?>

Tüketimi durdururken sanatı susturmayalım!

Eylül Aşkın

2 gün önce

Tüketimi Durdururken Sanatı Susturmayalım!

Son günlerde, çeşitli toplumsal tepkilerin bir yansıması olarak bazı yerli ve yabancı markalara karşı gelişen boykot çağrıları, kamuoyunun gündeminde geniş yer tutuyor. Bu süreçte yaşanan ekonomik ve sosyal hareketliliğin ötesinde, dikkat çekilmesi gereken bir başka alan ise kültür ve sanat. Toplumsal kırılmaların en görünmez mağdurlarından biri olan bağımsız sanat yapıları -özellikle butik tiyatrolar, küçük sahneler, alternatif gösteri ve etkinlik alanları- desteklenmedikleri sürece sessizliğe gömülme riskiyle karşı karşıya kalıyor. Ekonomik tercihlerimizi yeniden gözden geçirdiğimiz bu dönemde, sadece tüketim alışkanlıklarımızı değil, kültüre olan ilgimizi de daha bilinçli ve duyarlı bir biçimde şekillendirmemiz gerekiyor. Belki de bugün bir markayı değil, bir sahneyi tercih etmek; bir alışveriş merkezine değil, bir oyuna gitmek, anlamlı bir fark yaratmanın en incelikli yolu olabilir.

Mesela, Sivas'taki 4 Eylül Stadyumu'nda oynanan Fenerbahçe-Net Global Sivasspor maçında Sivassporlu futbolcuların sahaya çıkarken açtığı “Doğal olan normal doğum” pankartı ile kadınlığın, kadın kimliğinin yeniden, ataerkil düşünce sisteminde sindirilmeye çalışıldığı şu günlerde, kadınların özünde nasıl kreatif ve özgür yapıda olduğunu destekler nitelikte buna gösterebileceğimiz en güzel tepkilerden biri de hem sahne önü hem de sahne arkası ekibi tamamen kadınlardan oluşan ve eril gücün toplumda yarattığı baskıyı ve kadınların bu baskıya karşı mücadelesini anlatan, Epifani Sanat ve Lorem Drama iş birliğiyle hayata geçirilen “Beyhude” oyununu izlemek olabilir.

4 Nisan’da Taksim Ara Sahne’de prömiyerini yapan oyun, 18 Nisan’da, bu sefer Anadolu yakasında, Nautilus AVM’de bulunan TiyatrOPS’ta ve 24 Nisan’da İkincikat Kadıköy’de tiyatro izleyicisi ile buluşacak.

Rahmetli Ayla Algan’ın öğrencilerinden olup, dokuz yaşından beri profesyonel tiyatro ile uğraşan ve oyunculuk yapan Seranay İduğ’un yönetmenliğindeki bu oyun, kadınların kendi hikayelerini yazma cesaretini, erk olana söz vermeden, kadın emeğiyle ve diliyle ortaya koyuyor.

Oyunun oyuncu kadrosunda ise, Alya Çelik, Ayşe Keseroğlu, Cemre Naz Gözütok, Selin Eresin ve Sena Uslu yer alıyor.

Diğer taraftan boykot, yalnızca bir tepki değil, aynı zamanda mevcut düzenin sorgulanmasına açılan bir kapı. Kapitalist sistemin dayattığı tüketim döngüsü içinde birey, çoğu zaman seçenekleri varmış gibi hissetse de aslında seçeneklerin sınırlarının çoktan çizilmiş olduğunu fark ediyor. Ancak daha iyi bir hayat umuduyla, bu sınırların dışına çıkmayı göze alanlar, bazen bir alışkanlıktan vazgeçerek, bazen de bir sessizliği bozarak değişimin kıvılcımını yakıyorlar. Kimi zaman bu soruları yüksek sesle sorabilenler de bunu en etkili biçimde sanat aracılığıyla yapanlar.

Bir kapitalist sistem eleştirisi olan “Alt Kattakiler” oyunu, insanların daha konforlu bir hayata ulaşabilmek için nelerden vazgeçmeyi göze alabildikleri ve ne kadar ileriye gidebildikleri üzerine, mizahla harmanlanmış, derin bir trajedi.

2022’de, Suat Taşer Kısa Oyun Yarışması’nda “Sahnelenmeye Değer Oyun Ödülü” ve 2024 Eurodram Selection ödüllerine sahip oyun, Ali Uygur Selçuk tarafından kaleme alınmış. Yazar, söz konusu oyunu CNN Türk’e vermiş olduğu bir röportajda şöyle özetliyor:

Alt Kattakiler’in en temel derdi, insanlara bir ayna tutarak kendi yaşamlarını sorgulatmak istemesi. Nitekim bugün pek çoğumuz bir amaç içinde bulunduğumuz durumdan daha iyi bir yerlere gelmeye çabalarken, anı kaçırmakta, mevcut durumdaki değerlerimizin kıymetini bilememekteyiz. Amacımızı gerçekleştirdiğimizde ise, geriye dönüp bakmak bazen çok geç olabilmekte. Zira, hayatımızı iyileştirme yolunda attığımız adımların başarıya ulaşması bazen eldeki değerleri feda etmemiz anlamına gelebilmekte.”

Fulya Aksular, Sinem Yener Ekşioğlu, Aytuğ Civan, Gözde Yıldız ve Abbas Tekin’in rol aldığı oyun, 27 Nisan Pazar günü Mahal-Art Galata’da tiyatro izleyicisi ile buluşacak.

Harcamalarını kısmayı, tüketim alışkanlıklarını sorgulamayı seçen bir kitlenin bu denli görünür olduğu bugünlerde, sanat ve sanatçının bu dalgada unutulmaması gerektiğini hatırlamak önemli. Tepki göstermek bir haksa, desteklemek de bir sorumluluk. Özellikle ekonomik zorluklarla boğuşan bağımsız üreticiler ve sanat emekçileri için, boykotun dışında bırakılan bir alan olabilmek; susturulmadan var olabilmek hayati. Belki de en anlamlı dayanışma, bu dönemde yalnızca neyi almadığımızla değil, neyi yaşatmayı seçtiğimizle de şekillenecek.

.

Eylül Aşkın, dikGAZETE.com

YAZARIN DİĞER YAZILARI