat ve Umman Sultanlığı'nın hükümdarı Sultan olan Taimur bin Feisal, 1895 İstanbul doğumlu Tatar/Çerkez Kamile Han'ımla evlenmişti.
Çerkez/Adige beylerinin kızları ile Kırım Han Sülalesi Giray erkeklerinin evliliğinden dolayı Kırım Tatar ve Adige/Çerkez soylarını temsil eden Kamile Hanım'ın büyük dedesi Adige Sultan Aslan Giray'dır.
Çarın generali Sultan Giray, "Ruslarla savaşmadan barış ile yaşayalım" görüşündedir. Ancak konseyde sözü dinlenmez ve savaş olur. Ruslara karşı savaşı kaybeden Adige ve Kırım Tatarları yollara düşer.
Önce İstanbul'a intikal eden ve bir süre İstanbul'da ikamet eden kafile, sonra Racalarla evlenen Osmanlı prenseslerinin daveti üzerine, Hindistan'a yerleşir. Kamile İlGiray'ın ailesi de bunlardan biridir.
O tarihte son Halife Abdülmecid'in kızı Prenses Dürrüşehvar Sultan'da Hindistan'da bulunmaktadır. Haydarabad Nizamı'nın oğluyla evlenmiştir.
V. Murat’ın torunu Selma Sultan, Hindistan Racalarından Seyyid Sacid Hüseyin Ali ile evlenmişti. Çocukları Kenize Mourad’ı (Rajkumari Kenize de Kotwara) Fransa’da dünyaya getirmek istediğinden Paris’e gitti ve orada öldü.
Osmanlı sarayına mensup sadrazam, vezir ve paşaların kız torunlarından Hintli Racalarla evlilik yapan onlarcası var.
Umman'ın 1913-1932 yılları arasındaki Sultanı olan Teymur bin Faysal bin Turki'nin babası Faysal bin Turki, annesi ise Şeyha Aliye bint Mahmud Beluci.
Ülkenin doğrudan yönetimine pek ilgi göstermedi ve Eylül 1920'den sonra uzun süre Hindistan'da ikamet etti ve yokluğu sırasında yerel işleri yürütmek üzere bir Bakanlar Konseyi ( Meclis el-Vezerat ) atadı.
Kendisi yurtdışında, çoğunlukla yaşadığı İngiliz Hindistan'ın da 28 Ocak 1965'te 78-79 yaşında Bombay’da öldü.
Sultanın İstanbullu eşi…
6 eşi olduğu biliniyor. Beş oğlu ve bir kızı ikinci evliliğini 1895 İstanbul doğumlu Çerkez Tatar soylusu Kamile Hanım'la İstanbul'da 1920'de yaptı. Bu sırada oğlu Tarık bin Teymur Al Said dünyaya geldi.
Daha sonra Sayyida Sharîfe hanım da Sultan ailesinin bir ferdi olarak doğdu. Sayyida Sharîfe hanım, Çerkes bir kadının kızı olan Alman bir sarışın teniyle göz kamaştırıcı bir güzellikti. Ayrıca, keskin bir akıl sahibi oldu, bu da onu sultanın sadık bir danışmanı haline getirdi.
Kamile Hanım'la Sultan 1921'de Bombay'da boşandılar. Ancak bağlantılarını çocukları üzerinden sürdürdüler.
Sultan, üçüncü evliliğini 1916 Kobe doğumlu Japon asıllı 1939'da ölen, Kiyoko Oyama ile yapmıştır.
Sultan Taimur'un eski eşi Kamile İlGiray'ın sultanın kendisine tahsis ettiği mal varlığı ve banka hesapları için 1934 yılındaki Danimarka Hükümetine ve 1935'te İngiliz Hükümetleri nezdinde girişimde bulunduğu görülüyor.
Yine Kamile İlgiray Hanım oğlunun Umman Sultanlığı idaresi nezdinde oğlu Tarık bin Teymur Al Said'in statüsüne uygun göreve getirilmesi için gayret gösterdiği biliniyor.
İngilizlerin baskısı ile 1932'de tahtından oğlu Said bin Teymur adına feragat eden Sultanın, II. Dünya Savaşı başında 1939'da, Japonya ve Suudi Arabistan ziyaretlerinin İngiliz İstihbaratı tarafından yakinen takip edilmiş.
Hatta İngiliz Sömürge yönetimi, uzun süre Teymur bin Faysal bin Turki tahtı bıraktığı halde Umman Sultanlığı'ndan uzak durması için elinden geleni yaptı.
Sabık sultanın hayatı gurbetlerde geçti. Öyle ki 28 Ocak 1965'te Hindistan Mumbai/ Bombay'da öldü. İngilizlerin Umman tahtına oturttuğu Said bin Teymur ise 19 Ekim 1972'de 62 yaşında Londra'da sevdiklerine kavuştu.
Kamile İlgiray Hanım’ın oğlu Tarık bin Teymur…
Kamile Hanımın oğlu Tarık bin Teymur, 1920-1932 yılları arasında İstanbul’da annesi Kamile Hanımla birlikte ikamet eder.
Hatta Robert Koleji'nde eğitim gördüğü söyleniyor. Eşinin ilgisizliği nedeniyle ilerleyen dönemlerde ekonomik zorluklar yaşayan Kamile İlgiray’ın bu bağı dolayısıyla yetkililerden yardım talepleri de kayıtlarda yer almaktadır.
