?>

Suudiler, Çin şekerini yalamakla meşgul!.. Doğu Türkistan umurlarında değil!

Ömür Çelikdönmez

6 yıl önce

Çin’de yaşayan Müslüman Türkler can derdinde Suudi Araplar şeker derdinde. Doğu Türkistan, Çinlilere göre Sincan Özerk Bölgesi sorunlu bir bölge.

Ancak Çin Halk Cumhuriyeti'nde 10 milyonluk bir nüfusa sahip olduğu bilinen “Hui”ler ülkedeki en büyük Müslüman nüfusa sahip topluluk olmasına rağmen onların yaşadıkları Çin'in kuzey batısında yer alan Ningxia Hui Özerk bölgesi, Doğu Türkistan (Sincan) kadar karışık değil.

Neden acaba?..

Çünkü Huiler, Çinlileşmiş Müslüman, Uygurlar ise milli kimliklerinden taviz vermeye yanaşmıyor.

Çinlileşmeyi reddediyor.

Çin Halk Cumhuriyeti denildiğinde Türk kamuoyunda ilk akla gelen Müslüman Türklere yani Uygur halkına uygulanan baskılar. 

Müslüman Hui azınlığın Çin ile ilişkileri oldukça farklı…

Uygurlar, Türk kökenli, Huiler bölgeye diğer İslam topraklarından göçmüş ve zamanla Çinlileşmiş bir topluluk olarak kabul ediliyor. Uygurların dili Türkçe.  

Huiler ise Çince konuşuyor.

Çin kimliği ile bir sorunları yok. Uygurların anavatanı, Çin tarafından Sincan olarak adlandırılan bölge.

Huiler, etnik azınlık konumunda. Huiler, Çin’in her tarafında mukim.

Çin yönetimi ve Çin halkı ile uyum sorunları yok. 

Hatta Müslüman Huiler, bazı ibadetlerini Çince gerçekleştiriyor.

Başkenti Yinchuan olan Ningxia Hui özerk bölgesinin nüfusu 6.3 milyon

Bölgede yaşayan Hui azınlık toplam nüfusun yüzde 35'ini oluşturuyor. Resmi rakamlara göre bölgede 3 bin 760 camii var.

Bu camilerin en güzel örneklerinden bir tanesi ise Najiahu Camii.

Yinchuan şehrinin 6 bin nüfuslu Najiahu köyünde inşa edilen bu camiinin tarihi 1524 yılına dayanıyor. 

Yıllar içerisinde çeşitli restorasyonlar geçiren bu ahşap camii, antik Çin mimarisinin çizgilerini taşıyor.

İki Kutsal Caminin Koruyucusu unvanını taşıyan Suudi kralı Uygur Müslümanlarla neden ilgilenmiyor?..

Suudi Arabistan rejimi, kendisini İslam Dünyasının lideri olarak görür. Bunun iki önemli sebebi var.

Birincisi, Suudi Kralının taşıdığı “İki Kutsal Caminin Koruyucusu” unvanı; ikincisi ise petro-dolar. Yoksa bu çöl bedevilerinin yüzüne kimse bakmaz. 

Doğu Türkistanlı Müslümanlara yönelik Pekin yönetimin uyguladığı asimilasyon politikalarına Hıristiyan batı dünyası dahi tepki verirken Riyad’da viskilerini yudumlayan, rakkaseleri izlemekten ümmetin derdiyle dertlenmeye vakit bulamayan Suudiler, ortalıkta görünmemeyi tercih etti.

Hatta Pakistan ve Hindistan'ın ardından Asya turunun son durağı Çin’e ulaşan Suudi Arabistan Veliaht Prensi Muhammed bin Selman, bir dizi anlaşmanın, mutabakat zaptının ve yatırım projesinin altına imza atarak, Riyad ve Pekin arasındaki stratejik ve tarihi ortaklığı birçok yönden güçlendirdi.

