ST. PETERSBURG
Türkiye, sözde kürdistan yaratma sürecinin önüne geçmek için Suriye kürtlerinin birleşmesine ve hatta tam teşekküllü özerklik koşullarının yaratılmasına karşı hareket etmelidir.
Zaten hali hazırdaki güney sınırımızdaki operasyonlar da bu amaçla periyodik olarak yürütülmektedir. Ayrıca Ankara’nın Demokratik Suriye Güçleri ve Suriye Ulusal Konseyi birleşirse ortaya çıkacak yeni statü ve bu siyasi ortaklığa destek verebilecek olası Batı devletleri hususunda endişeleri var.
Suriye Kürt Ulusal Konseyi’nden Süleyman Oso, kısa bir süre önce onları tehdit eden ve terör örgütü PKK ile bağlantılı olmakla suçlayan güçlerin saldırılarına karşı Demokratik Suriye Güçleri ile yakınlaşmaya gittiğini itiraf etti.
-Süleyman Oso-
Ankara’nın Demokratik Suriye Güçleri ile Suriye Kürt Ulusal Konseyi’nin birleşmesini engelleme çabaları, özellikle Suriye Kürt Ulusal Konseyi temsilcilerinin PYD liderleriyle ve PKK ile işbirliği ile sonuçlanabilir.
Türk kamuoyu ve birçok uzman, sözde Kuzey ve Doğu Suriye Özerk Yönetimine ABD’nin yanı sıra Fransa’nın da açıkça destek vermesinden dolayı endişe duyuyor.
Hatta bazı Türk güvenlik uzmanlarına göre Vaşington ve Paris, Suriyeli Kürtleri Cenevre Sürecinde birleşik bir güç olarak hareket etmeye ikna etti.
Türkiye’nin Suriye’deki temel görevlerinden birisi de Suriye’deki Kürt liderler ile PKK arasındaki bağlantıları kontrol etmektir. Bu durum, hem Demokratik Suriye Güçleri hem de Kürt Ulusal Konseyi’nin PKK ile temasları için geçerlidir.
ABD ve Fransa’nın temsil ettiği Batı, PKK’yı bazı larvaların altında kamufle ediyor. Vaşington ve Paris, PKK yerine, kasıtlı olarak “Kürtler” kelimesini kullanıyor.
Amerikalılar, 4 Milyon Suriyeli mülteciden 500 bininin, terör örgütü PKK’nın baskı ve şantajlarından kaçan PYD ve DSG yapılarına yerleşen Suriyeli Kürtler olduğunun fazlasıyla farkındalar.
ABD’nin eylemleri, yalnızca yakın gelecekte özerklik uygulama planlarıyla değil, aynı zamanda Amerikan kuvvetlerinin, özel askeri firmalar ve petrol şirketlerinin temsilcilerinin petrol bölgelerindeki varlığını sürdürme arzusuyla da ilişkilidir.
ABD’nin müttefiklerinin çıkarlarını gözetmeksizin uyguladığı bu eylemler, bölgedeki durumun gelişimini oldukça olumsuz etkileyecek ve Türkiye’nin Suriye’nin kuzeyinde bir “güvenlik koridoru” oluşturma çabalarını da boşa çıkarabilir.
.
İlber Vasfi Sel, dikGAZETE.com