Sonrasında ise oğullarından Talal bin Tarık, İstanbul’da bulunduğu sırada Tahire isimli bir Türk hanımla evlenmiştir. Talal bin Tarık ile Kays bin Tarık ise İstanbul’daki Haydarpaşa Lisesi’nde eğitim görmüşlerdir.
Sultanın ’kişisel temsilci’ olarak atadığı Esat bin Tarık Al Sait ve yine Sultanın ’resmi temsilci’ olarak atadığı Talal bin Tarık Al Sait’in anneleri Türk. Talal Bin Tarık’ın ise eşi de Türk asıllı. Sultan Kabus’tan sonra tahtın en güçlü adayları Esat ve Talal’ın da adı geçiyor. Babaları Türkiye’de okurken Tahire Hanım ile tanışmış ve evlenmiş.
Yeni Umman Sultanı Heysem bin Tarık bin Teymur Al Said Kimdir?
Said oğlu Teymur oğlu Tarık oğlu Sultan Heysem /Haitham’ın; künyesinde geçen Teymur adının Türkçe Temir/Demir veya Timur’dan geliyor. Arapça "Temr" sözcüğü Hurma anlamında. Teymur/ Timur ise kudretli güçlü sultan, idareci demek.
Heysem bin Tarık bin Teymur Al Said, kuzeni Qaboos bin Said'in ölümünden sonra 11 Ocak 2020'de tahta çıkan 65 yaşındaki Umman sultanıdır.
Oxford mezunu olan Sultan Haitham, 18 yıldır Umman Kültür Bakanı ve Dışişleri Bakanlığı sekreteri olarak görev yapmıştı. Ayrıca Future Vision Umman 2040'tan sorumluydu. Babası Tariq bin Taimur, Muscat belediye başkanı ve Umman Başbakanı idi.
Tarık bin Taimur, tahta çıkan Sultan Kâbus'un en büyük destekçilerinden biriydi. Tarık bin Taimur Türkiye ve Almanya'da yaşadığı ve eğitim gördüğü için Avrupa devletlerinin sosyal yasalarını biliyordu.
Avrupa yasalarını kendi ülkesinde uygulayarak, modern Umman'ın kurucularından biri olarak tanındı.
Yeni Sultan'ın babasının hala hayatta olduğu ve şu anda yaklaşık 100 yaşında olduğu söyleniyor. İstanbul’da dünyaya geldikten sonra bir süre annesiyle birlikte burada yaşadığı ifade edilen Tarık bin Teymur, uzun süre Arapça konuşmakta zorlanmış.
Sultanın Türk olduğu belirtilen babaannesinin adı ise Kamile. Sultan Heysem bin Tarık’ın sekiz kardeşinden biri olan kızkardeşi Kamile ismini babaannesinden almış.
Sultan ailesine mensup olanlardan ikisinin Türkçe bildiğini söylüyor. Gerçekten de, Sultan Kabus Bin Said'in amcasının oğlu Kays Bin Tarık, zaman zaman kelime bulmakta zorlansa da, aksansız Türkçe konuşuyor.
Diğer Kardeşi Talal'ın Türkçesi de düzgün. İkisi de, Haydarpaşa Lisesi mezunu. Dedeleri Hindistan'dayken, bir Çerkez olan Kamile İlgiray Hanım'la evlenmiş. Uzun süre İstanbul'da kalmışlar. Talal Bin Tarık, "Beni otuz-kırk yıl öncesine götürdünüz" diyor. Haydarpaşa Lisesi'nden merhum Mahir İz'i hatırlıyor.
Esad bin Tarık bin Teymur ile kardeşi Talal bin Tarık bin Teymur’un Türklerle bir kan bağı mevcut. Talal bin Tarık bin Teymur’un eşinin de Türk asıllı olduğu söyleniyor.
Yeni Sultan Heysem bin Tarık Âl-i Said, tahta çıkmadan önce Umman’ın önde gelen işadamlarından arasında yer alıyordu.
Manah ve Sahar’daki üretim alanlarının yanı sıra Sahar’da on binlerce kişinin yaşaması için inşa edilmekte olan Medinetü’z-Zerka’nın müteahhitlik işlerini de üstlenmişti.
Heysem bin Tarık 1979’da İngiltere’deki Oxford Üniversitesi’nden mezun oldu. Umman Dışişleri Bakanlığında genel sekreter ve siyasi işler müsteşarı olarak çeşitli görevlerde bulundu.
Kendisi aynı zamanda “Umman 2040” gelecek vizyonu projesinin ana komite başkanıdır. Heysem bin Tarık’ın sultan olmasıyla birlikte Umman’da ciddi bir kalkınma ve reform hareketi bekleniyor.
Yeni sultanın spora ilgi duyduğu, 1983-1986 arasında Umman Futbol Federasyonu başkanı ve Seib Spor Kulübü Başkanı olarak görev yaptığı biliniyor.
Umman hükümeti, Suudi Arabistan ve BAE’nin Körfez veya Yemen’e yönelik emperyal niyetlerinden rahatsız. İngiltere, Körfez ülkeleri arasındaki anlaşmazlıkları krize dönüştürerek bir yüz yıl daha Kraliçe'nin forsunu buralarda dalgalandırmak peşinde.
“Bu aşk bir bahri ummandır / Buna hadd-ü kenar olmaz” /Ey Arap sevdalısı ihvanlar / İngiliz'den size yar olmaz.
.
Ömür Çelikdönmez, dikGAZETE.com
Twitter'da bizi takip edin: @oc32oc39 , @dikgazete