Çin Devlet Başkanı Şi Cinping, Veliaht Prensi, Pekin'deki Büyük Halk Salonu'nda kabul  töreninde iki ülke arasındaki büyüyen ilişkilerin derinliğine vurgu yaptı. 

Prens Muhammed bin Selman da, Arap Yarımadası’nın Çin Devlet Başkanı’nın İpek Yolu girişiminin önemli bir parçası olduğunu, İpek Yolu Girişimi ve Çin'in stratejik yönelimlerinin, Vizyon 2030 ile pek çok noktada birbiri ile kesiştiğini kaydetti.

Arap Yarımadası sakinlerinin Çinliler ile olan ilişkilerinin binlerce yıl öncesine uzandığına işaret ederek, ülkesinin tüm kazanımların elde edilmesi ve iki ülkenin karşı karşıya kaldığı tüm zorluklarla yüzleşilmesi hususundaki kararlılığını dile getirdi.

Ancak Müslümanlıkları akıllarına geldiğinde kendilerini “İki kutsal mescidin emiri/hadimi” ilan edenler, Doğu Türkistanlı Müslüman Türklerin hayatta kalma mücadelesi hakkında tek kelam dahi etmedi. Fistanını savura savura “yalelli”sine devam ediyor. 

Birisi çıkıp, Çin Seddi’nde poz veren Suudi Arabistan Veliaht Prensi Muhammed bin Selman’a hatırlatsın. 

Biliyorsunuz uzaktan bakan herkesin, Çin topraklarında yatan kocaman bir ejderha gibi gördüğü Çin Seddi, 2 bin yılı aşkın bir tarihe sahip ve Türklerin saldırılarından korunmak için yapılmıştı.

Amerika, Uygur Türklerinin huzurunu kaçırdı!..

ABD; Uygur Türklerine destek veren ender ülkelerden.

Özgür Asya Radyosu (Radio Free Asia) ABD’den Doğu Türkistan’a yönelik Uygurca yayınlar yapıyor. 

Münih merkezli Dünya Uygur Kurultayı’nın Genel Başkanı ve diasporada sürdürülen Doğu Türkistan milli hareketinin Lideri Rabia Kadir, ABD’de yaşıyor. 

Diaspora’da yaşayan Uygur Türkleri Dünya Uygur Kurultayı çatısı altında örgütlenerek, Çin’in Doğu Türkistan’daki katliamlarına dikkat çekmeye çalışılıyor. 

Günümüzde Uygurların  en popüler lideri Rabia Kadir’e  Türkiye oldukça mesafeli hatta Türkiye’ye giriş vizesi vermiyor.

Rabia Kadir’i, Çin, bir numaralı devlet düşmanı ilan etti. Rabia Kadir daha  2004’te  kendisi Çin’de hükümlü iken, Norveç tarafından ‘Rafto Barış Ödülü’ kendisine  verildi.

2006 yılında Nobel Barış ödülüne aday gösterildi. Aynı yıl, Almanya’da yapılan Dünya Uygur Kurultayı’nda başkan seçildi. 

Dünya Uygur Kurultayı Başkanı Rabiya Kadir sürgünde, ABD’nin Virginia eyaleti Fairfax kentinde yaşıyor.

Dediğim o ki Uygur Türklerinin huzurunu Amerika kaçırdı, Uygur muhalefetini, Çin ordusunun hedefi haline getirdi. 

Türkiye – Çin ilişkilerini krize dönüştüren süreç nasıl başladı? 

Birleşmiş Milletler (BM) Irk Ayrımcılığının Ortadan Kaldırılması Komitesinin (İHOP) Çin'de ayrımcılığa uğrayan topluluklarla ilgili İsviçre'nin Cenevre kentinde düzenlediği toplantıya katılan insan hakları kuruluşları, Sincan Uygur Özerk Bölgesi'nde yerel yöneticilerin siyasi olarak sakıncalı tutumlar içinde olduğunu iddia ettiği bireyleri siyasi eğitim merkezlerinde alıkoyduğunu açıklamıştı.

