?>

Tesadüf değil! Avrupa Şampiyonluğundan sonra Down Sendromlular Futsal Millilerimiz Dünya 3’üncüsü…

Ahmet Gülümseyen

3 yıl önce

Türkiye olarak futbolda dünya çapında bir başarıyı, en son 2002 yılında üçüncülük olarak yaşamıştık.

O tarihten sonra, futbol başarısı sanki duman olmuş, bir bulut misali akıp gitmişti. 

Özel gereksinimli (engelli) bireyler sportif başarı konusuna, dün olduğu gibi bugün de yeni bir halka eklendi. Down Sendromlular Futsal Milli Takımız, Avrupa Şampiyonluğundan sonra, Dünya Şampiyonasında da derece yapmayı başardı ve ismini bronz madalyaya yazdırdı. 

Tarihe geçen ‘Futbol sadece futbol değildir’ şeklinde bir söz var, hatırlarsınız. O sözün ne manaya geldiğini içinde yaşadığımız zaman diliminde daha iyi anlıyor, idrak ediyoruz. 

Herkes anladığı ve yorumladığı gibi, sözün çerçevesini doldurabiliyor.

Önemli olan tabii ki hakikat. 

Devam edelim…

GÜVEN, İMKÂN VE BAŞARI

Her başarı, belli bir süreci kaplar ve ardında görünenle görünmeyen kahramanlar vardır. 

Bu sürecin başlangıç ve devamında ivme kazanması da doğru yönetimle alakalıdır.

Engelli bireylerin, spora katılım göstermeleri, bireysel ve takım kimliği, toplumsal mesaj olması özelliğiyle Olimpiyat, Dünya ve Avrupa Şampiyonalarında derece yapmaları o denli anlamlı ve önemli ki. 

Bu şampiyonalar bir nevi, her yazımızda önemine vurgu yaptığımız, daha çok çocuğumuzun spor yapmasının değerinin adeta ‘fotoğrafı’ oluyor. 

Onlara güvenildiği, gerekli planlama ve programlama (tesis, malzeme, eğitmen) tedariki yapıldığında neleri başaramazlar ki.

Nitekim de başardılar. 

Bunun en somut ve güzel örneği; Down Sendromlular Futsal Milli Takımız...

FUTBOLDA BAŞARI HİKÂYELERİ NASIL YAZILIYOR?

Söz konusu Avrupa Şampiyonluğu ve Dünya Üçüncülüğü tesadüf değil, bir sürecin neticesi demekle neyin kastedildiğinin cevabı önem taşımaktadır. 

Türkiye Özel Sporcular Spor Federasyonu ile Türkiye Futbol Federasyonu (TFF) işbirliğiyle 2018 yılında ‘Türkiye Futbol Oynuyor’ projesine dahil edilen Down Futbolu ile Şampiyonluklar için en sağlam temeller atılıyordu. 

Bugün Down Sendromlu çocuklarımızın başarısını alkışlarken, özel gereksinimli (görme, işitme, bedensel, zihinsel engelliler) futbolcuların bu tür başarı hikâyelerinin nasıl yazıldığını, TFF Engelliler Koordinasyon Kurulu Başkanlığı yapan Ömer Gürsoy’dan dinleyelim;

2006'da sadece 20 kişilik bir ampute futbol kadrosu vardı. Bugün 500 kişilik dünyanın en büyük ligine sahibiz. Dünyanın en başarılı ülkesi haline geldik. 

Dolayısıyla down sendromlu futbolunu da başlatmış olmaktan gerçekten büyük mutluluk ve gurur duyuyoruz." 

Sayın Ömer Gürsoy beyefendinin görüşleriyle bağlantılı, kendi düşüncelerimizi daha önce, 2018 yılında bu satırlara yansıtmıştık.

Hatırlayalım; 

HASAN DOĞAN’I RAHMETLE ANARKEN…

“Sayın Gürsoy’un ‘güncelleme’ vurgusunu her ne kadar, başkanı olduğu engelli futbolu üzerine yorumlasa da, biz bu görüşü alıp, ‘Engelli bireylerin faaliyet alanına giren tüm spor branşları üzerine uyarlayabiliriz!’ görüşüne dikkat kesildik.

Böylelikle, başarılı olunmuş (ki futbolda İşitme Engelliler Dünya, Ampute’de Avrupa Şampiyonu) branşlarda sürdürülebilirliği sağlamış olduk...

