Kimseyi tam anlamıyla tanıyamazsın..
Evlenirsin, eşini tanıyamazsın...
Çocuğun olur, birden tanıyamazsın; halbuki çocuk, oluşumundaki genleri ile yemesi-içmesi dahil senin emeklerinle oluşan bir şey ama huyunu sen belirleyemiyorsun ya da karakterini…
Haliyle bazen tanımakta zorluk çektiğiniz biri ile her an karşılaşabilirsiniz.
Hazırlıklı olun!..
Arkadaşın, eşin-dostun, anan-baban, kardeşin için de geçerli aynı durum…
Asla “Tanıyorum evet o iyi biridir ya da evet kötü biridir!” demeyin...
Tam olarak o insanın iyi veya kötü olduğuna karar verilmesi zor...
“İnsan, şaşar-beşer” diye denmemiş boşuna..
Eski bir meseldir; “Birini tanımak istiyorsanız sır verin, olmadı borç isteyin ya da yolculuk yapın” diye...
Bunlar kriter midir insanı tanımakta?
Olabilirlik ihtimali yüksek...
Kızdırın, damarına basın, öfkesini nasıl kontrol ediyor ona bakın...
Artık stres kadar günlük hayat verimimizi etkileyen başka bir etken de öfke kontrolüdür ki çoğu insan bundan habersiz yaşıyor...
Çok sakin birinin kızabileceği bir şey söyleyin veya yapın; bakın bakalım sonra verdiği tepkiye…
Ne enteresan şeylerle karşılaşılabilinir kim bilir…
İşin aslı, kimse kimseyi tam anlamıyla tanıyamaz; tanıdığını zanneder yalnızca...
Elbet birini er-geç tanır, yıllar geçtikten sonra tanımış olabilirsin ama verdiği zarar-ziyanı, yıllarla veya ağır travmatik yıkımlar yapamadan atlatabilirsen, şanslısın devam et...
Hayatta pişman olmayacağımız, tanıdığımıza tanıyacağımıza pişman etmeyecek insanlarla karşılaştırsın Allah hepimizi; çünkü deneme yanılma süresi inanın ki çok az...
.
Mine Tuna, dikGAZETE.com