Örgüt temsilcileri, toplantıda yaptıkları sunumlarda, herhangi bir yargı kararına dayanmadan hürriyetinden alıkonulan kişi sayısının 3 milyonu bulduğunu iddia etmişti. 

İnsan Hakları İzleme Örgütü (HRW) ise Çin hükümetinin, ülkenin kuzeybatısındaki Sincan Uygur Özerk Bölgesi'ndeki Müslüman Uygurlara 'sistematik insan hakları ihlallerinde bulunduğunu duyurmuştu.

Çin, Sincan Uygur Özerk Bölgesi'nde, uzun zamandır uluslararası kamuoyu tarafından tartışılan, Müslümanlara yönelik 'siyasi eğitim merkezleri' adı altındaki kamplarla ilgili yeni bir düzenlemeye gitti.  

Bölgede, 'aşırıcılıktan etkilenmiş kişileri eğitmek için eğitim merkezleri kurulmasını' öngören bir düzenleme yürürlüğe girdi. 

Bu gelişmeler üzerine Türk Dışişleri Bakanlığı, Sincan Uygur Özerk Bölgesi'ndeki Uygur Türklerine yönelik ağır insan hakları ihlalleri ve halk ozanı Abdurrehim Heyit'in öldüğü haberlerinden yola çıkarak, "Çin makamlarını, Uygur Türklerinin temel insan haklarına saygı göstermeye ve toplama kamplarını kapatmaya davet ediyoruz" açıklamasında bulundu.

Türkiye’nin bu çıkışı Çinlileri kızdırdı. 

Çin Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Hua Chunying, Türkiye Dışişleri Bakanlığı sözcüsünün Uygur müzisyen Abdurrehim Heyit'in hapishanede öldüğünü iddia etmesini 'çok çirkin' olarak niteledi ve Çin’in, Türkiye nezdinde resmî girişimde bulunduğunu söyledi.

Vatan Partisi Genel Başkanı Doğu Perinçek, Türk Devleti adına Çin’e Doğu Türkistanlıları savunmaya gitti…

Bu gelişmenin ardından Vatan Partisi Genel Başkanı Doğu Perinçek, Doğu Türkistan'a gitme kararı aldı.

Daha önce Suriye, Rusya, İran, İsviçre ve Fransa'da Türk Hükümeti adına temaslarda bulunan Perinçek, geçmişte Çin yanlısı Maocu politik çizgisiyle tanınıyor.

Doğu Perinçek, Amerikalıların Doğu Türkistan projesini en  iyi bilenlerden. 

Ona göre “Dünya bu tür CIA uydurmalarını daha önce ABD'nin Irak, Romanya, Suriye operasyonları öncesinde yaşadı. Son CIA yalanının zamanlaması çok önemli. Türkiye, küresel çaptaki düşmanlara karşı ittifak birikimini değerlendirerek başarılı olur.

2017 Eylül ayında sözde "Kürdistan" referandumunun Batı Asya ülkelerinin işbirliğiyle bozguna uğratılması örnektir. Astana Sürecinin kazanımları bir başka örnektir. Önümüzdeki dönemde Çin Halk Cumhuriyeti, Türkiye için hem teröre karşı mücadelede, hem Üretim Ekonomisinin inşasında stratejik müttefiktir.”

Sincan Uygur Özerk Bölgesi’nde ‘Çin'in etnik politikaları’ konulu toplantıda konuşan Vatan Partisi Başkanı Doğu Perinçek “Sincan Uygur Özerk Bölgesi'ni 1977 yılından bu yana dördüncü kez ziyaret ediyorum. Her gelişimde yepyepi bir Urumçi, yepyeni bir Sincan görüyorum. Doğu Türkistan İslami Hareketi gibi çeşitli etnik ve dinsel adlar altında sahneye sürülen terör örgütleri, Batı Asya ülkeleri yanında Rusya, Çin ve Pakistan gibi Asya ülkelerine karşı da harekete geçirildi” dedi.