Türkiye Futbol Federasyonu’nun Eski Başkanı ve Engelli Futbolunun gelişiminde büyük pay sahibi Rahmetli Hasan Doğan’ın Fransız spor gazetesi L’Equipe’e verdiği röportajda, ‘Futbolun sosyal yanını da geliştirmek lazım. Bunun yolu da görme, işitme engellilere, sokak çocuklarına futbolu aşılamaktan geçiyor’ ifadeleri yer alıyordu.

Bugün engelli futbolu konuşulduğunda, Hasan Doğan ismi rahmetle yâd ediliyor ise, mevcut sayıları 60’ı aşkın diğer Spor Federasyonlardaki Başkan, Yönetici, Antrenör ve diğer yetkilerin aynaya bakmaları gerekmez mi?”

ÇOCUKLARI EVLERDEN ÇIKARIP, HAYATA HAZIRLAMANIN ÖNEMİ…

TFF’nin engellilere yönelik futbol projesinin stratejik ortağı olan Özel Sporcular Federasyonu Başkanı Sayın Birol Aydın’ı, geçtiğimiz yıl yapılan Federasyon Başkanlığı seçimi sonrasında arayıp tebrik ettiğimiz ve geleceğe yönelik planlarıyla ilgili düşüncelerini sorduğumuzda, paylaştığı düşünceleri tekrar hatırlamakta yarar var;

“Bizim en büyük hedefimiz, daha çok özel çocuğa ulaşarak onlara spor yaptırmak. ‘Her engellinin yapabileceği spor var’ sloganıyla, çocuklarımızı evlerinden çıkarmak. 

Cumhurbaşkanımızın destekleriyle, o çocukları evlerinden çıkarıp hayata hazırlamak için çalışmalarımızı sürdürmeye devam edeceğiz. O çocuklar bize Allah’ın emaneti.

Diğer akranlarından farklı olarak sadece biraz zor öğrendikleri, imkân verildiğinde neleri başarabildiklerini, elde ettikleri başarılardan görmekteyiz. 

Dünya Zihinsel Engelliler Federasyonu’na üye olarak seçildim. Konuşamayan, yürüyemeyen bir çocuğun futbol sahasında buluşunca o mutluluğu, gözlerindeki ışıltı veya madalya alan bir çocuk için ‘Benim çocuğumdan bir şey olmuyor’ diyen bir annenin, çocuğu madalya aldıktan sonra ‘Benim çocuğum da neleri başarabiliyor’ mutluluğu, bizim için çok önemli. 

Bizim çocuklarımızın evlerinde, şu anda ‘madalya’ köşesi var. Anne ve baba ‘Benim çocuğum da bir şeyleri başarabilir’ düşüncesi hakîm. Bu düşüncenin toplumda yaygınlaşması için çalışıyoruz…”

BİLİMSEL ARAŞTIRMALAR DA DESTEKLİYOR…

Down Sendromlu ve diğer özel gereksinimli bireylerin spor aracılığıyla neleri yapabileceklerine en somut ve son örneği Avrupa ve Dünya Şampiyonasında başarılarıdır. 

Görme, İşitme, Bedensel ve Zihinsel Engelli Bireylerin geçmişte olduğu gibi (son 20 yılda vurgusuna, mevcut hükümetin bu konuda icraatlarına, özellikle dikkat çekmek istiyoruz)bu tempoyla gidildiğinde gelecekte neler yapabileceklerini tahmin etmek güç olmasa gerek. 

Her bir başarının kendi içerisinde önemli hikâyeleri/süreçleri var.

Sadece sportif, madalya ve kupa almak, derece yapmak gibi neticeler değil, sporu bir kazanım aracı görüp sürecin devam ettirilmesini sağlayarak, bir özel gereksinimli bireyin engelini yenmesi ve evden çıkarmasını sağlayıp, sosyal hayatın içersine dahil olması da kazanılmış en önemli ‘derece’ ve ‘madalyadır’Çünkü söz konusu bir canlı, insan mutluluğudur. 

Bunun sayısız örneklerini gerek sahada (sportif sonuçlarda) gerekse üniversitelerin tez ve makale konusu olan Bilimsel Araştırmalarda görmekteyiz.

“Bildiğimizden sorumluyuz” bağlamında, hepimize büyük görev ve sorumluklar düşüyor, vesselam…   

.

Ahmet Gülümseyen, dikGAZETE.com

YAZARIN DİĞER YAZILARI