?>

Tahıl Koridoru ve İstanbul’daki anlaşma Türkiye’ye hangi fırsatları sunuyor?

İlber Vasfi Sel

2 yıl önce

ST. PETERSBURG

Geçtiğimiz günlerde İstanbul’da Ukrayna topraklarından tahıl ihracatına ilişkin bir anlaşma imzalandı. Rusya adına anlaşmayı Rus Savunma Bakanı Sergey Şoygu imzaladı. 

Ukrayna adına ise Ukrayna Altyapı Bakanı Aleksandr Kubrakov heyete başkanlık etti. Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ve BM Genel Sekreteri Antonio Guterres, anlaşmanın imzalanmasında arabuluculuk yaptı.

İstanbul’da 13 Temmuz tarihinde başlayan tahıl müzakereleri, Karadeniz bölgesinin geleceği ve dünya gıda güvenliği açısından büyük önem taşıyor. 

Rusya ve Ukrayna, dünyanın en büyük buğday ihracatçıları arasında yer almakta ve bu ülkeler tüm dünya ihracatının yüzde 19,5’ini (Rusya) ve yüzde 9’unu (Ukrayna) oluşturmaktadır.

Rusya, bir yılda yaklaşık 50 Milyon ton buğday ihraç ediyor. Bu miktar, ağırlıklı olarak Rusya’nın Karadeniz kıyısındaki Novorossiysk limanından geçerek Mısır, Türkiye, Nijerya, Bangladeş ve Pakistan’a gidiyor.

Bugün, Batı’nın uyguladığı yaptırımlar nedeniyle Rus ihracatçıları, gemilerin kiralanması ve sigortalanması ile ilgili sorunlarla karşı karşıya kalıyor ve bu durum, teslimatı zorlaştırıyor. 

Bir diğer yandan Rus mineral gübre üreticilerine yönelik yaptırımlar da pazarda gerginliğe yol açarak yaklaşmakta olan bir gıda krizini körüklüyor.

Ukrayna ise, ülkesinden büyük bir nüfus çıkışının da olduğunu düşünürsek, tüketebileceğinden çok daha fazla tahıl üretiyor. Odessa ve Nikolayev limanlarına yönelik bir Rus askeri çıkarmasından korkan Kiev’in bu limanlardan ihraç etmesi de son derece zor görünüyor.

Her iki şehrin de geleneksel olarak Kiev yetkilileri tarafından baskı uygulanan Rus yanlısı duygulara sahip olduğu, bölgeyi bilen uzmanların sıklıkla dile getirdiği bir gerçek. Bunun en açık kanıtı, Odessa’da Ukraynalı Neo-Nazistler tarafından 2014 yılında Odessa Sendika Evi’nin kundaklanması sonucu 42 kişinin hayatlarını kaybetmesidir.

Bölgeyi takip eden uzmanlara göre, bugünlerde Odessa ve Nikolayev’de geçtiğimiz yılın hasadından arta kalan 4,5 Milyon ile 20 Milyon ton arasında bir tahıl birikmiş durumda. Eğer kimi Ukraynalıların bahsettiği gibi 20 Milyon ton tahıl varsa, bu büyük bir devletin yıllık ihtiyacını karşılayabilir. 

Basit bir örnek ile durumu açıklayayım: Türkiye, bir yılda yaklaşık 25 Milyon ton tahıl ithal ediyor.

Öte yandan, Ukrayna’da biriken tahıllar, uygunsuz depolama nedeniyle hızla kullanılamaz hale geliyor. Bu durum, 2022 yılı hasadı için bir tehdit oluşturmakta. Çünkü tahılların depolanması pek mümkün görünmüyor. Tüm bu koşullar ise 2023 yılında çok büyük bir fiyat artışına ön koşul yaratacaktır. 

Hiç de şaşırtıcı olmayan bir şekilde, son aylarda ABD ve AB; dünya tahıl pazarında fiyatları dengelemek ve Ukrayna’nın ihracatını engellemek için büyük bir çaba sarf ediyor.

Örneğin: Temmuz ayı ortasında ABD, Rus gübre üreticilerine yönelik yaptırımları kaldırdı. Geçtiğimiz günlerde ise Avrupa Birliği; Sberbank, VTB ve gıda ticaretinde hizmet sunan diğer bazı Rus bankalarının dış varlıklarına yönelik blokajı kısmen kaldırdığına dair açıklamada bulundu.

Dünya basınında yer alan bu haberlere göre, İstanbul’daki görüşmelerde Rus tarafı, Rus tarım ürünlerinin ihracatına yönelik sigorta, lojistik ve bankacılık sektörlerindeki yaptırımların kaldırılmasını talep etti. Görünen o ki bu konularda da bir uzlaşma sağlandı.

İstanbul’da mutabık kalınan anlaşmaları, Ukrayna’daki ihtilafın barışçıl bir şekilde çözülmesi için şimdiye kadar önemli bir sonuç çıkartamayan Türk Diplomasisi için büyük bir zafer olarak adlandırmak mümkündür.

Bu başarının en önemli bileşenlerinden birisi, Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı Sayın Recep Tayyip Erdoğan ile Rusya Federasyonu Devlet Başkanı Sayın Vladimir Putin arasındaki güvenin varlığıydı.

Rusya, tahıl ihracatında yer alacak gemilerin Ukrayna’ya Batıdan silah getirmesinden endişe duyuyor. 

Türkiye’nin kargo gemilerini kontrol edeceğine dair anlaşmaya imza atması sonrası, Moskova’nın Ankara’nın garantilerine güvendiğini görebiliyoruz. 

Bölgedeki başka herhangi bir devlet ile Rusya arasında böylesi bir güvenin tesisinin imkansız olduğunu hatırlatmama gerek olmadığını düşünüyorum.

Bir başka önemli husus ise; Türkiye’nin Ukrayna tahıl ihracatının güvenliğini kontrol etmek adına modern deniz gücüne ve özel teknik yeteneklerine sahip olmasıdır.

Üstüne basarak söylemek isterim: Buradaki ana tehdit, defalarca yazılarımda belirttiğim gibi, Ukrayna’da süregelen silah kaçakçılığıdır.

Karaborsaya giren ve aylarca herhangi bir kontrol olmaksızın Ukrayna’ya tedarik edilen modern Batılı teçhizatların akıbetini bilen yok. Ortada ne liste ne de veri tabanı yok.

Bugün, Türk Silahlı Kuvvetleri ve güvenlik güçlerimiz, mevzubahis bu silahların terör gruplarına ulaşmasını önlemek için Ukrayna’dan gelen tüm malların tam kontrolünü sağlamak gibi son derece önemli bir görevle karşı karşıyadır.

Türkiye Cumhuriyeti’nin Ukrayna’daki ihtilaf konusunda aldığı tarafsızlık tutumunun doğru bir karar olduğu ve ülkemizin bölgedeki etkisini önemli ölçüde artırdığı açıktır. 

Bugün Türkiye, talebi gelecekte daha da artacak olan hem Ukrayna hem de Rus tarım ürünleri için önemli bir küresel ihracat merkezi olma şansına sahiptir.

.

İlber Vasfi Sel, dikGAZETE.com

YAZARIN DİĞER YAZILARI