Çin’in en büyük korkusu Suriye’de savaşan Doğu Türkistanlılar…

Çin’de Doğu Türkistan İslami Hareketi ve Türkistan İslami Partisi, Uygur Türkleri arasında oldukça örgütlü bir yapıya sahip.

Doğu Türkistan İslami Hareketi yalnızca 1990 ve 2000 yılları arasında kısa bir süre varlığını sürdürdü ve lideri Hasan Mahsum’un Veziristan’da Pakistan ordusunun bir operasyonu sırasında öldürülmesinden sonra dağılarak yok oldu.

Türkistan İslami Partisi 2005’te onun devamı niteliğinde bir örgütlenme olarak ortaya çıktı.

Bu örgütün 200 ila 400  civarında militanı var. Pakistan’ın Kabileler Özerk bölgesi Kuzey Veziristan’da, Mir Ali yakınlarında bulunuyorlar. 

Türkistan İslami Partisi’nin Pakistan Taliban’ı ve Özbekistan İslami Hareketi ile yakın ilişkileri mevcut.

Çin’in batısındaki Sincan Bölgesinde faaliyet gösteren silahlı “Doğu Türkistan İslam Hareketi”nin Suriye’deki Selefi gruplara katıldıkları istihbarat raporlarında yer alıyor. Suriye'de özellikle İdlib'te bu harekete mensup  savaşçı sayısı 5000 civarında.

Çin istihbaratının, bir kaç yıl önce Çin medyasına servis ettiği haberlerde, harekete bağlı silahlıların yanı sıra Doğu Türkistan ile Dayanışma Derneği üyelerinin el-Kaideye ve Suriye’de savaşan diğer örgütlere katılmak için Suriye’ye doğru yöneldiklerini belirtilmişti.

Çin yönetimi, Uygur bölgesindeki silahlı güçlerin Çin’de saldırı düzenlemek için IŞİD’den eğitim almak üzere ülkeden ayrıldıklarını iddia etmişti. 

Doğu Perinçek, Pekin Yönetimine Amerikalıların IŞİD artıklarını Çin sınırına taşıdığını anlattı!..

Şimdi bazıları çıkıp Perinçek'in Çin zulmünü meşrulaştırmaya çalıştığını söyleyebilir. Oysa hakikat,  hakikati öğrenmek isteyenlere kendini gösterir.

Doğu Perinçek, Çin Yönetimine, Amerikalıların IŞİD artıklarını Çin sınırına taşıdığını anlatmakla kalmıyor, eğer Müslüman Uygur Türklerine yönelik Çin zulmü devam ederse, CIA’nın operasyonlarına zemin ve insan kaynağı hazırlayacaklarını açıklıyor.

Tercih Çinlilerin. 

Son tahlilde Türkiye soydaşlarının yanında olduğunu her platformda ortaya koyuyor.

Ve diyor ki Perinçek; "aklınızı başınıza alın, muhtemel  bir ABD-Çin savaşında  CIAnın  Doğu Türkistan’da yaşayan Uygur Türkleriyle isyan başlatmayı planlıyor. Amerikalı Yankinin ekmeğine yağ sürmeyin, değirmenine su taşımayın. Ve unutmayın Türkiye’de Doğu Türkistan’dan  göç ederek yerleşmiş   nüfus bir  hayli fazla."

Çin Konsolosluk kapattı…

Çin Yönetimi, 28 Şubattan geçerli olmak üzere İzmir Konsolosluğunu geçici olarak kapattığını duyurmuş ve vatandaşlarına Türkiye ziyaret planlarını yeniden gözden geçirme çağrısı yapmıştı.

