?>

Tokyo 2020 Paralimpik Oyunları sona erdi ama yarış devam ediyor!

Ahmet Gülümseyen

3 yıl önce

Her özel gereksinimli (engelli) bireyin mutlaka yapacağı bir spor branşı vardır” tezinin sağlamasını, Yaz Paralimpik Oyunlarında gözlemledik. 

Oyunlarda 160 ülke ve bölgeden yaklaşık 4 bin 400 sporcu 22 dalda yarıştı. 

Ülkemizden ise 13 branşta 87 sporcu, bu yarışın içerisinde yer aldı. 

Gerek ferdi gerekse takım sporlarında elde edilen şampiyonluklar, sportif başarının “Kaf Dağı”nın ardında aranmaması gerektiği, başarının mimarlarının yine kendi içimizde, yanı başımızda olduğunu gördük.

Kime ne anlatacaksın ki?” sorusuna takılmadan, özel gereksinimli (engelli) sporcunun başarısı için ona imkân oluşturarak yanında olanlar, şimdi sporcunun ‘imkansız/zor’ denilen başarısıyla gurur duyuyorlar. 

Biz de kendilerini kutluyoruz. Çünkü bu süreç, sıradanlıktan öte insanlığa verilen ehemmiyetin bir yansıması…

SPORTİF ORGANİZASYONLARDA YER ALMANIN ÖNEMİ…

24 Ağustos-5 Eylül tarihleri arasında bu yıl Tokyo’da gerçekleştirilen 16. Yaz Oyunlarının bitimiyle birlikte, sporcuların şimdiki hedefi, 2024 Paris’te yapılacak olan Oyunlar. 

Sporcular, o tarihe kadar da Avrupa ve Dünya Şampiyonalarına katılacak.

Bunun bir tek izahı, sürekli hareket ve yarış halinde olacaklarıdır.

Düne kadar engeliyle/hastalığına teslim olmamak için mücadele ederken, şimdilerde rakipleriyle yarışır hale geldiler. 

Kendi ifadeleriyle, ülkelerini en iyi şekilde temsil etmek ve ay-yıldızlı bayrağı göndere çekmek. 

Bu sürecin işletilmesine neden olan araç ise ‘spor’ olmaktadır. 

Özel gereksinimli (engelli) bir birey için en önemli kazanç, sportif organizasyonlarda yer almak. 

Madalya veya Kupa da bu organizasyonun taçlandırılması oluyor…

DAHA ÇOK VATANDAŞ AYAĞA KALKSIN!..

Türkiye’nin, 16.Yaz Paralimpik Oyunlarına 13 spor branşında katıldığını görüyoruz. 

Oysa ki organizasyon rakamlarına baktığımızda, 4 bin 400 sporcunun, 22 dalda yarışacağı belirtiliyordu. 

Ülke olarak biz bu yarışın içerisinde 13 branş ve 87 sporcu olarak yer aldık. 

Bu da demek oluyor ki, sekiz branşta yokuz. 

İşte bugün bunu sorgulamak durumundayız! 

Bunun kazancı, dedik ya daha çok sporcu ve daha çok madalya şansından ziyade, daha fazla bireyin ayağa kalkması, yürümesi, koşması, bedensel ve ruhsal açıdan aktivitenin içerisinde yer alarak, sosyalleşmesi demek. 

Söz konusu insan olunca, bu durumun geri dönüşümü/kazanımını ifade etmekte dahi zorlanırsınız, o kadar değerli! 

Böyle bir süreç de madalya ve kupayı da beraberinde getirir…

BAŞLAMAK VE DEVAM ETMEK…

Bireylerin hareket ve egzersizle hayatına ne denli değişim yaşayacağını, yine bu satırlarda sıkça ifade etmeye çalıştık.

Sadece spor yapma, kazanabilirsen kazan, yoksa bırak” düşüncesi, günümüzde geçerliliğini yitirmiş oldu. 

İster sağlıklı kalma, ister madalya/ödül alabilmek olsun, spor artık insan hayatının önemli bir parçası haline geldi. 

Masa Tenisi, Okçuluk gibi branşlarda birçok kez Paralimpik Oyunlara katılım gösteren sporcularımızı görüyoruz. 

Bu da demek oluyor ki süreç sağlıklı işletildiği takdirde, sporla tanışan her bir birey, yaptığı uğraşıdan kopmuyor. 

Bir nevi hedefini büyütüyor.

Ülke olarak organizasyonlara katılan sporcu sayımıza bağlı olarak, madalya sayısının da her geçen gün arttığını görüyoruz. 

Kısacası yükselen bir ivme var. 

Uluslararası Organizasyonlara katılmanın yanı sıra, öyle tahmin ediyoruz ki, birçok özel gereksinimli (engelli) birey de sporculuk hayatından etkilenerek başladığı sporla birlikte, hayatlarındaki değişimleri yaşamaya başlıyor…

GÖREV VE SORUMLULUK YÜKLENMEK...

Bakın herkes performans sporu yapsın demiyoruz! 

Nasıl ki “Herkes bir engelli adayıdır!” diyebiliyoruz, yine aynı şekilde “Herkes bir spor branşıyla uğraşabilir” anlayışını destekleyenlerdeniz. 

Spor Organizasyonlarını bir mağazanın ‘vitrinine’ benzetiyoruz.

Nasıl ki dışarıdan baktığınızda, mağazanın iç kısmıyla ilgili kafanızda bir intiba oluşuyorsa bu durum da öyledir.

Sportif etkinliklerde yer alan ve bireysel mücadelesine şahit olduğumuz bireyler de, aşılmayacak bir engelin olmadığının en güzel kılavuzluğunu yapmaktadırlar, adeta. 

O nedenle önemsiyoruz. 

Önemsediğimiz süreç, özel gereksinimli bireylerin gerek özel sektör, gerekse kamusal imkânlarla desteklenmesi ile daha çok bireyin bu süreçten yararlanması sağlanacaktır. Böylelikle insanlığa önemli bir katkı sağlamış oluruz…

.

Ahmet Gülümseyen, dikGAZETE.com

YAZARIN DİĞER YAZILARI