Çin’in Ankara Büyükelçisi de  Türkiye’nin iç politikalarını eleştirmeye devam etmekle Pekin Hükumetiyle olan ekonomik bağlarını tehlikeye attığını söylüyor. Çünkü Çin bankaları Türkiye'ye kredi sağlıyor.

Pekin Ankara'ya kulak vermeli…

Çin ekonomik büyümesini şansa bırakmadığı gibi, bunu  jeopolitik atraksiyonlarla destekliyor, dengeliyor. 

Afrika’da kolonileşen Çin, Ortadoğu’ya yerleşmek için kendince önemli gördüğü partner arayışında. 

Çin’in İran ve Suriye rejimleriyle yakınlaşması Türkiye açısından dikkatle izlenmesi gereken bir süreç. 

Çin, Türkiye’nin sinir uçlarına dokunabileceği gibi Türkiye’de Çin’in sinir uçlarına dokunabilir. İran-Çin yakınlaşmasının ardından Ortadoğu’da yeni bir jeopolitik yapılandırma kaçınılmaz. 

Uygur meselesi Çin açısından, güvenli enerji ve ticaret yollarının dar boğazındaki bir bölgenin istikrarı ve güvenliğini de içine alan ciddi bir tehdit algısını oluşturan kilit noktası.

ABD ile küresel rekabetin Orta Asya’da savaşa dönüşme potansiyeli, Uygur meselesine Çin’in jeopolitik hedef ve tehdit algılamaları noktasında çok ciddi kilit bir boyut kazandırdı. Bu nedenle Sincan Uygur Özerk Bölgesi (Doğu Türkistan) Çin’in otoriter rejiminin en fazla hissedildiği ve buna karşı da en ciddi direnişin yaşandığı bir bölgeye dönüşerek iç tehdit algılamasının merkezine yerleşmiş bulunuyor. 

Çin yönetiminin Doğu Türkistan’daki insan hakları ihlallerinin İslam ülkelerinde özellikle Türkiye’de sorun oluşturabileceği ortada. Enerji kaynaklarının yoğun bulunduğu İslam coğrafyasında, yurtlarını terke mecbur bırakılan Uygur Türklerinin, özellikle Amerika’nın kısmen de Türkiye’nin katkılarıyla bir farkındalık oluşturduğu söylenebilir. 

İşte bu nedenle Uygur bölgesinde genişleyecek bir etnik çatışma tehdidi Çin’i oldukça düşündürüyor. Çünkü enerji yolları güvenliği bir yanda, Çin’in İslam dünyası ile ilişkileri, devletin uluslararası imajı öbür yanda. Dolayısıyla bu fiili durum, Orta Asya’ya yönelik stratejisi ve ulusal güvenlik doktrinini büyük oranda etkilemeye devam edecek görünüyor.

Türkiye – Doğu Türkistan Denkleminde Çin’in Açmazları…

Çin’in Suriye savaşına müdahil olmasının bir nedeni de muhaliflerin saflarında savaşan bir hayli Uygur Türkü’nün bulunması. İşte olası bir ABD-Çin savaşında, adı geçen Doğu Türkistanlı örgütlerin Uygur bölgesini istikrarsızlaştırmak için konuşlandırılabileceği oldukça akla yatkın görünüyor. Eğer Çin, Türkiye’nin sinir uçlarıyla oynarsa, Türkiye’nin misliyle mukabelede bulunabileceği seçeneğinin olduğu anlaşılıyor. 

Ceci n’est pas une Sincan”, yanisi şu ki Sincan sadece Sincan  değildir, uluslararası arenada çok şeydir!

Global medya grubu CRI’nın (China Radio International - Çin Uluslararası Radyosu) Türkiye’deki uzantısı CRI TÜRK bu aralar yayında değil galiba.

.

Ömür Çelikdönmez, dikGAZETE.com

Twitter'da bizi takip edin: @oc32oc39 , @dikgazete

YAZARIN DİĞER YAZILARI